Paylaş
Genç kadın hastanede tam anlamıyla mahsur kalmıştı. Hareket etmiyor, gözünü kırpmıyor, nerede ve kim olduğunu dahi bilmiyordu.
April Burrell katatonikti.
Katatoni, hem davranışı hem de motor işlevi etkileyen anormal bir nöropsikiyatrik durumdur. Kişinin belli bir zaman hareketsiz kalması, uyanık görünmesine rağmen yanıtsızlık meydana gelmesi ile sonuçlanır. Katatoni, geçmişte yalnızca şizofreni ile ilişkilendirilirken günümüzde birçok psikiyatrik ve genel tıbbi durumla birlikte ortaya çıktığı biliniyor.
21 YAŞINA KADAR HER ŞEY OLMASI GEREKTİĞİ GİBİYDİ
April, ABD'nin Baltimore eyaletinde büyüdü. Daha çocukken muhasebe okuyacağının sinyallerini veriyordu. Babasının çek defterini düzenliyor, mülklerinin kirasını tahsil etmesine yardım ediyordu.
Yedi kardeşten biri olan April; kardeşleri, orduda görev yapan babası ve üvey annesi ile yaşıyordu. Genel olarak gayet sağlıklıydı ve ergenlikte görülmesi normal olan büyüme sancılarının ötesinde hiçbir zihinsel sorun belirtisi göstermiyordu.
Erkek kardeşi Guy Burrell, The Washington Post'a yaptığı açıklamada, "April çok başarılıydı. Çok arkadaş canlısıydı, dışa dönüktü. O sadece hayatı seviyordu” diye anlattı genç kadını...
Ancak 1995 yılında April henüz 21 yaşındayken ailesi, üniversiteden bir telefon aldı. April hastaneye kaldırılmıştı. Ayrıntılar belirsizdi ancak net olan bir şey vardı ki o da April travmatik bir deneyim yaşadığıydı. Başına gelen travmatik olaydan sonra April aniden psikoza (gerçeklikle ilişkinin kesilmesi hali) girdi. Genç kadın artık iletişim kuramıyor, banyo yapamıyor, kendine bakamıyordu.
Bir psikiyatri hastanesinde birkaç ay geçirdikten sonra April'a şizofreni teşhisi kondu.
AİLESİNİ TANIMIYOR, DOKUNULMAK, SARILMAK İSTEMİYORDU
Ailesi ona bakmak için ellerinden geleni yapsa da April’ın sürekli ilgiye ihtiyacı vardı. Bunun üzerine genç kadın 2000 yılında uzun süreli bakım için Pilgrim Psikiyatri Merkezi’ne yatırıldı. April kendi psikoz dünyasına hapsolmuştu; sık sık parmaklarıyla matematiksel hesaplara benzer bir şeyler çiziyor ve finansal işlemler hakkında kendi kendine konuşuyor gibiydi.
Bırakın ailesiyle iletişim kurmayı, onları tanımıyordu bile. Dokunulmak, sarılmak, öpülmek istemiyordu. Ailesi onu kaybettiklerini hissediyordu.
Ta ki bir gün doktorları April'a bağışıklık sisteminin beynine saldırmasına neden olduğunu keşfettikleri bir hastalık olan 'Lupus' teşhisi koyana kadar…
İLK HASTASI OYDU, YOLLARI YILLAR SONRA YENİDEN KESİŞTİ
April'a şizofreni teşhisi konduğunda Sander Markx, Amsterdam Üniversitesi'nde gelecek vadeden bir tıp öğrencisiydi. Amerika Birleşik Devletleri’nin en yaygın burs programlarından biri olan Fulbright’ı kazanan Markx, daha iyi bilinen enstitülere gitmek yerine eyaletin en ağır psikiyatri hastalarının çoğunun tedavi gördüğü Pilgrim Psikiyatri Merkezi’ni seçti.
Şizofreni, kişinin gerçek ile gerçek dışını birbirinden ayıramadığı, nasıl düşündüğünü, hissettiğini ve davrandığını etkileyen zihinsel bozukluk olarak tanımlanıyor. Şizofreni halüsinasyonlar, sanrılar, günlük işleyişi bozan düzensiz düşünme ve davranışların kombinasyonlarından meydana gelebiliyor.
Pilgrim'deki ilk günlerinde, Markx ‘her şeyi değiştiren’ bir karşılaşma yaşadı ve April'la tanıştı. O sırada hâlâ tıp öğrencisi olan bugün ise Columbia Üniversitesi hassas psikiyatri bölümüne başkanlık eden Sander Markx, "Hasta olarak gördüğüm ilk kişi oydu. Hatta o, bugüne kadar gördüğüm en hasta olan hastaydı” dedi ve ekledi: “Sadece orada duruyor ve bakıyordu. Duş almaz, dışarı çıkmaz, gülümsemezdi.”
Bir öğrenci olarak Markx ona yardım edecek durumda değildi. Kariyerine devam etti ama klinikte hareketsiz bir halde yatan genç kadını hiçbir zaman unutmadı.
