Paylaş
The Guild of Fine Food tarafından bu yıl Norveç’te düzenlenen, 2018 Dünya Peynir Ödülleri’nin sonuçları açıklandı. Yarışmayı Norveç’in “fanaost” peyniri kazandı. Bu yarışmayla sadece dünyanın geçtiğimiz yıldaki en iyi peyniri ödüllendirilmiyor, ülke bazlı ya da peynir tipine özel olarak da ödüllendirmeler yapılıyor. Mesela en iyi füme/isli peynir kategorisi, gravyer, keçi peyniri, cheddar, pastörize olmayan, İngiliz, Yunan vb. kategorilere göre de ödüller belirleniyor.
Tüm bunların dışında 6 kıtadan toplanan peynirler arasında süper altın, altın, gümüş ve bronz kategoride sınıflandırılarak onurlandırılan peynirler de var… Önce alanında uzman ve yetkin kalabalık jüri kadrosu, 6 kıtadan gelen binlerce peynirin renk, doku, tat gibi pek çok özelliğini ön değerlendirmeye tabi tutuyor. Birkaç aşamalı devam eden bu değerlendirmeler sonucunda finale kalan peynirler halkın önünde canlı olarak değerlendirilip ödüllendiriliyor.
Final ve kategori ödülleri alanlar hariç, 3472 katılımcı peynirden 1700’e yakın peynir bu yılki ödüllendirmede süper altın, altın ya da bronz olarak sınıflandırılmış vaziyette. İtalya, İsviçre gibi ülkeleri saymıyorum; Güney Afrika’dan, Yeni Zelanda’dan, Kanada’dan, Hırvatistan’dan, İsrail’den, Romanya’dan, Macaristan’dan, Meksika’dan katılıp ödüllendirilen peynirler mevcut…
Bu 1700 peynir arasına Türkiye’den girebilen bir marka olmuş mu? Hayır.
Bunun ancak iki açıklaması olabilir. Ya bizim ülkeden kimse, böylesi dünyaca ünlü bir yarışmaya katılmak için müracaat etmedi ki bu başlı başına büyük bir sorun ya da katılımcı peynirlerimiz dikkat çekici bir performans ortaya koyamadıklarından silinip gittiler. “Türkiye’yi sevmediklerinden” falan diye başlamayalım yine kendi kendimize, geçtiğimiz yıl katılan bir firmamız labne ve süzme beyaz peyniriyle en azından altın ve bronz ödüle sahip olmayı başarmış.
Güney Afrika’nın kendi dalında ödül kategorisi bile varken bizim herhangi bir peynirimizi binlerce peynir arasına sokamayışımızı oturup sorgulamamız lazım. “En güzel peynirler, en iyi zeytinyağları, süt ürünleri, fındık bizde” diyoruz ama pazarlamasını yapmak için hiçbir çabamız, stratejimiz mevcut değil maalesef. Birkaç girişim ise ancak münferit ve yalnız kalıyor.
Birinci olan fanaost peynirine dönecek olursak, fanaost bir tür gouda peyniri ve küçücük bir çiftlikte üretiliyor. Beslenmelerini çiftliklerinde bulunan 14 ayrı ottan sağlayan 12 inek, bu denli büyük bir başarının arkasındaki mütevazı güç… Sahibi, “Sütümüz bu otlar sebebiyle çok tatlı ve güzel bir aromaya sahip” diyor… Hayır gördüğünüz gibi dev firmalar, büyük bütçeler, ayak oyunları, politika meselesi değil; işini doğru yapma meselesi… Norveç’te ufacık bir çiftlikte dünyanın en iyi peynirini üretip, bunun tanınmasını sağlayabilirsiniz. Çünkü Norveç peyniri zaten dünyada değerli, tanınır, belli standartları olan bir ürün olarak görülüyor. Yarışmalara binlerce Norveç peyniri katılıyor. Standartları belirli; üretim koşulları, tanıtım teşvikleri planlı ve organize… Örneğin Ege’deki muazzam peynirleri yapan üreticilerimiz de böylesi bir başarıya ulaşamaz mı? Onlar da böylesi bir bilinirliği hak etmiyor mu?
Umarım bu yıl Mide Lobisi ile başlatacağımız çaba bu alanda bir takım taşları kımıldatır, bir yol açar.
Paylaş