Paylaş
Evinizin dışında yeterince zaman geçirirseniz, insan fizyolojisi gereği eninde sonunda bir umumi tuvalet kullanmanız gerekir. Umumi tuvaletlerin, ortak kullanılan herhangi bir alanda olduğu gibi, mikroplarla dolu olma ihtimali de bir hayli yüksektir.
Buraya kadar hepimiz hemfikiriz; umumi tuvaletlerin mikrop dolu olabileceğinin farkındayız. Peki bu mikropların ne gibi tehlikelere sebep olabileceğinin farkında mıyız?
Güney Avustralya Üniversitesi'nde çevre bilimi profesörü olan Erica Donner, New York Times'a yaptığı açıklamada, halka açık tuvaletlerle ilgili bazı sağlık riskleri bulunduğunu, riskin boyutunun ise tuvaletin ne sıklıkta temizlendiği ve ne kadar iyi havalandırıldığı da dahil olmak üzere pek çok unsura bağlı olduğunu söyledi.
Uzmanlar geçmişte iş yeri, uçak ve yolcu gemisi tuvaletleri de dahil olmak üzere, hastalığa neden olan bazı virüslerin ve bakterilerin umumi tuvaletlerde yayılımını takip etti. Yapılan detaylı incelemelerde, yurt tuvaletlerinde Salmonella, ilkokul tuvaletlerinde Hepatit A. bulaşma riskinin çok yüksek olduğu sonucuna varıldı.
MİKROPLAR YOLUNU KLOZET ARACILIĞIYLA BULUYOR
Dr. Donner, konuyla ilgili son makalesinde değindiği üzere, çok sayıda araştırmayla umumi tuvaletler başta olmak üzere tüm tuvaletlerdeki yüzeylerde patojenik mikropların varlığını da belgeledi. Arizona Üniversitesi mikrobiyoloji profesörü Charles Gerba ise bu patojenlerin çoğunun yolunu klozet aracılığıyla bulduğunu ve banyo yüzeylerine yayıldığını, çünkü dışkı ve hatta idrarın birçok bakteri ve virüs içerebileceğini söyledi.
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Ertuğrul da genel tuvaletlerin bulaşıcı hastalıklar açısından her zaman riskli yerler olduğunun altını çizerek “Sadece havada asılı kalan mikroorganizmalar değil, tuvaletlerde elle dokunulan her yerde mikroorganizmalar vardır. Aslında toplu yaşanan her alan mikroorganizmalar açısından çok zengin bir flora barındırır ve bu normaldir. Buradaki risk bazı patojen mikroorganizmaların bu flora içinde sayıca artması ve insanlara bulaşmasıdır ki genel tuvaletler bu açıdan en riskli alanlardan biridir” dedi.
SİFON ÇEKİLİNCE ‘TUVALET BULUTU’ OLUŞUYOR
Çalışmalar, tuvaletlerdeki küçük mikropların sifonu çektikten sonra havada 1,5 metre yüksekliğe ulaşabilen ve çevredeki yüzeylere yerleşmeden önce bir saat veya daha uzun süre askıda kalabilen aerosol halindeki bir bulut içinde dağıldığını gösteriyor. Yani sifon çekildikten sonra bir ‘tuvalet bulutu’ oluşuyor.
SADECE SALMONELLA VE HEPATİT A DEĞİL BİRÇOK HASTALIK RİSKİ VAR
“Bazı araştırmalar Salmonella, Hepatit A gibi hastalıkların da umumi tuvaletlerden bulaşabildiği gösteriyor. Bu doğru mu?” diye sorduğumuz Prof. Dr. Ertuğrul, “Sadece Salmonella, Hepatit A değil ayrıca salgınlar sırasında kolera, dizanteri etkenleri, genital enfeksiyonlara yol açan bazı mikroorganizmalar da bu tür genel tuvaletlerden bulaşabilir” dedi ve ekledi:
“Bu mikroorganizmaların bir kısmı bizlerin fekal-oral yol dediğimiz yolla yani dışkıda bulunan mikroorganizmanın ele bulaşması ve kontamine olmuş ellerimizi yıkamamamız durumunda elimizi ağzımıza götürdüğümüzde (örneğin yemek yerken) ağzımız yolu ile vücuda giren mikroorganizmalardır. Bir bölümü ise özellikle kontamine olmuş ortamdan genital organlara temas sonrası bulaş yolu ile (genital mantar enfeksiyonlar, HPV vb.) vücudumuza girerek hastalık oluşturur.”
