Güncelleme Tarihi:
Avustralyalı bir çift, 7 ve 11 yaşındaki kızları ile Ağustos 2020’de tatil için İtalya’nın Sicilya adasına gitti. Adayı gezen aile, Specchio di Venere/Lago di Venere ya da yaygın bilinen adıyla Venüs’ün Aynası gölünü de ziyaret etmek istedi.
Kıyılarındaki sıcak termal havuzlarla meşhur olan bu göl, her yıl binlerce turiste ev sahipliği yapıyor. Ziyaretçiler önce gölde yüzüyor, ardından termal havuzlara girerek sıcak suyun tadını çıkarıyor.
Avustralyalı aile de tıpkı böyle yaptı. Ailenin 11 yaşındaki büyük kızı gölde yüzdükten sonra babasıyla birlikte gölün kenarında bulunan 20 santimetre derinliğindeki termal havuza girdi ve bir saat boyunca burada kaldı. Bu sırada kardeşi ve annesi de yine göl kenarında benzer fakat ayrı bir sıcak havuzda vakit geçiriyordu.
Göl ve termal havuz ziyaretinden sadece iki gün sonra 11 yaşındaki kız çocuğu vücudunun alt kısmında acı verici bir yanma hissetmeye başladı. Mantar kapmış olabileceğini düşünerek küçük kız için reçetesiz satılan bir mantar önleyici krem kullanmaya başlayan aile tatile devam etti.
Krem yanma hissinin geçmesine nispeten yardımcı olsa da semptomları tamamen ortadan kaldırmadı. Aile iki hafta sonra Avustralya’ya döndü ve çocuğu doktora götürdü.
SONUÇ POZİTİF ÇIKINCA HERKES ŞOKE OLDU
Kızı muayene eden doktor birçok test yaptı ve gonore ya da daha yaygın bilinen adıyla belsoğukluğu için de çocuktan sürüntü aldı. Test sonucu doktor dahil herkesi şoke etti. 11 yaşındaki kız çocuğu belsoğukluğu kapmıştı.
Kimsenin beklemediği bu sonuç üzerine aile üyelerine de cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyon olan gonore testi yapıldı. İşin garip tarafı aile üyeleri negatifti.
Bu hastalığın cinsel yolla bulaştığını göz önüne alan doktorların ve ailenin aklına ilk gelen ihtimal de bu oldu. Ancak kız, cinsel ilişki yaşamadığı konusunda ısrar etti. Semptomların tatilde başlaması ve cinsel temasa dair hiçbir bulgu olmaması kızı doğrular nitelikteydi. Peki ama bu hastalık nereden bulaştı?
Semptomların tatilde, havuz ziyaretinden hemen sonra başlaması doktorların virüsün termal havuzdan bulaştığı sonucuna varmasına neden oldu.
Belsoğukluğunun cinsel yolla bulaşan bir hastalık olduğunu öğrenince çok korkan kız çocuğu, hastanede antibiyotik enjeksiyonu ile tedavi edildi, ardından bir antibiyotik kürü daha uygulandı. Vaka raporunun yazarı Profesör Felicity Goodyear-Smith, Covid pandemisi nedeniyle tanı ve tedavi arasında hafif gecikmeler olsa da kızın tamamen iyileştiğini söyledi.
GÖL KENARINDAKİ HAVUZLAR BAKTERİ BULAŞMASINA MÜSAİT
Vakayı araştıranlar, Venüs'ün Aynası gölünün kenarındaki havuzların, belsoğukluğuna neden olan bakterilerin bulaşmasını mümkün kılabilecek bir dizi faktöre sahip olduğunu kaydetti.
Uzmanlar havuzları, neredeyse durgun, vücut sıcaklığına yakın, hafif asidik olan ve gonore bakterilerinin sığ sularında hayatta kalmasına yardımcı olabilecek faktörlere sahip alanlar olarak tanımladılar.
Profesör Goodyear-Smith, “Yoğun bir şekilde ziyaret edilen termal havuzlara giren insanların, diğer insanlardan kaynaklanan patojenlere maruz kalma riski taşıdığı konusunda kamuoyu bilgilendirilmeli” diyor, bu tesisleri işleten kişilerin, havuzların hijyenik ve güvenli şekilde kullanılması sağlamak için daha fazla dikkatli olması gerektiğini de sözlerine ekliyor.
