Paylaş
Aşurenin tarihine baktığımızda çıkış noktasının, Nuh'un bindiği geminin büyük tufan bitip sular çekilince bugünkü Cudi Dağı'na oturduğu, kurtulanların ise gemide kalan erzakla ''selamet çorbası'' pişirmesine dayandığını görüyoruz. Her sene Muharrem ayının 10. gününde kutlamalarına başlayan ve bereket inancıyla da büyük bir bağlantısı olan aşure, sadece ülkemizde değil; değişik şekillerde de olsa farklı birçok toplumda kendine yer bulmuştur. Hatta birçok kültürde paylaşım ortamının oluşmasına da vesile olmuştur.
Farklı Kaynaklardan;
Osmanlı Mutfak Sözlüğü kitabında aşure şu sözlerle anlatılmıştır:
Aşure, haşlanmış buğday tanelerinden yapılan bir tatlıdır. Aşurenin kökeni tarıma başlanan ilk döneme kadar iner. Kutsal sayılan bu yiyeceğin berekete dair inançlarla yakın bir bağlantısı vardır. Aşure, buğday kültürü ile Mezopotamya'dan yayılmıştır. Bu yüzden Çin'den İngiltere'ye kadar dünyanın birçok ülkesinde aşure benzeri, bayram veya yeni yıl yemeklerine rastlanır. Yılın ilk ayı olan Muharrem'in onuncu günü olan aşure, İslam öncesi kutsal sayılarak, o gün yenilen buğday yemeğine adını vermişti. İslam'ın ortaya çıkmasıyla birlikte aşure yeni anlamlar kazandı. Şiiler o gün Kerbela'da öldürülen Hüseyin için yas yemeği olarak, Sünniler de Adem'in tövbesinin kabul edilmesi, İbrahim'in ateşten kurtulması, Yakup'un oğlu Yusuf'la buluşması ve Nuh'un gemisinin Cudi dağına oturması gibi çeşitli olaylara dayandırarak aşure yapma geleneğini sürdürdüler. Genellikle tatlı olarak yapılsa da bazı yörelerde etli veya tuzlu türlerine de rastlanır. Aşure dağıtmak ise toplumun her kesiminde önemli bir gelenektir. Her evde farklı malzemeler ve farklı yöntemlerle yapılan aşurenin insanları bir araya getiren bir özelliği olduğunu söylersek yanlış olmayacaktır. Eldeki malzemelerle yapılan, bereket getirdiğine inanılan ve kâse kase paylaşılan aşure; farklı coğrafyalarda farklı kültürlerde günümüze kadar ulaşabilmiş bir lezzettir. ‘Aşure, Hicri takvime göre Muharrem ayının onuncu günü yapılan tatlıdır. İslami inanca göre Muharrem ayının onuncu günü, Nuh peygamber Büyük Tufan'dan sonra karaya ayak bastığında, elinde kalan son malzemelerle bu tatlıyı yapmıştır. Temel olarak su, buğday, nohut, toz şeker, fasulye, pirinç kullanılarak yapılır. Süsleme amacı ile ceviz, çam fıstığı, badem, nar, susam ve tarçın gibi kuruyemiş, meyve ve baharatlar kullanılır.
AŞURE'NİN TARİHÇESİ
''Aşure, (Aşure) Arapça ‘da 10 manasına gelen ''aşara'' kelimesinden türemiştir. Sözcüğün Sâmî diller arasında ortak bir sözcük olduğu düşünülmektedir. Ayrıca, sözcük (ve gün) Musevilik inancında Büyük Kefaret Günü için kullanılmıştır. Bunun dışında Aşure Günü'nde gerçekleştiğine inanılan dini açıdan önemli bazı rivayetler bulunmaktadır. Bunlar;
1. Adem'in işlediği günahtan sonra tövbesinin kabul edilmesi,
2. İdris'in diri olarak göğe yükseltilmesi,
3. Nuh'un gemisinin tufandan kurtulması,
4. İbrahim'in ateşte yanmaması,
5. Yakup'un oğlu Yusuf'a kavuşması,
6. Eyyûb’un hastalıklarının iyileşmesi,
7. Musa'nın Kızıldeniz'den geçip İsrailoğulları'nı firavundan kurtarması,
8. Yunus'un balığın karnından çıkması,
9. İsa'nın doğumu ve ölümden kurtarılıp göğe yükseltilmesidir.
Bu olaylar saygın hadis kitaplarının hemen hepsinde geçmektedir. Musevilerin de bugünü oruçla geçirdikleri, İslam peygamberi Muhammed bin Abdullah'ın bugün de oruç tutmayı tavsiye ettiği, Yahudilere benzememek açısından orucun Aşure günü ile bir gün öncesi veya bir gün sonrası ilâve edilerek tutulması gerektiğine inanılır.''
