Kötü anıları canlandı

Casus filmlerine ve kitaplarına bayılırım. Özellikle de Soğuk Savaş dönemini konu alanlara...O dönemin koşulları altında bulunan yaratıcı casusluk faaliyetleri beni her zaman etkilemeyi başarmıştır.

Haberin Devamı

Şimdi o günler geride kaldı. Özellikle de Soğuk Savaş döneminde Doğu Bloku içerisinde yer alan ülkelerde yaşayanlar o günlerin geride kaldığından oldukça memnun.

Soğuk Savaş bitti, dünya değişti. Belki de o günlerden bu yana değişmeyen tek şey devletlerin hem diğer devletlere hem de kendi vatandaşlarına karşı yaptıkları casusluk faaliyetleri.

Ancak casusluk, artık kapıların üzerine sarı tebeşirle çizilen çarpı işaretlerinden ya da sigara paketlerinin içine yerleştirilip, ağaç dallarına arasına gizlenen film karelerinden çok daha farklı bir şekilde yapılıyor.



İZLEDİKLERİMİZ BİLİMKURGU DEĞİLMİŞ


ABD'nin öncülüğünü yaptığı bu neo-casusluk faaliyetleriyle önce Hollywood filmleri ve reyting rekorları kıran dizilerle tanıştık.

Sonra Edward Snowden diye gencecik bir adam çıktı ve tüm dünyaya 2000'lerin başından bu yana izlediklerimizin bilimkurgu olmadığını gösterdi.

Haberin Devamı

Zira, artık dünyanın üzerinde duran kocaman bir kulakla yürütülüyor, casusluk faaliyetleri...

Devasa yapıların içine konulan sunucular, günümüzün en büyük casusları.

Neredeyse tüm iletişim takip ediliyor... Milyarlarca terabaytlık veriler tutuluyor, insanlar hakkında.

Telefon görüşmelerinde, e-posta yazışmalarında belirlenen kelimeler takip ediliyor, çok tekrar edilmeleri veya "şüpheli" kişiler arasında geçmesi halinde de insan faktörü devreye giriyor.



DEVASA SUNUCULAR, ÖZEL YAZILIMLAR


Yani artık casusluk faaliyetlerini, kapasitelerini anlatmak için acayip terimler kullanmamızı gerektiren devasa sunucular ve özel yazılımlar yönetiyor.

Elde edilen istihbaratın operasyonel tarafını ise insansız hava araçları yürütüyor.

İşin içinde süper teknoloji olunca kapsamı da epey genişliyor, haliyle. Yani taş atıp, kol yorulmadan veya binlerce casus istihdam etmeden hemen herkes takip edilebiliyor.

İş o boyutta ki, sağolsun Snowden'ın sızdırdığı belgelere göre, devlet ve hükümet başkanları bile yıllardır fark edilmeden takip altında tutuluyor.

Almanya Başbakanı Merkel de bu isimlerden birisi. Önceki hafta Almanya'nın "elimizde bulgu" var demesiyle boyut değiştiren skandalın yankısı sürüyor.

Haberin Devamı



MERKEL'İN KÖTÜ ANILARI CANLANDI


Almanya gibi, ABD ile aynı cephede duran, fazla sürtüşmeyen ve müttefik olan bir ülkenin lideri bile dinleniyorsa, bu işin boyutlarını varın siz düşünün...

İşin yarattığı diplomatik skandal bir yana, Merkel için özel bir önemi de var. Çünkü bu iş onun kötü anılarını canlandırdı.

Zira, Merkel Doğu Almanya'da büyümüş bir isim... Ve yukarıda bahsettiğim Soğuk Savaş döneminin en acımasız istihbarat kuruluşlarından Stasi'nin varlığını, gölgesini tüm çocukluğu ve gençliği boyunca üzerinde hissederek büyüyen bir siyasetçi.

Stasi, 1950'li yıllardan itibaren kendi halkını izlemek üzere kurduğu devasa casusluk ağıyla biliniyor.

Haberin Devamı

SOVYETLERDEN FAZLA CASUS

1980’e gelindiğinde ise Stasi’nin tam zamanlı casus sayısı 80 bine ulaşmıştı.

Bu rakam, 16 milyon nüfuslu Doğu Almanya’nın nüfusuna oranla Sovyet Rusyası’ndan bile daha fazla ajanı olduğunu gösteriyor.

Stasi, öylesine paranoyak bir sistem kurmuştu ki, görevdeki casuslarını bile işlerini doğru düzgün yapıp yapmadıklarını raporlamak için takip eden casusları vardı.

Komünizm yıkıldıktan sonra eşlerine, komşularına, iş arkadaşlarına ve hatta ailelerine karşı casusluk yapanlar olduğu ortaya çıktı.

Hatta, bazı evli çiftlerde kadının, erkeğe, erkeğin de kadına karşı casusluk yürüttüğü de bilinen ve sonradan kanıtlanan gerçekler arasında.

Haberin Devamı

Stasi'nin izleme faaliyetleri ve toplum üzerinde yarattığı paranoyayı en iyi anlatan film ise 2006 yılında En İyi Yabancı Film Oscarı'nı kazanan "Başkalarının Hayatı"...

EN KORKUTUCU OLAN ARTIK GÖREMEMEK

Gerek filmde gerekse de Berlin'deki Stasi müzesinde görülen taktikler artık çok geride kaldı.

Bugün belki üst katımızda casuslar dinleme merkezi mi kurdu diye düşünmüyoruz.

Ama şu da bir gerçek ki, artık 7/24 cep telefonumuzdan bilgisayarımıza kadar ne yaptığımız takip edilip, kayıt altına alınabiliyor.

Belki görmediğimiz için eskisi kadar paranoyak ve korumacı davranmıyoruz.

Ve bence esas ürkütücü olan da artık bu faaliyetlerin görünmez bir atmosfer gibi üzerimizi kaplamış olması...




Haberin Devamı

Yazarın son yazıları


#01 Kasım 2013 Perşembenin gelişi Çarşambadan belliydi
#18 Ekim 2013 İşte Ortadoğu'yu şekillendiren iki isim
#11 Ekim 2013 Adını arayan ülke
#04 Ekim 2013 ABD'yi kapatan adam
#27 Eylül 2013 Artık endişelenmek için daha çok nedenimiz var
#20 Eylül 2013 New York'un bu yılki yıldızı kim olacak?



YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN >>

Yazarın Tüm Yazıları