Şizofreni her yaşta görülebilmekle birlikte vakaların yüzde 70'i 15-35 yaşları arasında meydana geliyor. Kadın ve erkeklerde aynı sıklığı göstermesine rağmen başlama yaşı ve seyri bazı farklılıklar gösteriyor. Başlama sıklığı erkeklerde 15-30 yaşları arası pik yaparken, kadınlarda ilki 20-35 yaşları arası ve diğeri 45 yaşından sonra olmak üzere iki defa pik yapıyor. Ayrıca kadınlarda hastalık erkeklere oranla daha iyi seyir gösteriyor.
Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Nihat AlpayYAKLAŞIK 20 YIL SONRA YOLLARI YENİDEN KESİŞTİ
April ile Markx'ın yollarının yeniden kesişmesi yaklaşık 20 yıl alacaktı. Markx, 2018’de öğrencilerinden birinin aynı psikiyatri hastanesine gitmesi ve aynı kadınla tanışmasından bahsetmesi üzerine April ile tekrar buluşacaktı.
Markx, yaklaşık yirmi yıl önce gördüğü hastada çok az şeyin değiştiğini duyunca afalladı. İlk tanışmalarından bu yana April birçok tedavi görmüştü; antipsikotikler, duygudurum düzenleyiciler ve elektrokonvülsif terapi… Hiçbiri işe yaramamıştı.
Şizofreni, patogenezi (bir hastalığın kaynağı ve gelişmesi sırasında organizmada meydana gelen değişiklikler) halen aydınlatılamamış olan kompleks bir hastalıktır. Önemli ölçüde yeti yitimine sebep olabilen bir hastalık olması nedeniyle erken tanı ve tedavi büyük önem taşımaktadır. Henüz tanı koydurucu bir biyobelirteç bulunmamaktadır.
Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Nihat Alpay70’TEN FAZLA UZMANDAN OLUŞAN EKİP TOPLANDI
Markx, tam bir tıbbi inceleme için aile onayı aldı. Neler olup bittiğini anlamak için Columbia Üniversitesi'nden ve dünyanın dört bir yanından nöropsikiyatristler, nörologlar, nöroimmünologlar, romatologlar dahil olmak üzere 70'ten fazla uzmandan oluşan çok disiplinli bir ekip topladı.
İlk kesin kanıt kan tahlili ile ortaya çıktı; April'ın bağışıklık sistemi vücuduna saldıran bol miktarda ve türde antikor üretiyordu. Beyin taramaları, bu antikorların beyninin şizofreni ve psikozla ilişkili bölgeleri olan şakak loblarına zarar verdiğine dair kanıtlar gösterdi.
Doktorlar, April şizofreninin tüm klinik belirtilerine sahip olsa da altta yatan nedenin, bağışıklık sisteminin kendi vücuduna saldırarak cilde, eklemlere, böbreklere veya diğer organlara zarar veren antikor ürettiği karmaşık bir otoimmün bozukluk olan Lupus olduğuna inanıyordu.
Ancak April'ın semptomları tipik değildi ve hastalığın belirgin dış belirtileri yoktu; Lupus sadece beynini etkiliyor gibi görünüyordu.
April'ın önceki travmatik deneyiminin Lupus'u tetikleyip tetiklemediği veya hastalığın gelişiminin bir tesadüf olup olmadığı ise belirlenemedi.
Lupus ya da tam adıyla Sistemik Lupus Eritematozus yaygın olarak 'kelebek hastalığı' olarak da biliniyor. Lupus, vücudunun bağışıklık sisteminin kendi doku ve organlarına saldırdığında ortaya çıkan bir otoimmün hastalıktır. Lupus'un sebebi halen tam olarak bilinmiyor ve kontrol altına alınmadığında ise hayati tehlikeye yol açabiliyor. Lupus hastalığının neden olduğu iltihaplanma vücudun akciğerler, beyin, böbrekler, cilt, eklemler, kalp ve kan hücreleri dahil olmak üzere birçok farklı sistemini etkileyebiliyor.
TEDAVİ ETTİĞİ HASTAYI TANIYAMADI: ’20 YILDIR TANIDIĞIM KİŞİYE BENZEMİYORDU!’
Tıbbi ekip, April’ın öfkeli bağışıklık sistemine karşı koymak için harekete geçti ve Nöropsikiyatrik Lupus için yoğun bir immünoterapi tedavisine başlandı. Süreç uzun ve zor olacaktı. Ancak April, neredeyse anında iyileşme belirtileri göstermeye başladı. Bu iyileşmeye rağmen psikozu devam etti.
Markx, nihayetinde ekibin bazı üyelerinin April'ı Pilgrim Psikiyatri Merkezi’ne geri nakletmek istediğini söyledi. O sırada Markx, Hollanda'ya evine gitmek zorundaydı ve yokluğunda April'ın Pilgrim'e iade edileceğinden korkuyordu.
Markx havalimanına gitmeden önce April’ı son bir kez kontrol etmek için odasına gitti. Onu genellikle katatonik durumda otururken bulduğu odasına girdiğinde April'ın yerinde odada oturan başka bir kadın olduğunu gördü.