Farklı Tarihi Aşure Tarifleri
'"Muharrem ayında tabh olunan aşureye yedi, sekiz nevi hububat konulmak adettir. Onun için mesela fasulye, nohut, bakla, pirinç gibi harçları ihzar edip sonra pişirmeye başlamalıdır. Evvel emirde yarım kıyye dövülmüş buğdayı büyükçe bir tencerenin içine koyarak üstüne üç okka kadar su doldurduktan sonra ateşe koymalı, ekseriya buğdayı akşamdan ateşe koyup o halde sabaha kadar bırakırlar. İlk ateşte kaynamaya başlayan buğday, ateş küllendikçe yavaş yavaş pişmeye devam ederek sabaha kadar mükemmelen pişmiş olur. Buğday suyu tahmil çeker, taneler çatlayıp lapa gibi olur. Saniyen nohut, bakla ve fasulyeyi akşamdan suda ıslatıp sabahleyin kabuklarını çıkarmalı ve badehu ayrı ayrı yumuşayıncaya kadar pişirmeli. Sonra pişmiş buğdayı diğer bir kaba alarak üstüne lüzumu kadar su ilave edip karıştırarak sulandırmalı. Badehu pirinç ve şekerini bir miktar razaki ile birkaç tane kuru hurmayı koyarak ateşe vazetmeli. Bir taşım kaynayınca diğer harçları bakla, nohut, fasulye koyarak karıştıra karıştıra pişirmeli. Aşure helmelenmeye ve ilik gibi olmaya başlayınca aşurenin miktarına göre on, on beş dirhem nişastayı ılık suda ezerek içine döktükten sonra karıştıra karıştıra yine bir taşım kaynatmalı. O sırada gül yağı, misk, gül suyu gibi bir şey de ilave eyleyip ateşten indirilmeli. Kaselere ve tabaklara tevzi edip üstüne de fındık, fıstık, badem, ceviz ve kuşüzümü gibi şeyler dizmeli."
AŞURE TARİFİ
MALZEMELER
1 kg buğday
1 kg + 1 su bardağı toz şeker
3 tatlı kaşığı tuz
2,5 su bardağı haşlanmış nohut
1,5 su bardağı haşlanmış kuru fasulye
13 adet kuru kayısı
1,5 su bardağı kuru üzüm (sarı üzüm)
2/3 su bardağı kuş üzümü
1,5 su bardağı tuzsuz fıstık
2 adet elma
Rendelenmiş 1 portakal kabuğu
SERVİS İÇİN
Tarçın
Susam
Ceviz
Fındık
Nar
Not: Şeker ve tuz miktarını kendi damak zevkinize göre artırıp azaltabilirsiniz.
YAPILIŞI
Aşure içerisine koymak için kuru incir de almıştım. Ancak kararmasını istemediğim için kullanmadım. Malum incir, ceviz ve tarçın gibi malzemeler aşure içerisine koyulduğunda aşureyi karartıyor. Bir de büyük tencerem olmadığı için ben 5 litrelik 2 ayrı tencerede yaptım. Yani tüm aşure malzemelerini ikiye bölerek koydum. Öncelikle buğday akşamdan sıcak suya ıslatılarak sabaha kadar bekletilir. Ben ilk ısladığım da birkaç defa suyunu değiştirdim. 2-3 süzme işleminden sonra ıslayıp bırakabilirsiniz. Sabah, buğday süzülerek tencereye alınır. Üzerine sıcak su doldurularak orta hararetli ateşe alınır. 1,5 saat kadar pişirilir.
Şimdi gelelim biraz uğraştıran önemli kısmına…: Yaklaşık 1,5 saat kadar pişirildikten sonra, buğdaylar büyük tahta bir kaşıkla tencerenin ortasından kenarına doğru bastırılarak dövülür. Buğdaylar bu esnada biraz ezilecek ve daha da dirilecektir. Bu aşama önemli. Burada kesinlikle blender kullanmayın. Kullanırsanız aşure görüntü açısından çok kötü olur. Dövme işleminden sonra aşurenin kıvamı. Aşure dövüldükten hemen sonra şeker ve tuz eklenir. Eğer aşurenin kıvamı koyu ise sıcak kaynamış su eklenerek biraz açılabilir. Ben epey ekledim. Çünkü malzemeleri de ekleyince baya koyulaşıyor. 15-20 dk kadar kaynatmaya devam edilir. Ardından sırasıyla malzemeler eklenir. Önce haşlanmış nohut ve fasulye eklenir. Sonra portakal kabuğu rendesi ve yıkanıp minik küpler şeklinde doğranmış kuru kayısı, kuru üzüm ve kuş üzümü eklenir. Ardından kabuklarından ayrılmış tuzsuz fıstık ve sonrasında kabuğu soyulup küp şeklinde doğranmış elmalar eklenir. Karıştırılarak, yaklaşık 20 dk daha kaynatılır. Ve altı kapatılır. Kapağı kapatılarak en az 1 saat dinlendirilir. Ayrı bir yerde narlar, kabuklarından ayrılarak tanelerin. Susam tavada hafif kavrulur.
Ceviz ve fındık iri şekilde dövülür. Ben cevizi iri dövdükten sonra bütün fındık ile karıştırdım. Siz isterseniz fındığı da dövebilirsiniz. Dinlenmiş olan aşure kaselere alınır. Üzerine sırasıyla fındık-ceviz karışımı, susam, nar ve tarçın serpilir. Ve servis yapılır… Afiyet Şeker Olsun!
Paylaş