Kuzey Irak açılımı iç barışı güçlendiriyor

IRAK’a sadece Kuzey Irak’taki Kürt yönetimi penceresinden bakan sürecin sona ermesi, iç politikada da yeni açılımların beklenebileceği izlenimi veriyor.

Türkiye’nin bu noktaya nasıl geldiğini düşündüğümde, Irak’ın toprak bütünlüğü konusunda uluslararası platformda genel bir anlayışın önemli payı olduğunu görüyorum.

Sadece ABD mi? Arap ülkeleri de son bir yıl içinde son derece net biçimde Irak’n bölünmesine karşı kampanya yürüttüler.

Türkiye ile Irak arasındaki yeni dönemin ilk resmi işareti Türkiye’nin Irak Özel Temsilcisi Büyükelçi Murat Özçelik ve Prof. Ahmet Davutoğlu’nun Bağdat’ı ziyaretleri oldu.

Bağdat’ta Irak Kürdistan bölgesel yönetiminin başbakanı Neçirvan Barzani ile görüşüldü. Bu bir ilkti.

Bu noktaya varan süreç Dağlıca saldırısından sonra hızlandı. ABD Başkan Yardımcısı Cheney’in Erbil’i ziyareti buradan verilen mesajda PKK’nın ortak düşman olduğunun vurgulanması soyuna değilmiş, şimdi olayları birbirine ekledikçe resim netleşiyor.

* * *

TÜRKİYE
’nin Irak’ın bütün unsurlarıyla olduğu gibi Barzani Yönetimiyle de ilişkileri geliştirme kararı, Kürt kökenli halklara da rahatlatıcı bir mesaj ulaştırıyor.

Kuzey Irak’a gittiğinizde, Türkiye’nin bölge halkının gözünde, 2. Dünya savaşı sonrası yaratılan bir nevi "Amerikan rüyası" etkisine sahip olduğunu fark ediyorsunuz.

Buna İstanbul rüyası da denebilir. Talabani bile birçok söyleşisinde İstanbul’u ne kadar sevdiğini, hatta burada evi olduğunu söylemedi mi? İstanbul öyle büyülü bir rüya bölge açısından.

İlişkilerdeki olumsuzluğun temelinde PKK’nın, birinci Körfez savaşıyla birlikte Irak’ın kuzeyine yerleşerek hem Türkiye’yi hem de oradaki feodal Kürt yönetimini tehdit eden bölgesel bir hareket haline gelmesi var.

PKK’nın Türkiye’de bir terör örgütü olarak varlığını sürdürmesi, terörizme karşı mücadelenin Kürtlere karşı bir mücadele gibi algılanmasına neden oluyor.

Bu durum da Türklerin Kürtleri ezdiği, yok etmek istediği izlenimini yaratıyor Kürtler arasında.

PKK’ya karşı mücadele ile Güneydoğu Anadolu ve Kürt politikalarının farklılaşmasını sağlamadan da bu duyuyu değiştirmek zor.

Bir şey daha var. Bu politikaların karışması, PKK’ya karşı değil de Türkiye’nin Kürtlere karşı savaştığı izlenimi bölgedeki Arap kamuoyunda da olumsuz bir izlenim yaratıyor.

* * *

KUZEY
Irak açılımına sadece bir dış politika adımları ile sınırlı kalabilir mi? Ya da bu açılım, iç politikada Kürt sorunuyla ilgili paralel adımlar atılmadan başarılı sonuç verir mi?

PKK, Türkiye’yi terör ve şiddet ile tehdit ettikçe Kuzey Irak ile geliştirilmek istenen her ilişki hedef olma durumunda kalacak. Terör örgütü, ilişkileri bugüne kadar olduğu gibi yarın da rehin alacak.

Bu topraklarda yaşayan halkların barışçı çözümler üretme yeteneğine sahip olduğunu kanıtlayacak biçimde çözüm olanağını da denkleme dahil etmeyen bir Kuzey Irak açılımı devam edemez.

Iraklı Kürtlerle ilişkilerin geliştirilmesi, güneydoğu Anadolu ve Kürt meselesinin çözüm yoluna girmesi bir başka açıdan da önemli.

Irak’taki kaos ortamından yararlanarak Kuzey Irak’a yerleşmeye çalışan radikal dinci terör örgütlerinin yayılmasını engellemek önümüzdeki dönemin yeni sorunu olarak karşımızda duruyor.

Kuzey Irak açılımı hem Irak ile ilişkileri sağlam bir temele oturtacak, hem de Türkiye’de iç barış ortamına katkıda bulunacak.
Yazarın Tüm Yazıları