Paylaş
Festtogether’ı, dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanındaki müzik festivallerinden ayıran bir özelliği var: İz bırakmamak.
Müzik festivallerinde her yıl toplam 20 bin ton atık ortaya çıkıyor. Bu kişi başına 2,8 kilogram demek. Odağına sürdürülebilirliği alan Festtogether ise mümkün olduğunca az atık çıkarmayı amaçlayan, çıkan atıkların da geri dönüşümle doğaya zararını minimuma indirmeyi hedefleyen bir organizasyon. Böylece bireylerin karbon ayak izlerinin düşürülmesine ve ekolojik farkındalığın artırılmasına çaba sarf ediliyor.
Sabahtan akşama kadar devam eden festivalin öğleden sonrası müzik, öğleden öncesi ise yemek ve çevre odaklıydı. Saat 16.30’dan itibaren Son Feci Bisiklet, Kimbra, Yüzyüzeyken Konuşuruz, UNKLE ve Athena peş peşe sahneye çıkıp festival alanındakilerin ruhunu doyurdu.
Ancak malumunuz bu köşede daha ziyade karın doyuran işleri konuşuyoruz. O nedenle size Festtogether’ın yemek kısmını da anlatmadan geçmek istemem. Festivaldeki onlarca yemek standının hepsi vegandı. Evet, doğru duydunuz 1 gram bile hayvansal malzeme kullanılmadan yüzlerce kişinin karnı doydu.
Üstelik veganlıkla ilgili şahane atölye çalışmaları da vardı. Mesela canım arkadaşım Hürriyet Ekonomi Editörü Şebnem Turhan, katılımcılarla birlikte enfes bir vegan baklava yaptı. (Not: Şebnem’i önümüzdeki günlerde Lezizz’de daha sık göreceksiniz, şimdiden haberiniz olsun.)
HAYDİ SEBZE DOĞRAMAYA!
Bu arada el birliğiyle yapılan hayırlı işler demişken size bir de Deliler Kahvehanesi diye de bilinen Derviş Baba Kahvehanesi’nden bahsetmek istiyorum. Ben adını daha önce birkaç kez duymuş ancak çok fazla üzerine düşünmemiştim. Üyesi olduğum Mide Lobisi’nde bir başka üyenin paylaşımıyla yeniden tanıştım Deliler Kahvehanesi’yle.
Derviş Baba, Balat’ta bulunan bir mekan. Dört yıldır faaliyetlerini sürdürüyor. Tamamen gönüllülük mantığıyla çalışıyor. Sokaklarda yaşayan, sıcak bir kap yemeğe ihtiyacı olan herkes buraya gidip ücretsiz yemek yiyebiliyor, ihtiyacı varsa giysi alabiliyor. Burada ayrıca yabancı dil ve enstrüman dersleri de veriliyor.
Elbette tüm gönüllülük mantığıyla çalışan yerler gibi, Derviş Baba’nın da desteğe ihtiyacı var. Destek derken maddi bir destekten ziyade emeğinizle yapabileceğiniz çok şey var. Örneğin iyi yemek yapabilen biriyseniz gidip aşevinde yemek pişiren gönüllülere destek verebilirsiniz. “Ben pişiremem ama çok güzel soğan doğrarım” derseniz, sebze doğrama partilerinde kasalarca havuç, biber, soğan doğrayıp çorbaya tuzunuzu katabilirsiniz.
Gideceğiniz zaman bana da haber verin, böylece hep beraber gidip orada görüşebiliriz. Ne dersiniz? Şahane olmaz mı?
Paylaş