Günübirlik hayatımızı ölümsüz kıldı

Güncelleme Tarihi:

Günübirlik hayatımızı ölümsüz kıldı
Oluşturulma Tarihi: Haziran 07, 2022 07:00

Yaşadıklarımızı son derece zarif ve derinden düşündüren, günceli kalıcı yapan biriydi Latif Demirci. Çizgiyle sanki bir öykü yazarıydı.

Haberin Devamı

Doğan Hızlan: Pazar sabahı İhsan Yılmaz, Latif Demirci’nin aramızdan ayrıldığını söylediğinde elimdeki dolmakalemi bıraktım. Beni çizdiğinde duvardaki yazı şöyleydi: “Bu bir dolmakalem değildir.”

Yaşadıklarımızı bu kadar zarif, bu kadar derinden düşündüren, günceli kalıcı yapan biriydi Latif.

Yazı ve çizgi ile birlikte; çizgiyle sanki bir öykü yazarıydı. İnsanları küçültmeden, her halini çizmişti.

Herhangi bir çizgisini gördüğünüzde, bir bakıp geçerseniz onun mesajını anlamış olursunuz.

Pandeminin sanata, karikatüre yansıyışını onun ‘Pandemili Korona’ (Doğan Kitap, 2020) kitabından izledim.

Kitabın ilk sayfasında bakın ne yazıyor:

“Yeni Corona Virüs, COVID-19 pandemisini yaşayamamış mesleğin sevgili ustalarına.

Yani, kimileriyle çalıştığım, bazılarıyla sohbet ettiğim, Altan Erbulak, Oğuz Aral, Semih Balcıoğlu, Ali Ulvi, Turhan Selçuk, Bedri Koraman, Eflatun Nuri, Tekin Aral, Mustafa Uykusuz, Ferit Öngören, Mehmet Polat, Ferruh Doğan, Suat Yalaz’a:”

Bir karikatürün yazısı:

Haberin Devamı

“Emniyetin eşkal tespit bürosu Çinli turistlerin ifadesine göre ‘Corona Virüsü’ olarak bilinen zanlının robot resmini çizdirip medya ile pay-laştı!”

Birinin boynunda bir bez asılı: “Öpme beni.”

‘EYYY Siyaset’ kitabının ilk sayfasındaki yazıyı okuyalım:

“İşbu kitaptaki 2011-15 yılları arasında Hürriyet gazetesinde çizilmiş olan karikatürlerinden oluşan derleme okuyucuya elden teslim edildiğinden 213.sayılı V.U:K../nun 230/5 maddesi gereğince sevk irsaliyesi düzenlenmemiştir. Okur Çizer”

Kitabın arka kapağındaki yazı: “Veni Vidi Çizi/Geldim Gördüm Çizdim”

Kızı Yasemin Demirci’ye, Latife Tekin’e başsağlığı diliyorum.

'BABAM, DOSTUM, NEFESİM...'

Günübirlik hayatımızı ölümsüz kıldı

Latif Demirci’nin kızı Yasemin Demirci, babasının ardından şu duygu dolu sözleri sosyal medyada paylaştı: “Babamı, en yakın arkadaşımı kaybettim ve buna kalbim, zihnim, nefesim ne kadar dayanabilir bilemiyordum. Sonra sorunun ‘kayıp’ kelimesinde olduğunu fark ettim. Çünkü ben bir şey kaybetmedim. Çok şanslı bir insanım, olabilecek en güzel babaya, babadan öte bir yoldaşa sahip oldum ve bu anlamda inanılmaz mutlu hissediyorum kendimi. Gözlerimden yaşlar akarken bile onu düşünüp gülümsüyorum. İyi ki babamsın. İyi ki dostum ve her şeyimsin. İyi ki kızınım. Seni her düşündüğümde gülümseyeceğim canımın en içi.”

