Kostaki'yle...

PAZAR gecesi tam yatmadan önce, Yunanistan ve Avusturya'daki seçim sonuçlarınını kesin olarak öğrenmek için televizyonu bir defa daha zapladım.

Hem keyfim, hem de uykum kaçtı. Hadi, ikincisini fazla dert etmeyeyim.

Ancak batı komşumuz açısından aynı şeyi söyleyemem.

Zira, üstüme vazife olmamasına ve tüm sondajların Karamanlis önderliğindeki 'Yeni Demokrasi'yi muzaffer göstermesine rağmen ben bile bile lades demiştim.

Duygusallıkla sevdiğim Papandreu'nun lideri olduğu 'PASOK'u destekledim.

'Hayda vre Yorgaki' diyerek de, desteğimi burada dobra dobra dile getirdim.

Fakat, eh n'apim, işte nihayetinde 'Yorgaki' değil 'Kostaki' kazandı.

Her halükarda komşu, dost ve kardeş Yunan milletine hayırlı, uğurlu olsun.

Ama dedim ya uykum kaçtı, dolayısıyla kahve, cigara, bilgisayar, okuduğunuz makaleyi de gecenin köründe ve sıcağı sıcağına yazmaya koyuldum.

* * *

İLKİN şunu söyleyeyim, 'PASOK'un elde ettiği skor 'hezimet' falan değildir.

On yıllık bir iktidar aşınmasının normal sonucunu oluşturmaktadır.

Ancak hiç şüphesiz ki, söz konusu partiye yönelik olarak muhalefetin ortaya attığı ve kısmen doğruluk payı içeren rüşvet, yolsuzluk ve kayırma iddiaları; 2004 yaz olimpiyatları altyapısının son derece alargadan yürümesi; bir bölüm Helen ahalinin de 'sosyalist yıllar'ı 'yeni zengin yılları' biçiminde algılanması, Konstantin Karamanlis'in önceki günkü başarısında belirleyici rol oynadı.

Fakat bütün bunlar Simitis - Papandreu düosunun tarihteki 'ikinci Yunan modernleşmesi'ni hayata geçirdikleri gerçeğini gizleyemez.

Hele hele, karşı Ege sahilindeki ülkenin bu düo sayesinde ve AB üyeliğinden ancak yirmi yıl sonra nihayet 'Avrupalılaştırdığı' gerçeğini hiç gizleyemez.

Evet, Yunanistan şimdi sosyo - politik anlamda 'Batılı' devlete dönüşmüştür.

Hatta, kökenleri İç Savaşı'na uzanan o 'ultra sağ' gelenekle köprüleri atmış bugünkü 'Yeni Demokrasi'nin başarısını dahi aynı çerçeveye oturtmak gerekir.

* * *

ÖYLE, çünkü müstakbel Atina başbakanı 'Kostaki' tıpkı zıt etiket taşıdığı rakibi 'Yorgaki' gibi 'klan' nitelikli bir 'politikacı hanedanı'ndan inse bile, aslında yine onunla tamamen ortak 'çağdaşlık kuşağı'nı temsil ediyor.

Bu açıdan da, üst gradodan diplomalara ve iyi konuştuğu yabancı dillere ek olarak, 'Leydi Di' diye anılan sarışın eşi ve ikiz çocuklarıyla bir 'modernite imajı' çizen kırk yedi yaşındaki yeğen Karamanlis cidden güven veriyor.

Pazar günü sandık başında söylediği, 'ben falan veya filan partinin değil tüm Yunanlıların temsilcisi olacağım' cümlesi de bu güveni pekiştiriyor.

Ve yine aynı şekilde, 'Yeni Demokrasi' iktidarının, Simitis - Papandreu mimarlığı sayesinde başlayan ve şükür ki artık bayağı bayağı yol katetmiş bulunan Türk - Yunan yakınlaşmasını sürdürmekten caymayacağını düşünmek gerekiyor.

Çünkü, zaten son on yılın 'modernleşmesi'ne paralel olarak Helen halkı da artık şoven kışkırtmaya prim vermiyor. Büyük çoğunluk Türkiye'yle dostluk istiyor.

Nitekim, başta kırdığı bir kaç pot hariç Konstantin Karamanlis'in kampanya sırasında 'PASOK'a yönelik 'Ankara karşısında teslim oldun' türü bir suçlamayı ağzına almaması ve bir önceki hükümetin Türkiye ve Kıbrıs siyasetlerini hemen hemen tamamen onayladığını çağrıştırması, yukarıdaki kanıyı daha da güçlendiriyor.

Kabul, tabii ki 'Yorgaki'yi duygusallıkla seviyordum ama 'Kostaki'yi mantıken sevmemem için de hiçbir neden bulunmuyor.
Yazarın Tüm Yazıları