Madem ÖTV’si inmiyor ’şarap üretmek yasak yasası’ çıkarın gitsin

YILBAŞINA denk geldi, "Şarap şişesinde kaçak Polonya bandrolü var" diye yazdım, en önemli mesajı Yazgan Şarapçılık’ın patronu Nurtekin Yazgan’dan aldım.

Yazgan, söze "Eriyoruz, yok oluyoruz" diye girmiş, şirketinin ödediği vergiyi örnek göstermiş: "2005-2007 döneminde 15 milyon YTL vergi ödedik."

Yazgan, sahte bandrol ve piyasaya 75 cl’lik şarap sürüp, 35 cl üzerinden fatura kesildiği konusunu yinelemiş, üstüne bir de pazarlarda bidonla şarap satıldığını eklemiş: "Satışlarımız durdu, artık can derdindeyiz."

Nurtekin Yazgan, yılbaşından kısa süre önce Avrupa ülkelerinden birindeymiş. Deposundaki şarapların tamamını satmak üzere görüşmeler yapmış, fiyat tutturamayınca eli boş dönmüş. Yine de işin peşini bırakmamış, yazışmayı sürdürüyormuş.

Arayışını bir kez de bana gönderdiği mesajda yinelemiş: "Depomdaki şarapların tamamına, şişe başına 70-80 YKr’lik vergisiz fiyat arıyorum. Çünkü, 80 YKr’nin üstüne ÖTV ve KDV bindiği anda 4.8 YTL’lik fiyat oluşuyor. Avrupalı alıcılar bizdeki vergiyi duyunca, ’Bizde olsa isyan çıkar’ diyor."

Yazgan, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın kendi şirketi gibi şarap üreticilerinin batmasını pek umursamayacağı izlenimine kapılmış: "60 küsur yıllık çok itibarlı, şerefli firma faaliyetine son vermiş, 120 işçisini yüreği kan ağlayarak işten çıkarmış, şaraplık üzüm üreten bağcının eli böğründe kalmış, Maliye Bakanı’nın umurunda mı bunlar?"

"Umursamaz" diye düşünmesine rağmen Yazgan, yine Maliye Bakanı’na seslenmek zorunda kalmış:

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, TBMM’deki görüşmeler sırasında oğlunun işleri konusunda muhalefetten gelen eleştirileri yanıtlarken, "Bu ülkede bakan çocukları, ticaret yapamaz diye bir kanun çıkarın, olsun bitsin" demişti.

Sayın Maliye Bakanı, şimdi ben de diyorum ki, "Bu ülkede şarap üretmek de, satmak da yasaktır" diyecek bir kanun çıkarın, olsun bitsin.

Nurtekin Yazgan, böyle demekle birlikte yine de umudunu kesmemiş, önerisini yinelemeyi yeğlemiş: "Türk halkı alkolik değildir, merak etmeyin olmaz da. 70 küsur milyonluk Türkiye’de üretilen ve tüketilen şarap 100 milyon litre dolayında. Kişi başına tüketim yıllık 1.5 litre kadar. Gelin, şişede 3.3 YTL olan ÖTV’yi 60 YKr’ye indirin. İnanın şarap üzerinden ÖTV tahsilatı daha da artar."

Yazgan, mesajını "Maliye Bakanı’na biz ulaşamıyoruz, sizin aracılığınızla sesleniyorum" sözüyle tamamlamış...

Aktarması benden, duyması Unakıtan’dan...

Hatta seçim öncesi "şarap vergisi inebilir" sözü eden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan...

Daha da şeffaf olun bağışları patlatın

YILBAŞI akşamı Güngör Uras aradı... Söze yeni yıl kutlamasıyla girdi, "Abi benim seni aramam gerekirdi, mahcup ettin" diyordum, asıl konuya geldi: "Kurban bağışlarının Mehmetçik Vakfı, Kızılay gibi kuruluşlara yönelmesi gerektiği üzerine yazı yazmışsın. Ben bu tür kuruluşların hesaplarının şeffaflığı üzerine yazı yazdım, Mehmetçik Vakfı hakkımda dava açtı."

Uras’ın sözünü ettiği yazısi 5 Aralık 2004 tarihliydi. Uras, yazıda Türk Silahlı Kuvvetleri Dayanışma Vakfı’nın 1.8 milyon YTL’ye lüks lojman almasını eleştiriyor, "güven" uyarısı yapıyordu. Mehmetçik Vakfı’na da, "Bağışlarla benzin istasyonu dekore edilmesinin bağışçılar arasında hoş karşılanmayacağı" mesajı veriyordu. Uras, yazısının sonunda vakıflara "bağışları nerelere kullandığınızı şeffaf biçimde kamuoyuyla paylaşın" çağrısı yapmıştı.

Uras’la konuştuktan sonra Coşkun Ulusoy’un Oyak Grubu’nun başına geçtiği günleri anımsadım. Oyak Grubu, Ulusoy’la birlikte bilançosunu kamuoyuyla paylaşmaya başlamış, iyi de etmişti.

181 bin 550 kişi Mehmetçik Vakfı’na, 30 bin kişi Kızılay’a güvendi, kurban bağışladı...

Bilançolar şeffaflaştıkça bağışlar daha da patlar...

Hortumcu peşinde koşup yoruldun, şu 5 YTL’yle bir çayımı içersin

GAZETEDE "İyimser Ahmet", "Kötümser Mehmet" tiplemeleriyle yıllık toparlama yazımın çıktığı gün, önce bir okurdan, "İyimser Ahmet yerine ’İyimser Vahap’ deseydin" şeklinde bir eleştiri aldım. Belli ki bu okurum, benim "İyimser Ahmet"le aynı çizgide olduğumu düşünmüştü.

Sonra Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Ahmet Ertürk aradı: "Bugün ben de ’İyimser Ahmet’ sayılırım."

Sonra nedenini anlattı: "Yılın ilk iş gününde masamda bir mektup buldum. Açtım, içinden 5 YTL çıktı. Mektupta, ’Bankaları batıran hortumculardan paraları tahsil edebilmek için çok çalışıyorsun. Gönderdiğim 5 YTL ile benim adıma bir çay içer, yorgunluk atarsın’ yazıyordu."

Ahmet Ertürk, arada böyle kutlama mesaj ve mektupları alıyormuş. Kimi mektuplardan, "Korkma, hortumcuların üzerine git, biz arkandayız, seni koruruz" mesajları da çıkıyormuş.

Ancak, Ertürk’ü en çok sevindiren "Bu 5 YTL’yle çayımı iç, yorgunluk at" mektubu olmuş: "Şimdi bu mektubu ve 5 YTL’yi çerçeveletip, odama asacağım. Bütün TMSF çalışanlarına, ’Bakın, emeğimiz boşa gitmiyor. Vatandaş şimdiye kadar 16 milyar dolarlık tahsilatı hangi koşullarda gerçekleştirdiğimizin farkında. Hiçbir şey moralinizi bozmasın, tahsilat için iz sürmeye devam’ diyeceğim."

Kısacası, Ahmet Ertürk, "İçinde 5 YTL olan moral mektubu"nu alınca, "İyimser Ahmet" oluvermişti...
Yazarın Tüm Yazıları