Lay lay lom, ama bulutlar yaklaşıyor

SIRADAN bir yurttaş, geliri bir, harcaması üç. Nasıl olsa, kredi kartı şakır şakır her derde deva.

Haberin Devamı

Memur da öyle, işçi de, herhangi bir ücretli de. İşadamına gelince, onun durumu da farklı değil. O da, sırtını krediye dayamış, bankalardan şakır şakır kredi kullanıyor.
Değirmenin suyu zaten sıcak paradan geliyor. Gel keyfim, gel. Herkes hayatından memnun. Görülmemiş kalkınma, rekor büyüme ile gözlerimiz kamaşıyor.
O da, ne? Tam davullar bu zaferi kutlarken, dokuz yıldır ekonomiden sorumlu, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ortaya çıkıyor. O daha sahnede iken, sazı bu kez AKP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli alıyor.
İkisinin de ağzından bal damlar diye beklerken, tam tersi oluyor. İkisi de, ekonomi üzerinde dolaşan kara bulutlardan söz ediyor.
Başbakan Erdoğan en yakınındaki kişilerin yaptığı açıklamalara ses çıkartmıyor. Demek ki, durumun ciddiyetini Erdoğan da biliyor.

KRİZİN ÖLÇÜSÜ

Haberin Devamı

IMF genel bir rapor yayınlıyor. Orada “ısınmış ekonomiler” örneklerini sıralarken, Hindistan ve Brezilya ile birlikte Türkiye’yi de sayıyor.
Ali Babacan ile Bülent Gedikli’nin sözleri IMF raporuyla denk düşüyor. Babacan ve Gedikli, “harcamalarınızı kısın” diyor ve ekliyor:
“Dünyada kriz olacak, Türkiye bundan etkilenecek”.
Amerika tarihinde ilk kez kredi kuruluşlarının değerlendirmesinde eksi izlemeye alınıyor. Yunanistan, İspanya, İtalya, Portekiz sallanıyor. Türkiye’nin yaklaşan krizden etkileneceğini söylemek gerçekçi bir tutum.
Kriz gelirse ne olacak, nedir krizin tanımı?
Büyüme oranı düşecek, işsizlik artacak, ihracat düşecek, ithalat azalacak. Son yılların vazgeçilmez kaynağı sıcak para daha az gelecek.
Belki de, siyasal iktidarların hiç sevmediği bir durum doğacak, ekonomide durgunluk başlayacak.

UÇAN TÜRKİYE

Avrupa’daki kriz ilk etkisini ihracatta gösteriyor. Bir önceki döneme göre, bizim ihracatımız 20 puan düşüyor.
İhracatı izleyecek asıl olay, büyüme. Onu da, işsizlikteki artış izleyecek.
Onun için şimdi tasarruf dönemi. Bülent Gedikli doğru söylüyor.
Şu anda Türkiye’de iş dünyasından kime sorsanız, lay lay lom, keyifler yerinde, ekonomi çok iyi gidiyor.
Hatta, son sekiz yılda sınıf atlayanlar, arka arkaya pek çok iş alanlar, iktidarla aralarında su sızmayanlar, “Türkiye uçuyor” sloganında birleşiyor. Kendileri uçtuğu için, Türkiye uçuyor.  Ama, objektif etken var, rekor büyüme oranı.
Bununla birlikte, cennet yatakları yavaş yavaş hava kaçırıyor. Sinsi sinsi yaklaşan bir kriz çevremizi sarmaya başlıyor.
Siz siz olun, Bülent Gedikli’nin uyarısını dikkate alın, harcamalarınızı kısın.

Haberin Devamı

Özerklik macerasında BDP ve Partiler Yasası

DTK şunu söylüyor, KCK bunu destekliyor, ama BDP üzerine hemen atlamıyor. Gerçi PKK bastırıyor ama İmralı karşı çıkıyor, oysa Kandil başka hava basıyor.
Saydığım kuruluşların kimi legal, çoğu illegal. Bunu olayların içindeki Kürtlerle konuştuğumda aradaki farkı onlar da anlamıyor ve gülüyor.
Bu komedi bir yana, bugünden itibaren beş gün süreyle Van’da toplanacak olan BDP, asıl parti işte bu, önümüzdeki dönemin yol haritasını çıkartacak. Gerçi, her haritaya uygulanacak gözüyle bakmak yanlış, yine de her şey tartışılacak. Demokratik özerklik, son PKK baskını, yemin krizi, AKP ile ilişkiler, genel anlamda izlenecek politikalar belirlenecek.
Örneğin, demokratik özerkliği DTK ilan ediyor. Burada iş sarpa sarıyor.
Devlet içinde devlet ve devlete rağmen özerklik. Yok böyle bir şey. Bunu BDP’nin benimsemesi, bugünkü Siyasal Partiler yasası varken, imkansız. BDP’nin kapatılmasına yol açar.
Kaldı ki, tartışılacak olan demokratik özerklik konusunda Kürtler paramparça. Önce halk bilmiyor. İkincisi, Kürt aydınlar destek vermiyor. Üçüncüsü, BDP içinde farklı sesler var. Dördüncüsü, nasıl uygulanacağı bilinmiyor.
Diyelim ki, şu ilçede demokratik özerklik olacak. Orada mahkemeler, okullar, hastaneler, karakollar, diğer kamu kurumları ne olacak? Kaymakam, öğretmen, emniyet müdürü, diğer kamu görevlileri ne yapacak? Hepsi belediye meclislerinin emrine mi girecek? Pratiği yok.
Devlet buna sessiz mi kalacak?
Bugünkü Siyasal Partiler Yasası çerçevesinde BDP’nin bunları ayrıntılı olarak düşüneceğini tahmin ediyorum.
Ve çok önemli, bu gelişmelere karşı devletin refleksi henüz belli değil.

Haberin Devamı

İmralı ne kadar etkili

“ASKERLE çatışmaya girmeyin, ama kendinizi savunma durumunda kalırsanız, o ayrı.”
İmralı’dan dağdakilere giden son talimat bu. Ne var ki, dağdakiler buna uymuyor. Silvan olayı bunun kanıtı. Ayrıca, bu çatışma Barış Konseyi laflarını da havada bırakıyor.
Öcalan PKK üzerinde uzun süre etkili görünüyor, tam önemli bir dönemece gelindiğinde, PKK bütün o süreci dinamitliyor. Şu anda yaşanan dağınıklık bunun son örneği.
Yaptığı açıklamalar ise, kendini daha çok önemli kılma çabası.

Yazarın Tüm Yazıları