Paylaş
Sadece illerin değil, ilçelerin de kendine has tatları, ürünleri var… Kimi ürünler ve üretici bölgeleri ülke çapında tanınır olsa da belediyelerce düzenlenen festivalleri genelde güdük kalır… Mesela iyi incir üreten bir ilçenin festivali, incir üreticilerinin konuşmaları, halaylar, şiirler, incir yeme yarışması gibi etkinliklerle kapanır. Geriye yerel basında bir iki kare kalır ama ertesi sene ne dışarıdan bir katılımcı gelir ne de ulusal bazda bir farkındalık oluşturur. Oysa her ilçenin hayali Alaçatı Ot Festivali gibi ülkenin tamamında dikkat çeken bir etkinlik oluşturmak…
Çoğu etkinlik iz bırakmasa da kimi girişimler geleceğe yönelik umut veriyor. Portakalıyla ünlü Demre, seralarından çok daha fazlasına sahip olduğunu yeniden hatırlamış olacak ki bu yıl oldukça çarpıcı bir festival düzenledi: Demre Kekova Outdoor ve Yöresel Lezzetler Festivali…
Demre her ziyaretimde beni farklı şekillerde şaşkınlığa uğratıyor. Bir ilçe düşünün, aynı anda göz alıcı Myra Antik Kenti’ne, St. Nicholas (Noel Baba) Kilisesi’ne, Kaleköy’e, Üçağız’a, Kekova’ya, Sülüklü Plajı’na, Gökkaya Koyu’na, Taşdibi Koyu’na, Çayağzı Plajı’na, Andriake Antik Kenti’ne, Beymelek Lagünü’ne, Alacakilise’ye, Likya Yolu, St. Nicholas Yolu ve Avrasya Yolu duraklarına sahip olsun; ancak turizmden payını bu kadar çekingen bir şekilde alabilsin. Seracılığın, tarımın baskın etkisi ve mimarinin yaşamı turizm anlamında olumsuz etkilemesiyle dezavantajlı biçimde başladığı turizm yarışında arayı kapatmak için önemli etkinlikler düzenleniyor.
26-29 Ekim tarihleri arasında düzenlenen festival bizi dört gün boyunca Demre’nin farklı köşelerine taşıdı. İlk gün “Gelecek Turizmde” projesinin de uygulandığı, ünlü Likya Yolu üzerindeki Kapaklı Köyü’nü merkezine alan etkinlikler sayesinde, yürüyüşçüler ve bisikletliler diğer meraklılarla birlikte bu denize nazır köyün sakinlerinin evlerinin bahçesindeki lezzet tezgahlarına uğrama şansı yakaladı. Keçiboynuzu dondurması, tanesi içinde Frenk inciri dondurması, gözleme çeşitleri, yöresel bakliyatlar, pekmezler, pilavlar, köy tavukları tezgahlara serildi. İkinci gün Kekova’ya odaklanan etkinliklerde Kaleköy’deki ünlü dondurmacılara ve restoranlara uğrama şansı bulduk. Keçi sütünden yapılan kaymaklı dondurmanın en çarpıcı adreslerinden birkaçı Kaleköy’de… Üçüncü gün Çayağzı ve Andriake’de kano yarışları ve offroad parkurunda araba gösterisi düzenlenirken aklı benim gibi midesinde olanların imdadına merkezde festival süresince kurulan pazardaki tatlılar, içli köfteler, ev hanımlarının yaptığı börekler ve tatlılar koştu. Konserlerle birlikte Cumhuriyet Bayramı coşkulu bir şekilde kutlandı.
Bu tip festivalleri ve denemeleri oldukça önemsiyorum. Demre gibi güzelliklere ait olan ilçeler aslında ülke çapında ünlü domatesleri, portakalları ve daha pek çok ürünüyle sofralarımızın hali hazırda konuğu… Sofra güzelliklerini sadece tanıtmak için değil, mevcut güzel ürünlerden iyi tatlar yaratmak ve aslında tarihi baştan yaratmak da yine yöre halkının elinde. Dönem artık sadece iyi domatesi yetiştirmenizin önem arz ettiği dönem değil; domatesten, keçiboynuzundan, peynirden o toprağa ve kültüre ait bir lezzet çıkarmayı başarabilmenin de büyük önem taşıdığı bir çağ… Ürününüzü tarihiniz, mutfağınız, deniziniz, sokaklarınızla harmanlayabilirseniz asıl çıkışı yakalamanız olası…
Nisan sonunda festivalin tekrarının planlandığını duydum. Umarım bu tip girişimler tüm ilçelere örnek olur ve müsamere formatındaki kutlamalar gerçek birer festivale evrilme şansı yakalar.
Paylaş