Paylaş
Beni yeni tanıyanlar için benim minimalizme olan ilgim (tüm sosyal medya hesaplarımda adım Türk İşi Minimalizm) 10 yıl öncesine dayanıyor ama daha az atık çıkarma konusundaki hassasiyetim son 4-5 yıla dayanıyor. Lauren Singer’ı elinde o yıl çıkardığı toplam çöpün olduğu kavanozla yaptığı konuşmayı izlemek benim dönüm noktamdı sanırım. Hep adını anıyorum çünkü beni yaptıklarıyla ilk sarsan kişi olmuştu.
O zamanlar etki alanım daha dardı. Sosyal çevreme ve aileme suyumu yanımda taşıyarak, işyerinde toplantılara bir bardak suyumla giderek (masalardaki pet şişelerden içmemek için) ve işyerimizde açılan kafeden kahve aldığımda ofisten kupamı götürerek bir farkındalık yaratmaya çalışıyordum. Ama ben de tökezliyordum bol bol tabii ki, yılların alışkanlığını kırmak bir gecede mümkün olmuyor biliyorum.
O zamanlar Amerika’da bir ürün görmüştüm. Kavanoza kapak gibi takılıp termos kapağına benzer yapısıyla onu bir kahve bardağına çeviren bu ürün bana o zaman şunu gösterdi: dışardan al-götür (takeaway) kahve aldığında illa o karton bardaklara mecbur değiliz. Termos kültürü bir anda değişti bilmem farkında mısınız? Bundan 5 yıl önce (kamp aktiviteleri vs. dışında) termoslar daha çok ofiste iş yaparken oradan oraya koştururken kahvemizi sıcak tutmaya yarıyordu. Zaten öyle ne kadar sıcak tutar filan çok da kimsenin endişesi yoktu. Aynı bir kupa seçerken olduğu gibi görsel güzellik daha ön plandaydı, tabii benim görüşlerim ve tecrübelerim çok kişisel olabilir ama etrafımda gördüğüm gerçeklik o zaman için buydu.
Zaman geçti benim bu konuda yaptığım şeyler ve bilincim arttı. Arkadaşlarım da benim bu çabamı bildikleri için bana hediye aldıklarında daha ince eleyip sık dokur olmuşlardı. Bir dostum bana taaa uzaklardan atık maddeden yapılmış, kullanım süresi bitince -kırılınca vs- kompost edilebilecek doğal malzemeden akıtmaması için de silikon kapaklı bir bardak getirdi. Taşıması çok hafif olduğu için dışarda kahve alıp devam edeceksem bu bardağı taşımaya başladım. Kurumsal hayattan ayrıldığım için artık bunu daha sık yapar olmuştum çünkü çalışırken zaten ofiste ya da aşağıdaki kafede kahve içiyordum ve o zaman hepimizin bildiği o kahve zincirinin yaptığı indirimi duydum: Kahveni onların karton bardağına değil de termosuna alırsan sembolik de olsa bir indirim veriyorlardı. Ama kimse emin değildi. Her yerde mi var, sadece kendi markalarının olduğu termoslara mı var, çalışanlar birbirinden habersiz, müşterilerdeki bilgi kendi gittikleri yerle sınırlıydı.
Yine bu sırada karton bardak dediğimiz şeyin aslında içinde onu sıcaktan koruyan, dağılmasını engelleyen bir plastik kaplama olduğunu da öğrendim. Bu malzeme ayrıca onu geri dönüştürülemez hale getiriyordu yani içimizi ferahlattığımız o geri dönüşüm efsanesi (ki bunu ayrıca başka bir yazıda anlatacağım) bu karton bardaklar için asla geçerli değildi. İçilen her bir kahve bir tane daha çöpe atılan karton bardak demekti.
Beni daha çok etkileyen ise bu kadar basit bir teşvik hareketinin ne kadar büyük bir dalga yaratabileceği ama kimsenin buna başlamamış olmasıydı. Önce bir çevreme ve sosyal medyadaki takipçilerime sordum. Başka bir yer daha biliyorlar mıydı diye, yani termosunla kahve almaya gittiğinde buna indirim veren yani bunu teşvik eden başka bir kafe. Gelen cevaplar gerçekten hep aynı 4-5 isim etrafında dönüyordu.
Öyleyse zaman harekete geçme vaktiydi. Bardağımı aldım evdeki bir beyaz duvarın önünde tutup bir şablon fotoğraf hazırladım. Metnini de üzerine yazdım ve hem boş olarak paylaştım ki ekran görüntüsü alınıp kullanılsın hem de dolu olarak yani yazılı olarak paylaştım ve bildiğim tüm mekanlara tek tek çağrıda bulundum ve böylece #kahvemtermosta hareketi doğmuş oldu.
Sonrası çok güzel bir şekilde ilerledi. Çok hızlı bir şekilde önce 50, sonra 100 ve 150 mekan hedeflerine ulaştık. Şu anda 31 Aralık itibariyle güncel sayımız 167, 21 ilden katılım gösteren mekan var, bireylere bakarsak sayı binlerle ölçülüyor. Üstelik bu çağrıya katılan çağrı merkezleri, ofisler hatta laboratuvarlar bile oldu. Yolumuz daha uzun. Hedefim her ilde en az bir destekleyici mekan olması. Tabii tek başıma ilerlemek olmaz. Herkesin desteği çok kıymetli.
Mesela siz sevgili okuyucu, eğer bu hareketten bugün haberdar olduysanız
- Bir kafeye vs. gittiğinizde kahveyi karton bardakta servis ediyorlarsa fincanda vermelerini isteyebilirsiniz.
- Okula, işe, yürüyüşe vs. kahve alıp gidiyorsanız yine kapaklı karton bardakta taşımak yerine hem daha güvenli olan hem de kahvenizi sıcak tutacak bir termos edinip kahvenizi onunla satın alabilirsiniz. (Böyle yapacaklar için turkisiminimalizm.com’da sürekli güncellediğim listeden size en yakın destekçi mekanı bulabilirsiniz.)
- Eğer yakınınızda #kahvemtermosta destekçisi bir mekan yoksa siz onları bu harekete davet edip sıfır atık yolunda önemli bir adım atabilirsiniz
2019 işte bu yüzden benim için çok özel geçti, yaşadığım güzel, zor, karışık bir sürü deneyimin yanında #kahvemtermosta hareketini başlatmış olmak ve benimsendiğini görmek bir değişimi başlatmanın hepimizin elinde olduğunu gösterdi ve bana büyük umut verdi.
Ben umut veren hikayeleri severim, size de umut vermesi için paylaştım.
Herkese mutlu bir 2020 yılı dilerim.
Paylaş