Paylaş
Estetik cerrahinin farklı alanlarında yararlandığımız lazer yöntemi, operasyon sırasında bize gerçekten büyük konfor sağlıyor.
Lazer, güçlü bir ışık kaynağı ve değişik şekilde, değişik güçte, farklı dokulara etki edecek biçimde yönlendirilebiliyor. Bu sayede biz doktorlara değişik tedavi olanakları sağlıyor.
Bu ışık gücünün kaynağını çeşitlendirerek, değişik dalga boylarını kullanarak farklı lazer aletleri ürettiler. Bu şekilde üretilen aletler, yüksek bilgisayar teknolojilerinin de devreye girmesiyle, derinin istenen seviyesi ve derinliğinde etki gösterecek hale getirildi. Yani günümüzde lazeri istediğimiz organda, istediğimiz güçte uygulayabiliyoruz. Böylelikle deriye hiçbir zarar vermeden hemen altındaki istenmeyen dokudan veya kıl kökünden kurtulabiliyoruz.
En önemlisi, lazeri artık ameliyatta bistüri amacıyla kullanarak dokuların çok daha az kanamasını sağlıyoruz. Bu da bize daha rahat, risksiz, aynı zamanda çok daha iyi görüş sağlayan bir ameliyat olanağı tanıyor.
LIPOSUCTION DAHA KANSIZ OLACAK: Yeni geliştirilen liposuction aletleri, işlem yapılan dokularda daha az kan kaybı olmasını sağlıyor. Ancak bunların kullanımında yer yer problemlerle karşılaşılma olasılığı var. Söz konusu riskleri azaltacak yeni liposuction aletlerinin geliştirilmesi için de çalışmalar sürüyor.
YÜZ GENÇLEşTıRMEDE ÇOK ETKıLı: Özellikle yüz yaşlanmasının tedavisinde kullanılan “Karbondioksit Lazer” sayesinde, yüz derisinde oluşan ince kırışıklıkları ortadan kaldırabiliyoruz.
Burada yaptığımız işlem şu: Derinin en üst seviyesini lazer ile çok ince bir biçimde yok edip, yepyeni bir deri ortaya çıkmasını sağlıyoruz. Yeni deri bebek cildi gibi tertemiz ve derinin ana yapısı sayılan kolajenden yana son derece zengin oluyor.
Karbondioksit lazer ile yüz gençleştirme işlemi yaptığımızda derinin iyileşme süreci yaklaşık bir haftayı buluyor. Ancak renginin normal deri rengine ulaşması 3-6 hafta kadar sürüyor.
DAMAR GENışLEMESı TEDAVıSıNDE SON TREND: Lazerin bir diğer kullanım alanı, derinin çeşitli damarsal hastalıklarıdır. “Hemangiom” dediğimiz damar genişlemelerinin tedavisi için farklı lazer türleri kullanıyoruz. Hastanın durumuna göre seans sayısı değişen bu tedavi sayesinde çoğu kez hiç iz kalmadan, mükemmele yakın sonuçlar alabiliyoruz. Eskiden iz bırakılarak yapılabilen bu tedaviler, lazerle daha kolay ve etkili hale geldi.
İSTENMEYEN TÜYLERE MUCıZE ÇÖZÜM: Son 10 yılda geliştirilen lazer aletleri sayesinde, vücutlarındaki istenmeyen tüylerden kurtulmaya çalışan milyonlarca kadın ve erkek rahat etti. Lazer yöntemi, istenmeyen tüylerden kurtulma konusunda neredeyse günlük yaşamın bir parçası oldu.
Burada dikkat edilmesi gereken en önemli unsur, gelişmiş lazer aleti ile uygun deri ve kıl yapısının tespiti elbette... Lazer epilasyon koyu renkli kıl köklerinde çok iyi sonuç verirken, açık renklerde o kadar başarılı sonuçlar alınamıyor. Açık renk tüylerin lazer ile giderilmesi konusunda yeni lazer aletlerinin geliştirilmesi için çeşitli çalışmalar yapılıyor.
DÖVMELERDEN KURTULMADA EN ETKıLı YARDIMCI: Dövmeler (tatuaj) günümüzde birçok gencin tutkusu, kendini ifade biçimi ve süsü haline geldi. Hatta gençlerin yanı sıra orta yaş grubundaki kişiler arasında da hızla yaygınlaştı.
Ancak vücudun değişik bölgelerine çizdirilen özel şekiller ve yazılar, bir süre sonra istenmeyebiliyor. Bunların çıkartılması plastik cerrahide eskiden çok zordu, çoğu kez de istenilen sonuç alınamazdı. Dövmeleri silmek için yapılan işlemlerin ardından bazen oldukça fazla iz kalabiliyordu. Son 10-15 yılda geliştirilen lazerler ile bunlar kolayca silinebilir hale geldi.
Ancak şimdiye kadar geliştirilen lazer cihazları, koyu renk ve siyah tonlara etkili oluyor. Yani dövme yaptırırken, sonradan kolay silinebilmesi için parlak renklerin değil siyah rengin tercih edilmesi gerekiyor.
ARTIK SAÇ EKıMıNDE DE KULLANILIYOR: Lazerin estetik cerrahide birçok alanda kullanıldığını, başarılı sonuçlar alınabildiğini artık rahatlıkla söyleyebiliyoruz. Bu alanlardan biri de kanamayı azaltıcı etkisi nedeniyle saç ekimleri operasyonları...
Lazer burada saçın ekileceği yerin hazırlanmasında kullanılıyor, ardından saç köklerinin nakledilmesi işlemine geçiliyor.
ınsülin pankreastan salgılanan ve tüm metabolik dengeyi sağlayan bir hormon... Her insanın kanında ister aç, ister tok olsun belli miktarda insülin bulunmak zorunda. ınsülin, şekerin kullanılmasını dengeliyor, insülin olmayınca şeker vücutta enerji kaynağı olarak tüketilemiyor.
ınsülin direncine yol açan en önemli faktör ise şişmanlık (özellikle de elma tipi şişmanlık)... Karındaki yağların artması ve göbek çevresinin genişlemesi sonucunda insulin kas, karaciğer ve yağ dokuda etkisini yeterince gösteremiyor. ınsüline karşı bir direnç oluşuyor. ınsülin direnci bulunan şişman kişiler sık acıkıyorlar ve tüm zayıflama diyetlerine ve spora rağmen kilo vermekte zorlanıyorlar.
şişman kişilerde, yapılan tüm bilimsel araştırma sonuçlarında insülin direnci saptanmış. Zayıf kişilerde de insülin direnci olabiliyor, ama düşük oranda... ınsülin direnci bulunanların yüzde 80’i şişman... Bel çevresi ve insülin direnci arasında doğru bir ilişki var. En doğru değeri ise açlık insülin değeri veriyor. Damardan alınan kanda 8-12 saatlik açlığı takiben şeker, insülin değerleri ölçülüyor. Açlıkta 15 mikro ünitenin üstüne çıkması, insülin direnci varlığını gösteriyor.
Acıbadem Maslak Hastanesi ıç Hastalıkları Bölümü’nden Prof. Dr. Zeynep Oşar Siva
Paylaş