Haberin Devamı

DOSTLARI NE DEDİ

* Gürbüz Doğan Ekşioğlu: Şimdiye kadar görüp de hayran olmadığım bir karikatürü olmamıştır. Ülkemizin en önde gelen çizerlerinden Latif Demirci’nin vefatına çok üzülmem dışında ruhsal bir sarsıntı ve büyük bir boşluk yarattığını söylemeliyim. Aydın Doğan Uluslararası Karikatür Yarışması’nda 11 yıl birlikte jüride görev yaptık, varlığı ile güven verirdi, sakinliği içinde bilge biri olduğunu hissettirirdi. Hem çizgisi ve keskin zekâsının oluşturduğu mizahı çok özgündü. Yaşadığımız mizah ikliminde onun kadar yetkin ve değerli yeni bir çizerin, sanatçının oluşamayacağına eminim. Bu nedenle de Latif Demirci’nin vefatı iki misli, çok büyük bir kayıptır. Karikatür dünyasına, ailesine, sevenlerine başsağlığı dilerim, büyük ustaya rahmet dilerim.

Günübirlik hayatımızı ölümsüz kıldı

Gürbüz Doğan Ekşioğlu, Latif Demirci'nin anısına sosyal medyada bu fotoğrafı paylaştı.

* Semih Poroy: Temiz gülüşlü sevgili Latif’i kaybettiğimiz haberi çok sarsıcı oldu. Zamansız, sırasız... Geriye binlerce çizim bıraktı. Büyük miras... Sayısız insanı güldürmüş, kimilerini rahatsız etmiştir. Rahatsız ettikleri rahatsız edilecek adamlardı, güldürdükleri gülmeyi hak ediyorlardı. Kolay kolay unutulmayacaktır.

Haberin Devamı

* İzel Rozental: Çizgisini olduğu kadar mizahını da çokça sevdiğim ve 80’li yıllardan bu yana kendime örnek aldığım karikatürcülerin başında geliyordu Latif. Karikatürlerinde güncel yaşamı zekice işlemesi, bunu en ince ayrıntısına kadar çok da ekonomik çizgi ve sözcüklerle, özgün üslubuyla köşesine sığdırması hayran olduğum özelliğiydi. Bundan 10 gün kadar önce, karikatür konusunda son derece seçici ve uzman olduğunu bildiğim Fransa’daki bir dostuma Latif’in ‘National Geoglatif’ albümünü armağan etmiştim. Fransız dostum, Latif'in işlerini çok beğendiğini ve kendisini çağdaş Türk karikatürünün önemli temsilcilerinden biri olarak takip etmekte olduğunu yazdı. Bu övgü dolu satırları Latif’e iletmeyi planlamıştım, yetiştiremedim. Çok üzgünüm.

Günübirlik hayatımızı ölümsüz kıldı

Latif Demirci bir imza gününde boks eldivenleriyle sevenlerini karşılamıştı.

VELÛD BİR KARİKATÜRCÜ

Haberin Devamı

* Turgut Çeviker: ‘Gırgır Takımadaları’nda yetişen ‘çiçeği burnunda’ karikatürcüler, geleceğin usta karikatürcüleri olacaklarını kendileri bile bilmiyordu. Çünkü onlar ‘kısa pantolonlu’ Gırgır okuyucularıydı. Derginin çağrısıyla ve tabii karşılığında ‘para’ da alacakları için karikatür çizip çizip derginin kapısına dayanıyorlardı; yıl 1972.

Latif Demirci de bu ‘çocuk irisi’ çizer adaylarından biriydi. Gırgır, eskiden kalma usta mizahçıların yanı sıra bu genç kadroyla dolup taşmaya başlamıştı. Bu nedenle Gırgır, aynı zamanda bir ‘mizah okulu’ydu. Okulun başöğretmeni Oğuz Aral’dı.

Günübirlik hayatımızı ölümsüz kıldı

Ramize Erer de sosyal medya hesabından "Ustalarımdan biriydi sevgili Latif… Çok üzgünüm..." dedi.