Profesör Goodyear-Smith, o önerileri de şöyle anlatıyor: “En basit şekilde kaplıcalara girmeden önce ve çıktıktan sonra herkes antibakteriyel sabun ile duş almalı. Bu duş ve antibakteriyel sabun imkanı sağlanmalı. Öte yandan havuzlara girmeden önce ziyaretçileri sıkı hijyen kuralları konusunda bilgilendirecek işaretler olmalı.”
Uzmanlar, genç kızların bu tür çok olağandışı belsoğukluğu enfeksiyonlarına karşı özellikle duyarlı olduklarını belirtiyor. Bunun nedeni "genç kızların cinsel organlarının yetişkin kadınlara göre daha az asidik olması ve bu nedenle belsoğukluğu bakterilerine karşı daha savunmasız olması” olarak açıklanıyor.
11 yaşındaki kızın vaka raporunu yazan Goodyear-Smith, çocuğun kirli havuzdan belsoğukluğu kaptığının neredeyse kesin olduğunu söylüyor. Ancak, bu tarz vakalarda olası cinsel istismarı belirlemek için gonore enfeksiyonlarını çevreleyen koşulların tamamen araştırılmasının kritik olduğunun da altını çiziyor.
TARİHTE BU VAKALAR VAR
Profesör Goodyear-Smith, çok nadir olmakla birlikte, bunun çocukların cinsel olmayan yollarla belsoğukluğuna yakalandığı ilk vaka olmadığından bahsediyor ve şunları söylüyor: “Tarihte çocukların umumi klozet kapağından, enfekte olan aile üyeleriyle ortak kullandıkları havludan, ortak kullanılan banyolardan belsoğukluğuna yakalandığı vakalar da var.”
King's College London'dan bulaşıcı hastalıklar uzmanı Profesör Anna Geretti vakanın ‘aşırı’ olmakla birlikte imkansız olmadığını söylüyor, “Tamamen uzak bir ihtimal değil. 1800’lerin sonlarında yazılan bazı raporlar, özellikle ergenlik dönemi öncesinde olan kız çocuklarının bu enfeksiyona yakalandığından bahsediyor” diyor.
King's College London'dan bulaşıcı hastalıklar uzmanı Profesör Anna Geretti vakanın ‘aşırı’ olmakla birlikte imkansız olmadığını söylüyor, “Tamamen uzak bir ihtimal değil. 1800’lerin sonlarında yazılan bazı raporlar, özellikle ergenlik dönemi öncesinde olan kız çocuklarının bu enfeksiyona yakalandığından bahsediyor” diyor.
Bu özel durumda gonore için mükemmel su sıcaklığı ve enfekte bir yabancıya yakınlık gibi faktörlerin kombinasyonunun mevcut olması gerektiğinden bahseden Profesör Anna Geretti ise “Belsoğukluğu bakterisi 25 ila 39 derece arasında çok iyi ürüyor ama 50 ila 55 derecenin üzerine çıkarsanız ölüyor. Laboratuvarda yapılan deneylerden biliyoruz ki bakteri sıcak ve nemli koşullara bırakıldığında birkaç saat hayatta kalabilir” bilgisini veriyor.
Korunmak için ise alınacak en basit önlemin duş olduğu konusunda Profesör Goodyear-Smith’e katılan Geretti, “İnsanların ortak termal banyoları kullandıktan sonra hijyen açısından mutlaka sabunla duş almaları gerekiyor” diyor.
Havuzlardan bazı enfeksiyonların kapılabildiğini, en yaygın riskin ise mantar olduğunu neredeyse hepimiz biliyoruz. Hatta belki de birçok kadının bir kere bile olsa başına gelmiştir. Ancak belsoğukluğu gibi çok ciddi bir hastalığın havuz, kaplıca gibi yerlerden bulaşabilme ihtimali gerçekten çok korkutucu.
‘HAVUZLAR ÖZELLİKLE CİLT HASTALIKLARI BAKIMINDAN RİSKLİ’
Hikâyeyi okuduğumuzda biz de çok şaşırdık ve Türkiye'nin önde gelen deri ve zührevi hastalıklar uzmanlarından Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Zekayi Kutlubay’a danıştık. Kutlubay, öncelikle havuz, termal kaplıca gibi ortak ıslak kullanım yerlerinin hastalık kapma riski taşıdığını doğruladı ve şunları söyledi:
- Yeterince temiz olmayan havuz sularından; mide ve bağırsak enfeksiyonları, üst solunum yolları enfeksiyonları, idrar yolu enfeksiyonu, kulak, göz ve cilt enfeksiyonları geçebilir.
- Bunlar arasında ise tifo, kolera, basilli dizanteri, giardia, hepatit A ve mantar enfeksiyonları en sık karşılaşılan hastalıklardır.
