Mahrumiyette bayramlaşma

BAYRAMINIZI kutluyorum. Nerede olursanız olun, bayram özel bir duygu, özel bir gün. Burada bile. Bu mahrumiyet bölgesinde bile bayramı, bayram gibi yaşamak istiyor insan.

Boşuna, dememişler-diyeni de hatırladım şimdi Leonardo Da Vinci'ydi- ‘‘Bilgi deneyimin kızıdır’’ diye.

Görmeden, buradaki afetin ağırlığını anlamak mümkün değil. Çanakkale'de yaşam günlerden beri normale dönmedi.

Bozcaada on günden beri karanlıkta, soğukta, dünya ile irtibatı kesilmiş halde. Kısa süren yaz sezonu dışında bayramlara bel bağlayan Ada turizmi, bilançoya bir eksi daha çekmenin hayal kırıklığı içinde.

Gökçeada öyle. Gelibolu'dakiler de dahil çevre köylerin sesleri bile duyulmuyor. Karanlıklarına gömülmüşler, bayrama hazırlanmaları gerekirdi. Ama bu kez programlar altüst.

Avrupa Birliği hedefine koşan Türkiye'nin Avrupa'ya en yakın noktası, mahrumiyet koşullarında bayramlaşıyor bugün.

* * *

NE Kıbrıs meselesi, ne Washington hikayesi ile ilgilenecek hali kalıyor insanların mahrumiyet bölgelerinde.

İnsanlarınıza, kendisini önemseyen bir devlet içinde yaşadıkları hissini veremedikçe, hangi başarı iddiası inandırıcı olabilir k? Dünyanın en güçlü başkanıyla diz dize resim çektirmenin bile faydası yok bu için için kaynayan öfkeye.

Günlerdir arayıp soruyorum. ‘‘Cereyanlar ha geldi, ha gelecek’’. Bir türlü gelemiyor. ‘‘Makineler çamura saplandı’’ gerekçelerine eklenen en son gerekçe aczi iyice gözler önüne seriyor: ‘‘Müteahhit kalın tel getirmiş, bağlantılar ters yapılmış...’’

Sahada 500 işçi, onların yanında devletin kaymakamları, vali.

Aslında kendi başlarına debelenip duruyorlar.

Nerede bu bölgenin milletvekilleri, AKP'lileri, CHP'lileri? Nerede bu ülkenin hükümeti?

Tamire giderken doğru tel bile götüremeyen müteahhitlerin becerisine terk edilmiş bu insanların karşısına bir ay sonra nasıl çıkacaklar? Nasıl oy isteyecekler?

* * *

BUGÜN neşeli, şöyle cıvıl cıvıl bir bayram yazısı yazmak isterdim. Biraz nostaljik, pembe ebruli. Hafif bir yazı. Duyulmak istenen, görülmek istenen gibi.

Ama burası öyle soğuk, öyle karanlık, öyle terk edilmiş ki beceremiyorum.

Var olanı bilmeden, görmek istediğimizi yaratamayacağımızı hatırlatarak, bu mahrumiyet bölgesinden bayramınızı kutluyorum.
Yazarın Tüm Yazıları