SİFON VE EL KURUTMA MAKİNELERİ BAKTERİLERİ YAYIYOR
Sifon çektikten sonra tuvalette meydana gelen ‘bulut etkisi' ve el kurutma makinelerinin kullanımı, ıslak ellerdeki veya yakındaki açık çöp kutularındaki bakterileri 3 metreye kadar yayabiliyor. Bu da umumi tuvaletlerde sifon kolu, lavabo muslukları ve hatta çıkış kapılarının dahi kirlenebileceği anlamına geliyor.
Dr. Donner, en yaygın enfeksiyon yolunun tam da burada ortaya çıktığını belirterek, “Enfekte bir kişinin dışkısındaki patojenlerin yayıldığı kirli yüzeylere dokunduktan sonra ağzınıza yüzünüze dokunursanız ‘fekal-oral yol’ ile hastalık kapabilirsiniz” dedi.
‘EL KURUTMA MAKİNELERİNİN KULLANILMASINI ÖNERMİYORUM’
Prof. Dr. Bülent Ertuğrul da hem sifon hem de el kurutma makinelerinin mikropları yaydığına katılıyor.
“Tuvalette sifonun çekilmesi ile birçok mikroorganizma aerosol etkisiyle çevreye yayılır ve bir süre sonra yere doğru harekete geçer. Aerosol etkisi sonucu mikroorganizmalar tuvaletin her yerine dağılır. En doğru yaklaşım tuvalet kapağını kapattıktan sonra sifonun çekilmesidir. Elbette çevreye dağılan bu mikroorganizmaların toplandığı yerlerden biri de el kurutma makineleridir. Bu nedenle ben tuvaletlerde bulunan el kurutma makinelerinin kullanılmasını önermem. Bunun yerine kâğıt havlular en kullanışlı malzemelerdir” diyen Ertuğrul, öte yandan tam anlamıyla steril bir hayatın olanaklı olmadığının altını çizerek şöyle devam etti:
“Eğer kişinin bağışıklık sistemi yeterli ise genellikle fekal flora dediğimiz tuvaletlerdeki sıradan mikroorganizmaların kişilerde hastalık yapması çok olanaklı değil. Sorun sizden önce tuvalete giren kişide bir hastalık olup olmadığı ve hastalık varsa üzerinde taşıdığı patojen (hastalık yapıcı) mikroorganizmayı o bölgeye bırakıp bırakmadığıdır. Buradan yola çıkarak aslında yapılması gereken diğer işlem de genel tuvaletlerde kendini temizleyen sistemlerin olmasının ve ortamın sürekli mikroorganizma yükünü azaltacak şekilde yapılandırılmasının sağlanmasıdır.”
CİLT HASTALIKLARI BULAŞABİLİR
Bazı uzmanlara göre, kirli bir klozet kapağına oturmak, deriye bir miktar virüs veya bakteri almak kişiyi mutlaka hasta etmiyor. Patojenlerin çoğu ‘popo kaynaklı hastalıklara’ yol açmıyor. Ancak istisnalar söz konusu. Mesela MRSA’nın (Dirençli Stafilokok Aureus) neden olduğu cilt enfeksiyonları umumi tuvaletlerde tespit edildi. Dr. Gerba, bu hastalığa sahip birinin kullandığı tuvaletin yüzeyinden başka bir kişinin cildine bulaşabileceğini söyledi.
MRSA, stafilokok denilen bir bakteri hastalığıdır. Hastalığa sebep olan bakterinin adı MRSA bakterisidir. Bu bakteri hastada zatürre, deri apsesi ve sepsis gibi sağlık problemlerine yol açabiliyor.
Kaliforniya Üniversitesi’nde aile toplum hekimliği doçenti olan Dr. Ina Park, genel olarak riskin düşük olduğundan bahsetti ve şunları söyledi:
“MRSA, ATM tuşları, asansör düğmeleri, dolap kulpları ve plaj kumunun yanı sıra otobüsler ve otel odaları da dahil olmak üzere birçok halka açık yüzeyde bulundu. Bu risk tuvaletlere özgü değildir.”
MANTARİ SİĞİL, UÇUK VİRÜSÜ VE DAHA FAZLASI…
Deri ve Zührevi Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Zekayi Kutlubay, umumi tuvaletler başta olmak üzere ortak kullanım alanlarından bulaşabilecek deri hastalıklarını detaylandırdı.