- Havuzlar, özellikle cilt hastalıkları bakımından oldukça riskli alanlar. Mantar ve bakteri enfeksiyonları ise bunlar arasında en sık rastlananlardır.
‘GONORE BAKTERİSİ 41 DERECE SICAKTA YAŞAYAMAZ’
- Fakat ne havuz ne de kaplıca gonore açısından riskli değildir. Çünkü kaplıca sıcaklığı genellikle 41 derecenin üstündedir ve bu yüksek derecelerde gonoreye sebep olan bakteri yaşayamaz. Ayrıca havuz sularında yüksek klor nedeniyle de havuzlarda da bu bakteri yaşayamaz.
Bu açıklaması ile Profesör Geretti’nin, “Belsoğukluğu bakterisi 25 ila 39 derece arasında çok iyi ürüyor ama 50 ila 55 derecenin üzerine çıkarsanız ölüyor” sözlerini doğrulayan, havuzlarda da klor nedeniyle bu bakterinin yaşayamadığını belirten Zekayi Kutlubay, yine de bu alanların hastalık riski taşıdığının altını dikkatle çiziyor.
‘TUVALETLER, HAMAMLAR, HAVLULAR…’
Kutlubay, havuz ve kaplıcalar dışında toplu kullanılan tuvaletler, banyolar, hamamlar ve ortak kullanılan havluların da hastalık bulaşması açısından riskli olduğunu söylüyor.
“Bu tarz yerlerden sıklıkla idrar yolu enfeksiyonları bulaşır. Belirtileri; sık idrara çıkma, idrarda yanma ve sızlama, bazen kasıklara ve bele vuran ağrılardır. Özellikle kadın hastalar idrar yolu bulaşması açısından daha riskli” diyen Doç. Dr. Kutlubay, şu bilgileri de veriyor:
“Bakterilerin sebep olduğu cinsel yolla bulaşan hastalıklar arasında belsoğukluğu ve klamidya bulunur. Belsoğukluğu salgınlarında havlulardan, rektal termometrelerden (vücut sıcaklığını makattan ölçen termometre çeşidi) ve ortak banyolardan bulaştığı görülmüştür. Yani bu bakterilerin cinsellik harici yollarla geçmesi mümkündür.
Viral cinsel yolla bulaşan hastalıklar herpes ve genital siğildir. Bunların bulaş riski çok düşüktür fakat hiçbir zaman sıfır değildir.”
NASIL BULAŞIYOR?
Peki nasıl oluyor da cinsel yolla bulaşan hastalıklar havlu, hamam, tuvalet, hatta örnekte de okuduğumuz gibi çok düşük ihtimal de olsa havuz gibi alanlardan bulaşabiliyor?
Zekayi Kutlubay bu soruya, “Aktif hastalığı olan kişilerin meni veya vajinal akıntılarından veya lezyonun direkt temasıyla hemen sonrasında özellikle deri bütünlüğü bozulmuş bölgelerin bu kontamine alanlarla temasından sonra bu hastalıklar bulaşabilir” cevabını veriyor.
‘ÇOCUK SAHİBİ OLMAYA ENGEL DEĞİL AMA…’
“Bütün bu hastalıkların antiviral veya antibakteriyel tedavisi mevcuttur. Fakat bazıları tekrarlayabilir” diyen Kutlubay, önemli bir konuya da açıklık getiriyor:
“Bu hastalıklar çocuk sahibi olmak için bir engel teşkil etmezken, doğum yöntemini değiştirebilir. Hasta gebe kaldığı zaman hastalık halen aktif ise bebeğe bulaş açısından normal doğum yerine sezaryen tercih edilir.
Hastanın aktif lezyonu veya aktif hastalığı olmadığı müddetçe bulaştırıcılığı çok düşüktür fakat risk sıfır değildir. Hastalığın her zaman tekrarlama ihtimali varken ömür boyu bir daha tekrarlamayabilir.”
KORUNMAK İÇİN NE YAPACAĞIZ?
Doç. Dr. Zekayi Kutlubay, tüm bu risklerden korunmanın mümkün olduğunu söylüyor, dikkat edilmesi gerekenleri sıralıyor:
- Hijyenine güvenilen, yönetmeliklere uygun havuz ve kaplıcalar kullanılmalı.
- Kişisel havlular kullanılmalı.
- Zorunlu kalınmadıkça ortak tuvaletlerin özellikle klozetin kullanımından kaçınılmalı.
- Klozet kullanılmadan önce mutlaka kullanılan yüzeyin kuru olduğuna emin olunmalı.