Markx, "20 yıldır tanıdığım kişiye benzemiyordu. Sonra biraz daha yakından baktım ve şaşkınlık geçirdim. Bu oydu!” diye anlattı.
April 20 yıldan fazla bir süre sonra uyanmış gibiydi.
‘BUNUN MÜMKÜN OLDUĞUNU ASLA DÜŞÜNMEDİK’
2020'de April, yaklaşık 20 yıldır yaşadığı psikiyatri hastanesinden taburcu olacak kadar zihinsel olarak yetkin görüldü ve bir rehabilitasyon merkezine taşındı. Covid ile ilgili ziyaret kısıtlamaları nedeniyle ailesiyle ancak geçen yıl bir araya gelebildi. Erkek kardeşi, kardeşinin eşi ve çocuklarının rehabilitasyon merkezine yaptıkları ziyaret hem ağlamaklı hem de neşeli geçti.
Guy Burrell o anları şu sözlerle anlattı: “Kız kardeşimin her zaman eski haline dönmesini istemişimdir. Onu tanısanız, yepyeni bir insan olduğunu düşünürdünüz."
April, uyandıktan sonra Baltimore'daki çocukluk evini, okulda aldığı notları, erkek kardeşinin düğününde nedime olduğunu hatırladığını söyledi. Görünüşe göre otoimmün iltihaplanma süreçleri beynini etkilemeye başlayana kadarki her şeyi hatırlıyordu. Hatta küçük bir çocukken gördüğü, artık yetişkin bir genç kadın olan yeğenini bile tanıdı.
Aile sanki bir mucizeye tanık olmuş gibiydi.
Dr. Markx, "Eve gelmiş gibiydi. Bunun mümkün olduğunu asla düşünmemiştik” dedi.
APRIL’IN HİKAYESİ PSİKİYATRİK HASTALIKLARI VE TEDAVİLERİ YENİDEN ŞEKİLLENDİRİYOR
April’ın Lupus olduğunun keşfedilmesi ve uyanışının ardından benzer koşullara sahip diğer hastalar da başarılı bir şekilde tedavi edilmeye başlandı. Çoğu sinir hastalıkları hastanesinde, en ağır vakalara uygulanan bakım ve tedavilerde önemli değişimler yaşandı.
New York’ta akıl sağlığı üzerine çalışan araştırmacılar, bazıları yıllarca hastanede yatan ve bu keşiften fayda sağlayabilecek otoimmün hastalıkları olan yaklaşık 200 hasta belirledi.
Öte yandan Almanya ve İngiltere de dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanından bilim insanları benzer araştırmalar yürütüyor, altta yatan otoimmün ve enflamatuvar süreçlerin, çeşitli psikiyatrik sendromları olan hastalarda daha önce sanıldığından daha yaygın olabileceğini keşfediyor.
Mevcut araştırma muhtemelen sadece küçük bir hasta grubuna yardımcı olacak ama çalışmanın etkisi şimdiden psikiyatri pratiğini ve birçok akıl hastalığı vakasının teşhis ve tedavi edilme şeklini yeniden şekillendirmeye başladı.
Markx, April ile aynı kaderi yaşaması olası olan hastalar için “Bunlar unutulmuş ruhlar” benzetmesini yaptı ve ekledi: "Biz sadece bu insanların hayatlarını iyileştirmiyoruz, aynı zamanda onları geri dönebileceklerini düşünmediğimiz bir yerden geri getiriyoruz."
'BAZI LUPUS'LU HASTALAR RUH SAĞLIĞI HASTANELERİNE BAĞIMLI KALIYOR'
April'ın hikayesi, psikiyatrik rahatsızlık yaşayan birçok insana umut oluyor. Altta yatan başka bir hastalığın varlığının bulunması, iyileşme sürecine ışık tutuyor. Öte yandan her hasta April kadar şanslı olamayabiliyor...
"Otoimmün hastalıklar, bağışıklık sisteminin yanlışlıkla sağlıklı hücrelere saldırmasıyla ortaya çıkan hastalık grubudur. Bu durum da bilim insanlarını psikoz ve otoimmün hastalıklar arasında bir bağlantı bulunup bulunmadığını sorgulamaya sevk etti" diyen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Nihat Alpay şu bilgileri verdi:
"Bir otoimmün hastalık olan Lupus, vücudun bağışıklık sisteminin kendi doku ve organlarına saldırmasıdır. Lupus hastalığının neden olduğu iltihaplanma vücudun akciğerler, beyin, böbrekler, cilt, eklemler, kalp ve kan hücreleri dahil olmak üzere birçok farklı sistemini etkileyebilir. Bu nedenle de Lupus'lu hastalar daha zor tedavi edilmekte, hatta bazıları kronik ruh sağlığı hastanelerine bağımlı kalmaktadır. Literatürde merkezi sinir sisteminde bazı bölgelerdeki otoimmün bir hastalık veya gizli kalmış bir enfeksiyon da katatoni oluşturabiliyor."
Paylaş