Malum plan

ANNAN Planı, kim ne derse desin Kıbrıs'ta çözümün yol haritasıdır.

Bunda değişiklik yapmak istemek çok doğal bir şeydir ama sanki bu planı ortadan kaldırmaya yönelik hazırlıklar yapılıyor izlenimi vermek yanlıştır. Çünkü bir süre sonra masaya oturduğunuzda, ‘‘teslimiyet’’ şüphesi ile karşı karşıya kalırsınız. Ne doğru dürüst pazarlık edebilir ne pozisyonunuzu kararlı bir biçimde savunabilirsiniz.

Şimdi değiştirildiği söylenen Annan Planı ile ilgili bazı itirazlara bakıyorum ve hayret ediyorum.

Örneğin: Annan Planı'na göre Rumlar, Türk ‘‘oluşturucu’’ devletine geri dönünce federal Meclis'te Türk-Rum dengesi bozulacak. Çünkü anlaşmadan sonra kuzeye yerleşecek olan Rumlar, Türk vatandaşlığına kabul edileceğinden federal parlamentoya seçme ve seçilme hakkını da kazanmış olacaklar. Türk tarafına ayrılan kotaları Rumlarla dolduracaklar.

Bu doğru değil. Çünkü Annan planı federal devlet vatandaşlığının yanı sıra kurucu devlet vatandaşlığını da tahsis ediyor.

Kurucu devlet vatandaşlığına kabul koşullarını saptama yetkisi kurucu devlete ait.

Ama yerel seçimlere katılma hakkı ikamet esasına göre tanınıyor. Yani geri dönüş programına göre kuzeyde yaşamaya başlayan bir Rum vatandaşı, Türklerin yerel seçimlerine katılabiliyor. Ama federal seçimlere katılamıyor. Orada, Rum devletinin adayları için oyunu kullanabiliyor. Aynı şey Türkler için de geçerli.

* * *

YİNE de biz planda bu konunun daha net bir biçimde açıklanmasını istiyoruz diyor olabilirsiniz. Ona diyeceğim yok. Ama tahrifata kalkışmadan. Tribünlere oynamadan.

Bu sadece bir örnek, 65 yaşın üzerindekilerin geri dönüşünün- o da belli bölgelere- dönüş kotalarının dışında bırakıldığı iddiası da doğru değil.

Bunun gibi çeşitli örnekler sıralanabilir. Tabii ki Annan Planı'nda muğlaklıklar var. Örneğin iki kesimlilik, sınırlar, sınırların kurucu devletler tarafından nasıl korunacağı net değil. Bu konular müzakere masasında ele alınmalıdır.

Tribünlere oynayarak siyaset yapılır ama, Kıbrıs gibi ciddi bir sorunla başa çıkılamaz.

* * *

KKTC'de hükümet krizinin Talat-Denktaş koalisyonu ile aşılıyor olması olumlu bir gelişme. Bu adım Türk tarafının ve Türkiye'nin çözüm sürecini canlandırma kararlılığının kanıtı.

Kıbrıs'ın Avrupa Birliği'ne üyeliğinden önce Türklerin ve Türkiye'nin haklarını, üyesi olmadığımız Avrupa Birliği hukuku karşısında, ancak bir çözüm anlaşması güvence altına alabilir. Yoksa 1 Mayıs'tan sonra, bu günleri mumla arar hale gelebiliriz.

Kaldı ki, Annan Planı Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği halinde işlevsellik kazanabilecek bir denklem. Buna esas bizim sahip çıkmamız gerekmez mi?

Avrupa Birliği'ne bu denklemdeki sorumluluğunu gösterecek olan da biziz. Ama Avrupa'nın tavrı belli değil hala. Avrupa Komisyonu, Aralık'ı beklemeden önümüzdeki zirve toplantısında yani Haziran Zirvesi'nde, Türkiye ile müzakerelerin başlaması konusunda net bir tavsiye kararı vererek anlaşma masasındaki yerini almalıdır.

Türkiye'nin üyeliği konusunda yeşil ışık yanmazsa, Aralık'ta müzakere başlamazsa bu anlaşma başarıya ulaşamaz. Ortada ne plan kalır, ne de çözüm. Annan planında böyle yazıyor.
Yazarın Tüm Yazıları