“Umumi tuvaletler ve diğer ortak kullanım alanları, potansiyel olarak çeşitli mikroorganizmaların bulunabileceği ortamlardır. Bu mikroorganizmaların bazıları deri hastalıklarına neden olabilir. Bu hastalıklar, özellikle nemli ve sıcak ortamlarda daha yaygın olarak bulunan mantar enfeksiyonları, viral deri hastalıkları ve bakteriyel deri enfeksiyonlarıdır” diyen Kutlubay bu hastalıkları şöyle sıraladı:
-- Mantar enfeksiyonları, özellikle ayak mantarı (tinea pedis) ve kasık mantarı (tinea kruris) gibi mantar enfeksiyonları, umumi tuvaletler gibi nemli ve sıcak ortamlarda yaygın olarak bulunabilir. İlaveten hamam, sauna ve havuz gibi yerlerden de mantar hastalıkları bulaşabilir. Bu mantar enfeksiyonları, temas yoluyla kolayca bulaşabilir ve ciltte kaşıntılı kırmızı döküntülere ve yaralara neden olabilir.
-- Viral deri hastalıkları, özellikle uçuk (herpes virüsü) ve siğil (insan papillom virüsü) ortak kullanılan alanlardan bulaşabilir. Bu virüsler ciltte kabarcık ve döküntülere neden olabilir. Bu virüsler, temas yoluyla, özellikle umumi tuvaletler gibi sık kullanılan alanlarda bulaşabilir.
-- Bakteriyel deri enfeksiyonları, özellikle Staphylococcus aureus gibi bakteriler, ciltte çeşitli enfeksiyonlara yol açabilir. Bu bakteriler, temas yoluyla umumi tuvaletlerde veya diğer ortak kullanım alanlarında bulaşabilir ve ciltte kırmızı şişlikler, apseler veya selülit gibi enfeksiyonlara neden olabilirler.
BULAŞIN ÜÇ FARKLI YOLU VAR
“Peki nasıl oluyor da cilt hastalığı bulaşabiliyor?” diye sorduğumuz Prof. Dr. Kutlubay, “Cilt hastalıklarının bir yüzeyden bulaşabilmesi birkaç faktöre bağlıdır” dedi ve şunları söyledi:
“Hastalığı olan bir kişiyle doğrudan temas, mikroorganizmaların cilt üzerinde yayılmasına neden olabilir. Bu direkt temastır. Mikroorganizmalar, hasta bir kişinin temas ettiği yüzeylere bulaşabilir ve sağlam bir kişi bu yüzeylere dokunarak mikroorganizmaları kapabilir. Bu indirekt temastır. Bir de hava yoluyla temas var. Özellikle solunum yolu enfeksiyonları için geçerlidir. Bir kişi tuvaleti kullanırken öksürür veya hapşırırsa, havada bulunan mikroorganizmalar diğer insanlar tarafından solunabilir ve solunum yolu enfeksiyonlarına neden olabilir.”
KLOZETİ KULLANIRKEN OTURMAMAK BİR ÇÖZÜM MÜ?
Tüm bunlar akıllara “Doğrudan temastan kaçınmak için klozete oturmamak mı gerekiyor?” sorusunu getiriyor. Dr. Doner bu soruyu, “Güçlü kaslarınız varsa elbette havada durun. Ancak bir karmaşaya sebep olmayacak ve başkalarını riske atmamaya dikkat edecekseniz” diye yanıtladı.
ELLERİNİZİ YIKAYIN VE DEZENFEKTAN KULLANIN
Covid-19 pandemisi ile el yıkamanın önemini hepimiz bir kere daha anlamıştık. El yıkamak birçok bakteri ve virüsten korunmanın anahtarı olarak karşımıza çıkıyor. Bu durum, umumi tuvaletlerden bulaşabilecek hastalıklar için de geçerli.
Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC), tam anlamıyla etkili olabilmesi için elleri temiz suyla ıslatmanızı, sabunla en az 20 saniye ovalamanızı, durulamanızı ve ardından kurutmanızı öneriyor. Ancak çoğu insan ellerini yeterince uzun süre yıkamıyor. Öte yandan umumi tuvaletlerde genellikle sabun ve kâğıt havlu bulmak bir hayli zor oluyor. Dr. Gerba, tüm umumi tuvalet ziyaretlerinden sonra, en iyi seçeneğin ellerinizi yıkamak ve ardından el dezenfektanı kullanmak olduğunun altını çiziyor.