Haberin Devamı

Oğuz Aral, Gırgır’da temel bilgiler veriyordu. Yeni gelenler, kıdemlilerin elinde birbirlerine baka baka yol alıyorlardı. Zamanla ‘uzun pantolon’ giyen bu ‘kısa pantolon’lu çizerlerin çizdikleri genellikle birbirlerine benziyordu. Onları ayırt etmek güçtü. Bunun baş nedeni Oğuz Aral’ın örnek aldığı ‘karikatürcü modeli’nden kaynaklanıyordu. Bu ‘genç irisi’ çizer adayları İstanbul’daki mizah çevreleriyle karşılaşamayacak denli iş yüküyle doluydu. Kapalı devre yaşıyorlardı. Gırgır’da ne verilirse onunla yetinmek zorunda kalıyorlardı. Zamanla bu değişti. Dünyalı bazı çizerlerin etkileri Gırgır’da görülmeye başladı. Latif ve Sarkis, Gırgır’ın dayattığı karikatürün dışına çıkmayı başardı. Bu durum Gırgır’daki ilk önemli isyandı. Daha sonra Ergin Ergönültaş’ın başını çektiği ‘Mikrop’ hareketiyse ‘büyük isyan’dı. Artık yol açılmıştı. Yol önce ‘Limon’a açılacak, sonrası dal budaklanacaktı!

Latif, Wolihski ve Reiser’dan etkilendi. Çizgisi, neredeyse bir tren penceresinden bakarken hızla akan manzaralar gibi değişiyordu. Zamanla kendine en uygun bulduğu çizgi dünyasında karar kıldı ve orada eskilerin deyimiyle ‘velûd’ bir karikatürcü olarak ömrünü geçirdi.

Günübirlik hayatımızı ölümsüz kıldı

Latif Demirci, Tekin Aral’ın yarattığı Arap Kadri karakterinin çizerlerinden biriydi.

Onun çizgi yaşamında dört önemli durak var:

a) Çok uzun yıllar ‘haftalık’ bir mizah dergisi karikatürcüsü olarak arkadaşlarıyla çıkardığı dergilerde çizerek gerçekten ustalaştı.

b) Ve bir gün geldi, onu Hürriyet’e davet ettiler. Artık ‘gündelik’ çizmek durumunda olan bir Latif vardı. Önceki birikimini burada kullanacak ve yeni deneyimler kazanacaktı. Kazandı da. O gazetenin eski büyük ustası Nehar Tüblek’i aratmaksızın muazzam bir karikatür dünyası kurdu ve Türkiye’yle paylaştı.

c) Uzun yıllar yine Hürriyet için çizdiği ‘Press Bey’le, hikâyeler de kurabilen bir edebiyatçı olarak kendini gösterme olanağı buldu.

d) ‘Çeviren Latif Demirci’, dünya resim tarihinin en bilinen başyapıtlarını karikatürün diliyle ‘çeviren’ Latif, sanatında yeni bir boyut yaratmıştı; haftalık ve/veya gündelik karikatürün dışına çıkmıştı. Bu çaba ona kendini keşfetme, sınırlarını genişletme olanağı vermişti.

Latif Demirci’nin kanımca en önemli iki özelliği:

a) En sıradan konuları büyük bir ciddiyetle gündelik karikatürü haline getirebiliyor.

b) En ciddi, hatta en tehlikeli konularıysa en yumuşak biçimde, herkesin kabul edebileceği bir eleştirellik içinde -neredeyse- bir demet karanfil gibi vazosuna yerleştirebiliyordu.

Latif Demirci, çok büyük bir kayıp.

Yerini dolduramayız, acısını dindiremeyiz.

BUGÜN UĞURLUYORUZ

Büyük usta Latif Demirci, bugün ikindi vakti Teşvikiye Camisi’nde kılınacak cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecek.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!