Kötü bir rüya

SANDIKLAR çalınacak. Elektrikler kesilecek. Bilgi sistemi çökecek. “Hayır” oyları çöplükte bulunacak.

Bu kötü bir rüya.
Her zaman değil ama, bazı seçimlerden önce ve sonra böyle rivayetler dilden dile dolaşıyor. Referanduma beş gün kala benzer rivayetler ortalığa dökülüyor. İnsanlar kaygıyla birbirlerini bu yönde uyarıyor.
Bunlar dedikodudan ileri gitmese bile, ne kadar güvensiz bir ülkede yaşadığımızın göstergesi.
En iyisi bu kaygıları Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Ali Em ile paylaşmak.
SANDIK BAŞINDA
İddialardan biri, oylamada kullanılacak “tercih mührünün” bazı yerlere ulaşmamış olması. Tercih mührü yoksa, oy kullanırken karışıklıklara yol açacağı kesin. YSK Başkanına önce bunu soruyorum. Ali Em:
“Bütün ülkede tercih mührü kullanılacak. Bu mühür bütün Türkiye’ye gönderildi, 81 il seçim kurulundan da tercih mührünün alındığına ilişkin teyit aldım.”
Ya sandık güvenliği? Kaygı asıl o noktada yoğunlaşıyor. Ali Em:
“Sandık güvenliğini biz sağlamıyoruz. İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü o işin sorumlusu. Ama, ben YSK olarak, İçişleri Bakanlığı ile Emniyet Genel Müdürlüğüne yazı yazdım. Sandık güvenliğinin, ayrıca o gün seçim güvenliğinin sağlanmasını istedim.”
Onlar bu yazı üzerine ne yapıyor? YSK Başkanı:
“Resmi cevapları bende. Güvenliğin sağlanması için ne gerekiyorsa, her türlü önlemin alınacağını bildirdiler. Güvenlikle ilgili bizim YSK olarak yapacağımız bu, uyarmak, gerisi Emniyetin işi.”
Ali Em bu sözlerinden sonra, başka bir noktaya dikkat çekiyor:
“Sandık başındaki parti görevlilerine de iş düşüyor.”
Bana kalırsa, sandık güvenliği açısından asıl can alıcı nokta bu. Emniyet şu önlemi almış, sandığı böyle korumuş, bu kadar dedikodulu bir ortamda, sandık başında görevli parti temsilcilerinin gözlerini dört açması gerek.
İRAN, PAKİSTAN ÖRNEKLERİ
Demokrasiyi içine sindirmiş, sandıktan ne çıkarsa çıksın, sonucu şaşmaz kutsallık olarak kabul eden ülkeler bir yanda, seçim ayağıyla karışık, her türlü hilenin döndüğü ülkeler öte yanda.
Sözüm ona seçim. Ama, halk öyle güvensiz ki, iki yakın örneği var. İran ve Pakistan.
İran ve Pakistan’da başkanlık seçimlerinde hile yapıldığı iddialarına halk müthiş inanıyor, çevresinden aldığı izlenim ile ilan edilen sonuçlar arasında dağlar kadar fark olunca, insanlar sokaklara dökülüyor. Sonuç zor yoluyla kabul ettirilse bile, rejimin aldığı yara büyük.
Yok, bizim ülkemizde böyle şeyler olmaz. O kötü rüyalarla bizim ilgimiz yok.

Egemen Bağış’a AB ve mantık dersi

Referandumda BDP’nin boykot kararını AB’den sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış Milliyet ekinde değerlendiriyor. Akıllara durgunluk verecek ölçüde muhteşem karşılaştırmalar:
“BDP boykot çağrısı yapıyor. Kıbrıs meselesinde Rumların tavrı da böyle. Rumlar AB’nin KKTC ile ticaretini engelliyor, ama kendileri ticaret yapıyor, kendi vatandaşları giriyor, çıkıyor. BDP’nin yaptığı da, bu. Evet dememek, Türkiye’yi AB’de istemeyenlerin ekmeğine yağ sürer.”
Birileri AB’den sorumlu bakan Bağış’a AB’yi öğretse, birileri de mantık dersi verse, iyi olacak.
KKTC vatandaşları AB ile ticaret yapmıyor, ama Rumlar yapıyor. Doğru, çünkü Rumlar AB üyesi. Zaten AB ülkelerine o nedenle istedikleri gibi girip, çıkıyor.
BDP’nin boykotu ile Rumların tavrı arasında bağlantı kurmak ise, ayda yürüyen astronotlarla İstanbul surlarını karşılaştırmaktan farksız.
BDP kiminle, hangi ticareti yapıyor? Ya da Rumlar gibi, BDP’nin kendi vatandaşları mı var? Ya da BDP boykotu ile Rumların KKTC’nin ticaretini engellemesi arasında nasıl bir benzerlik var?
Mantık iflas ediyor. Bakanlık Egemen Bağış’a bir boy fazla geliyor.

Kokteylde ne iktidar var, ne muhalefet

AÇILIŞ kokteylinde ilk kez yaşanıyor. Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker adli yılın açılışı nedeniyle kokteyl veriyor. Kokteyle iktidar ve muhalefetten kimse katılmıyor.
Muhalefet katılmıyor: Çünkü, referandum öncesinde yüksek yargı ile birlikte görünüp, AKP’ye malzeme sağlamak istemiyor.
İktidar katılmıyor: Çünkü, yüksek yargı ile köprüleri tamamen atmış durumda. Anayasa değişikliğinin amacı yüksek yargıyı ele geçirmek.
Referandum öncesi hazin bir tablo. Bu tablonun önemli anlamı var:
- AKP kuvvetler ayrılığı ilkesini umursamıyor. Yargıyı kendi iktidarına engel görüyor. Bu nasıl demokrasi ise?
Bir kokteyl tavrı bile, gerçeği göstermeye yetiyor.
Yazarın Tüm Yazıları