Umumi tuvalete çanta ya da cüzdanınız ile girdiğinizde, bunu en kirli yüzeylerden biri olan zemine ya da lavabo kenarına koymaktan kaçınmanız gerekiyor. Uzmanlar, telefonunuzu kirletmemek için tuvalette açıkta tutmamanızı, yüzeylere dokunmaktan olabildiğince kaçınmanızı öneriyor. Bir diğer önemli öneri ise sifonu çekmeden önce klozetin kapağını kapatmanız. Bu adım, mikropların etrafa yayılmasını önemli ölçüde azaltıyor.
UMUMİ TUVALETLERDEN HIV, HPV, KLAMİDYA BULAŞIR MI?
Ortak kullanım alanları söz konusu olduğunda en merak edilen konulardan biri de cinsel yolla bulaşan hastalıkların bu alanlarda da bulaşıp bulaşmayacağı oluyor.
Zekayi Kutlubay, umumi tuvaletlerden HIV, HPV, bel soğukluğu, klamidya gibi hastalıkların bulaşma riskinin çok düşük olduğunu ve nadiren gerçekleştiğini söyledi. Bu hastalıkların genellikle cinsel temas ile bulaştığının da altını çizen Kutlubay, yine de teorik olarak bazı durumlarda umumi tuvaletlerden bulaşma riskinin olduğundan bahsetti.
Prof. Dr. Kutlubay, “HIV gibi virüsler, kan, sperm sıvısı, vajinal sıvı ve anal salgılar gibi vücut sıvıları aracılığıyla bulaşır. Umumi tuvaletlerdeki normal kullanım sırasında, bu tür vücut sıvıları genellikle direkt temas edecek şekilde ortaya çıkmaz. Dolayısıyla HIV'nin umumi tuvaletlerden bulaşma riski yok denecek kadar azdır” dedi ve ekledi:
“Siğilleri oluşturan (insan papillom) virüsler, cilt teması ve cinsel temas yoluyla bulaşır. Umumi tuvaletlerde genital siğil bulaşma riski düşüktür çünkü virüs, genellikle cinsel ilişki ile doğrudan temasla bulaşır. Bununla birlikte, virüsün bazı tipleri, cilt temasıyla (örneğin, cinsel organların teması) ve paylaşılan kişisel eşyalar aracılığıyla da bulaşabilir.”
PEKİ YA BEL SOĞUKLUĞU?
Bulaşma riski olup olmadığı merak edilen bir diğer hastalık da bel soğukluğu… “Bel soğukluğu, Neisseria gonorrhoeae adlı bakteriye bağlı olarak ortaya çıkan bir enfeksiyondur. Genellikle cinsel temasla bulaşır. Umumi tuvaletlerden bulaşma riski düşüktür” diyen Kutlubay şu bilgileri verdi:
“Ancak, bu hastalıkla enfekte olan bir kişinin tuvaletteki yüzeylere veya eşyalara temas etmesi ve başka bir kişinin de bu yüzeylere temas ettikten sonra ellerini ağzına, gözlerine veya genital bölgelerine götürmesi gibi dolaylı yollarla bulaşma riski vardır. Chlamydia trachomatis adlı bakteriye bağlı olarak ortaya çıkan klamidya enfeksiyonu da genellikle cinsel temasla bulaşır. Umumi tuvaletlerden bulaşma riski düşüktür.”
Kişisel hijyen kurallarına uymak ve temizlik önlemlerini takip etmek, herhangi bir enfeksiyon riskini en aza indirmek için önemlidir. Bu önlemler arasında, elleri düzenli olarak yıkamak, ortak kullanılan yüzeylere dokunmadan önce elleri temizlemek ve hijyenik koruyucu önlemler (örneğin, tuvalet kâğıdı veya tuvalet kapağı kullanmak) kullanmak, ortak kullanım alanlarında ayakkabı giymek, kendi havlunuzu kullanmak, cildinizi temiz ve kuru tutmak, başkasının terliğini giymemek, mantara ve bakterilere karşı ürünler kullanmak ve temas ettiğiniz yüzeyleri düzenli olarak temizlemek yer alabilir.
Prof. Dr. Zekayi KutlubayPaylaş