Paylaş
DİYARBAKIR’dan Elazığ’a ‘Hürriyet Treni’ ile giderken, bir dostumuz bundan bir süre önce bize Maden İlçesi’nin önemini anlatmıştı. Maden ve Ergani’deki krom ve bakır madenlerini... Çünkü alabildiğine her taraf dağlar ve dereler, küçüklü büyüklü ‘karataşlarla’ örtülüdür. Bu taşların ne kadar maden cevheri içerdiği uzmanlar tarafından elle bile anlaşılıyor.
Allah’ın lütfu, bölgede bir yüzyılda işlenebilecek kadar maden gün ışığına serpilmiş duruyor.
Çok incelendiğinde 1. ve 2. dünya savaşlarının bir nedeni de buradaki madenlerdir.
Burada bir soru akla geliyor:
Elazığ Ferro Krom Tesisleri nasıl özelleştirildi?
Öyküsü uzundur... Daha doğrusu yabancı güçler böyle istemiştir.
Bakır ve krom madenlerine 1830’lardan beri yabancı ülkelerin gözü vardır.
Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra... Eski bir vilayet olan Maden’in Atatürk, İnönü, Bayar, Enver Paşa ve Mareşal Fevzi Çakmak önemini biliyorlardı ama...
Yoksul bir ülke ne yapsın bir sanayisi yok ki, onu işlesin ihraç etsin.
Bugün yapabildiğimiz eleyip dışarıya satmak!
DÜNYANIN KADERİ
Maden, 1830’lardan sonra ‘kasabalaşmaya’ başladı.
Cumhuriyet ilan edilince ‘Ergani Madeni’ vilayeti adı verildi.
‘Bakıryolu’ diye anılan bölgeye ilk demiryolu hattı 1935’te ulaştı. Bir yıl sonra Maden Şark Kromları İşletmesi kuruldu.
Etibank’a bağlı bu işletme, Almanya, İsveç ve Norveç başta olmak üzere Batı’nın ham krom tedarikçiliğini üstlendi.
1936-1939 yılları arasında işletmede genel müdürlük yapan Mecit Behiç Erkin’in, ham krom bağımlısı Almanya’da bir sözü iki edilmeyen Büyükelçi Behiç Erkin’in oğlu olduğunu da bu arada belirtmek gerekiyor.
Aynı tarihlerde gerek Alman Krupp firması ile yapılan özel antlaşmalar ve gerekse Guleman-Maden İstasyonu arasında yine Alman Pöhlig firması tarafından yaptırılan 18 km. uzunluğundaki teleferik hattı yerelde Maden’in, genelde ise dünyanın kaderini belirlemede önemli rol oynadığını bugün çoğumuz bilmiyoruz.
Günlük 400 ton kapasiteli bu teleferik hattı üzerinden kliring (mal mübadelesi) adı altında yıllarca hesapsız ve oluk oluk % 48 tenorlu ham krom yaratılan kargaşa ortamında işlenmeden/işlenilmesine izin verilmeden acımasızca Mersin limanından sevk edildi.
İNÖNÜ DURDURMUŞTU
1944’te ‘Kahire görüşmeleri’ sonucunda İnönü’nün Almanya’ya sevk edilen krom satışını durdurması, Almanya’nın savaşa girişinde olduğu gibi yenilgiye uğramasında en önemli etken olduğu da tarihin gizli sayfalarındadır.
Bir bakır ve krom bağımlısı olan Almanya daha sonra el altından bu madenleri, aynı miktarda almaya devam etti.
Elazığ Ferro Krom Tesisleri bugün Yıldırımlar Holding (Mehmet Ali Yıldırım), tarafından işletiliyor. Özelleştirme İdaresi’nden 2003’te yaklaşık 40 trilyona aldılar. Stoklar nedeniyle bedel üzerinden artık tartışmaya gerek yok.
Firma, bugün krom madenini taşeronlar eliyle çıkarıyor.
(Kütahya’daki Eti Gümüş’ü Yıldızlar Holding çalıştırıyor.)
