Mantar uzmanı Jilber Barutçiyan'dan köygöçüren uyarısı
Mikolog Jilber Barutçiyan, AA ekibiyle gittiği Polenezköy'deki ormanlık alanda, yenilebilen türlerle benzerliğinden dolayı karıştırılan zehirli ve öldürücü köygöçüren mantarı konusunda uyarılarda bulundu. Barutçiyan: "Dünyada ve Türkiye genelinde mantar zehirlenmesinden olan ölümlerin yüzde 90-95 kadarından köygöçüren sorumlu. Bu mantarı tanımayan hiç kimse ormana mantar toplamaya çıkmasın" dedi.
İsviçre'de mantar konusunda çeşitli kurs, seminer ve arazi faaliyetlerine katılarak uzmanlık belgesi alan ve kitaplar yazarak zehirlenmeler konusunda halkı bilinçlendirmeye çalışan Jilber Barutçiyan, ilkbahar ve sonbaharda İstanbul başta olmak üzere Türkiye'deki çeşitli ormanlarda arazi çalışmaları yapıyor.
Barutçiyan, AA ekibiyle gittiği Polenezköy'deki ormanlık alanda, Türkiye'nin mantar açısından zenginliğini ve zehirlenmelere neden olan türleri anlattı.
Kendi enlemindeki ülkeler arasında çok büyük bir mantar zenginliğine sahip olan Türkiye'de, dünya pazarlarında ekonomik değeri olan bütün türlerin yetiştiğini belirten Barutçiyan, "İstanbul da mantar türleri açısından zengin bir coğrafya. İstanbul'un çevresindeki ormanlarda Türkiye'de bulunan 30 bin tür mantarın 29 bini aşkını yetişmekte" dedi.
Barutçiyan, mantarların zehirli ve zehirsiz olarak sınıflandırılmaması gerektiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Mantar yedikten sonra oluşabilecek en ufak bir sindirim sorununu zehirlenme olarak kabul ediyoruz. İllaki ölmek gerekmiyor. Öldürenler sınıfındaki mantarların hepsi zehirli. Sonrasında 200 kadar mantar çeşidi var ve bunlar da zehirli. Ancak bu zehirlenmeler çok ufak bir sindirim sorununun yanında birkaç hafta hastanede kalmanıza yol açabilir ve genellikle ölümle sonuçlanmaz. Yenilebilen 200 kadar da mantar çeşidi var. Yenen mantarları da ihracat potansiyeli olan, lezzetli fakat ticari değeri bulunmayan olarak sınıflandırıyoruz. Bu türlerin bazılarının raf ömrü çok kısa. Toplayıp tezgaha koyamayacak kadar kısa sürede hemen çürüyor. Zehirli, öldürücü ve lezzetli mantarları birbirinden nasıl ayırt edebiliriz sorusunun ise maalesef bir cevabı yok."
Çok yaygın bir mantar grubunun da lezzetli olmayıp, ekonomik değeri de bulunmadığını ancak yenilebildiğini anlatan Barutçiyan, "30 bin mantar türünün çok büyük bir bölümü ise çeşitli sebeplerden dolayı yenmiyor. Tahta kadar sert, pis kokan ve ufak boylu olanlar ile pişerken eriyerek kaybolanlar var. Yine bilimin yenip yenilmediğine karar veremediği şüpheli mantarlar da var. Bu nedenle çok sayıda mantar türü olmasına rağmen büyük bir kısmı yenmiyor" diye konuştu.
Barutçiyan, doğada mantar toplayanların zehirli olup olmadığını anlaması için güncel kaynaklardan buldukları mantarın özelliklerine bakması gerektiğini vurgulayarak, "40'lı, 50'li ve 60'lı yıllarda yenilebilir olduğunu zannettiğimiz bazı mantarların zehirli, kimi durumlarda öldürücü olduğu tespit edildi. Bu nedenle mantar toplayan bir insan ya bir uzmana danışmalı, ya da güncel bir kaynaktan bilimsel olarak kontrol etmeli. Hiçbir mantar uğrunda ölmeye değmez" dedi.
Jilber Barutçiyan, mantarların üremek için ısıya ve neme ihtiyacı olduğunu, Türkiye'nin iklim kuşağının bulunduğu bölgelerde ise bu ortamların ilkbahar ve sonbaharda oluştuğunu söyledi.
Mantardan kaynaklanan ölümlerde en önemli nedenin, bu konuda doğru bilinen yanlışlar olduğunu vurgulayan Barutçiyan, şöyle konuştu:
"Hayvanlar yerse, biz de yeriz, inanışı tamamen yanlış. Bazı öldürücü mantarlar kurtlanır, bazılarını sincaplar, böcekler yer, bir şey olmaz. Bu sizin onları yiyebileceğiniz anlamına gelmez. Yine, sütü akan mantarlar zehirsiz olur. inanışı da doğru değil. Sütü akan mantarlar arasında mideyi ve bağırsakları bozacak türler mevcut. 'Yaşlılar bilir' anlayışı da yanlış. Maalesef pek çok yaşlının mantar zehirlenmesiyle vefat ettiğini gördük. Yine köylüler bilir anlayışı da yaygın ancak mantar zehirlenmelerin çoğu kırsal bölgelerde yaşanıyor. İnsanlar bu inanışlara kapılıp mantar yemesinler."
Jilber Barutçiyan, mantarlardaki biyolojik zenginliğin içinde en tehlikeli ve yaygın olanının köygöçüren olarak tanınan amanita phalloides olduğunu belirterek, şu uyarılarda bulundu:
"Dünyada ve Türkiye genelinde mantar zehirlenmesinden olan ölümlerin yüzde 90-95 kadarından bu mantar sorumlu. Çok yoğun verim veriyor, gösterişli bir mantar. Bu mantarın 50 gram kadarı insanı öldürebilecek dozdur. Salyangozlar yer ama onlara hiçbir şey olmaz. Öldürücü hiçbir mantarın panzehiri yoktur. Yenildiğinde doktorlar sadece destek tedaviler uygular. Yenilen miktara bağlı olarak bir hafta ila 10 gün içinde ölüm gerçekleşir. Bu mantar yenildiğinde ilk 24-48 saatte zehirlenme belirtisi de yoktur. İlk belirti başladığında ise mide yıkanmasının bir faydası olmaz. Bu mantarı tanımayan hiç kimse ormana mantar toplamaya çıkmasın. Mantarın şapkasında zeytin yeşili ve sarısı arasında bir renk ve hafif çizgili yapısı vardır. Mantar bir torbacığın içinden çıkarak büyüyor. Bu mantarı herkesin ezbere bilmesi şart. Bilmeyen mantar toplamaya çıkmasın."
Barutçiyan, köygöçürenin bazen yenilebilir türlere benzerliği dolayısıyla karıştırıldığını dile getirerek, "Yenilebilen her mantarın illaki bir benzeri zehirli veya öldürücü olarak doğada bulunur. Köygöçürenden kaynaklanan ölümlerin nedeni, bu türün çok bol miktarda verim vermesi ve güzel boylara ulaşmasıdır. Haşlarsanız, kurutursanız zehri gitmez. Sirkeli suda pişirmeyle, yoğurtla yemeyle zehri gitmez. 10 yıl saklanan bu mantar zehrini kaybetmiyor" ifadelerini kullandı.