Londra’daki metal borsasında Türkiye’nin ağırlığı var mıdır?
Ham bakırı zenginleştirmek için‘su yüzdürme’ denilen havuzlarda yıkama işleminden artakalan ağır metaller Dicle’den akıyor ta Şattülarap’a kadar.
Her taraf çevresel bakımdan katlediliyor.
Greenpeace bu konuya niye dikkat çekmiyor?
GUSTAV’LAR KAÇ KEZ GELDİ
Bölgede 300 milyon ton rezerv var; belki 100 yıl daha çıkarılabilecek.
‘Çelik’ ülkesi İsveç’in Kralı Gustav, Ferro Krom’un özelleştirilmesinden sonra Ahmet Necdet Sezer döneminde Türkiye’ye neden gelmiştir? Dedesi Gustav’ın 1935’lerde Türkiye’ye ilgisi ta o zamandan neden başlamıştır?
İsveç’in bu madene ilgisi hammadde sıkıntısı çekmesin diyedir.
Evet, 1935’ten sonra, Elazığ demiryolu açılmasından sonra İsveç buradan ‘beslendi’, çelik sanayiinde bir numara oldu.
Dersim, Ermeni tehciri ve PKK
BU konuda üniversitelerimiz ne yapıyor; Elazığ, Diyarbakır Dicle Üniversiteleri’nin bu konuda neden bir ‘derin’ çalışması yoktur?
(Ergani’nin Gevran Ovası, Harran Ovası’ndan eskidir. Orada petrol olup olmadığı hiç araştırılmaz mı? 1990’larda PKK’nın eylemleri sonucu Shell niye bölgeden gitmiştir? Pirinçlik bölgesinde tarla satışları niye artmıştır bugün?
Bunun arkasında Dersim’den Ermeni tehcirine ve PKK’ya kadar bir sürü ‘güç’ ve ‘yandaş’ rol alan birçok ülke vardır.
Anadolu coğrafyası üzerinde oynanan ‘tiyatro’nun nedenini biraz anlatabildik mi? Şeyh Sait isyanı ve işbirlikçiler de unutulmasın.
Amaç hep yeraltı değerlerimizin yabancılar tarafından kapatılmasıdır.
1840’ta bölgeye gelen Alman Hermut Von Moltke’nin ‘Türkiye Mektupları’ (Remzi Kitabevi), Etibank Genel Müdürü Burhan Ulutan’ın ‘Etibank’ ve Necmettin Sahir Sılan’ın ‘Doğu Sorunu’, İnönü’nün ‘Mektuplar’ kitapları bulunup okunduğunda çok şey öğrenilecektir.
Maden’de 7 madencinin öldürülmesi olayı da unutulmamalıdır.
‘Maden vakası’ çoktur ve krom Türkiye’nin kaderinin en önemli mihenk taşıdır.
Nedense hiç gündeme getirilmez.
(Bu ayrıntıları aslen Maden İlçesi’nden olan okurumuz Lütfi Ergene’nin notlarından derlenmiştir.)
Hazır olun
GÜÇ, sabır, soğukkanlılık, metanet dilerim.
Çabanız aydınlık, bahtınız açık, yolunuz kolay olsun.
Günün sözü: Bildiğini hisset, hissettiğini düşün, düşündüğünü uygula, başarı senindir.
Nurullah AYDIN
Atatürk diyor ki
BÜYÜK olmak için hiç kimseye iltifat etmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın. Ülke için gerçek amaç ne ise onu görecek, o hedefe yürüyeceksin. Herkes senin aleyhinde bulunacaktır, herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır. İşte sen, tam burada direneceksin. Önüne sonsuz engeller de yığacaklardır. Kendini büyük değil; küçük, zayıf, araçsız, hiç sayarak, kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak, bu engelleri aşacaksın. Bundan sonra da sana “Büyüksün!” derlerse, bunu söyleyenlere güleceksin. (1917)
Paylaş