Kimimiz nutuk attık kimimiz kola sattık

Dün akşam, televizyonun karşısında, yine apıştım kaldım.

Başkasının ayıbından da utanır ya insan, öyle utandım...

Burnumdan derin nefesler aldım. Sonra onları itinayla ağzımdan sakin sakin vermeye çalıştım.

İçimden 10 değil, 20 değil, 30’a kadar saydım.

Kesmedi... Argo lûgatının birkaç cildini ezber yaparcasına yüksek perdeden saydırmadan öfkem dinmedi.

Cola Turca’nın son reklamını gördünüz mü? Efendim, filmin parolası ‘Yurtta Sulh, Cihanda Sulh’muş...

Ülker Grubu’nun yaptığı açıklamaya göre, reklam filminde ‘Savaş tatbikatının tam ortasındaki bir asker, Cola Turca’yı içince, barışı seçiyor’muşşş...

REKLAMIMIZ PASİFİSTTİR

Çölümsü bir yerde, herhalde üniforma nizamına uymadığından bu kez bıyıksız ve pek ‘American’ görünümlü bir asker, Cola Turca içiyor.

Bir anda hayatın sırrına eriyor ve savaşın nasıl tukaka bir şey olduğuna uyanıyor.

Teçhizatı oracıkta bırakıp tatbikat alanından ufka doğru uzuyor.

Onu gören siyahi askerin başı kel mi?

Adamımız da bir Cola Turca açıyor, kafaya dikiyor ve miğferi çıkarmaya girişiyor.

The very happy a la Turca end...

Böyle de ütüsü yerinde, hatta kolalı bir pasifizm...

Oldu, gözlerim doldu! Deeermişim...

Hadi koşun kola için, yurtta sulh, cihanda sulh olsun, hatta hayat bayram olsun...

Ama ille ki bizim markadan bir kola için ki arada patronun cebi de biraz dolsun.

Şimdiii, her şeyin başında, vekilin hakkını vekile teslim edelim.

Irak’a asker yollamamıza karşı oy kullanmış tüm milletvekillerine, başka günahları varsa boyunlarınadır ama bu tavırları için Allah razı olsun diyelim.

BİZİM KOLA NERELİ?

Sonra da soralım: Siz bu kararı kola satmak için mi aldınız?

Öyle yapmadıysanız bile nah-a, aldığınız karar, kısa günün kárı babında, böyle de bir şeye hizmet ediyor.

Ne reklam kampanyasıymış be...

Milli, dini ne kadar hassas konumuz varsa, oralara dair her türlü duyargamızı kaşıdınız.

Yetinmediniz...

El insaf! Savaş gibi bir şeyi de sömürmeyiverseniz?

Hele ki buna Atatürk’ün bir vecizesini slogan yapmak?!?

Artık ‘biraz’ ayıp ettiniz...

Yok abiler, dansımız Limbo: ‘How low can you go?’ (Türkçe meali: Daha ne kadar alçalabilirsiniz?)

Kaldı ki gayet iyi bildiğiniz üzre, pozitif milliyetçi imajına kurban olduğumuz o kolanın konsantresi de Amerikan RC’den geliyor.

Yani bakmayın öyle bıyık bırakmasına, pek bıyıklı, pek ağır, pek molla bir kola olmasına...

O kola da cebinde Amerikan pasaportu taşıyor.

Hani şu Irak’ta araya taraya bir türlü kimyasal silah bulamayan Bush’un memleketi; bilirsiniz.

Aslında, bir daha düşününce, bu kadar sinirimizi bozabildiğine göre başarılı bir reklam bu.

Sadece yanlış ülkede gösteriliyor.

Keşke bu reklam, bir daha seçilmesi hálinde İran’a da saldıracağı öne sürülen Bush’un ülkesinde yayına girseydi.

Ve keşke Sayın Başbakanımız, NATO zirvesinde Bush’a da iki fırt Cola Turca ikram etseydi:

‘Yo, Georgie! Have a sip... How’d you like it? Peace on earth dude!’


Ba ba ba ba! Bu ne yaman çelişki be Havuç


İnternetteki etonline sitesinin yalancısıyız: Bahis tutkunlarının yeni merakı, ‘riskli Hollywood aşkları...’ Las Vegas kurtları, Hollywood çiftlerinin ayrılıp ayrılmayacaklarına dair bahse tutuşuyorlar ve söylediklerinin çıkması hálinde tahminleri, kendilerine eşek yükü para olarak dönüyor.

Meselá, 41 yaşındaki Demi Moore ile 25’lik Ashton Kutcher birlikteliği, aradaki yaş farkından dolayı 1’e 75 veriyor...

Şimdi tipik a la Turca kasaba kurnazlığıyla bizim ünlüler için de böyle bir sistem kurmaya kalkılır mı acaba?

Yaparlarsa da havalarını alırlar, o olur.

ERİMDİR YAPAR

Zira bizde, gayet iyi bildiğiniz üzre, hiçbir kadın kocası aldattı diye ayrılmaya, boşanmaya filan kalkmaz.

- Kocam beni aşktan meşkten de değil, öyle iştahı kabarık olduğundan filan aldattı diye yuvamı mı yıkacağım? Gözümle görmeden inanmam. Ha görüntü de mi var? Kasetler mi varmış? Bana ne, kasedi çıkmışsa da çıkmış. Benim kocam, aktör zaten. Rol yapıyordur. Hadi canım!

Budur yani olup olacağı...

Türk kumarbazları tüyolarını yıllaaar önce aldı:

- Kocam beni defaten Q kızıyla, Z hatunuyla, X bağğğyanıyla aldattı diye evliliğimi mi noktalayacağım? Bu parasal, pardon kutsal müesseseye halel mi getireceğiz? Onu yapacağıma, bundan şov programım için espri çıkarırım. İhanetten nemalanırım. Ben Türkiye’nin en güzel kadını değil, aynı zamanda en akıllı bıdık kadınıyım. Filmlerde rolüm neyi gerektirirse, gerçek hayatta genellikle üç maymunu oynarım...

Hep aynı sıkıcı senaryo...

Çocuklar Duymasın’ın habire kendini tekrar eden bölümleri kadar sıkıcı...

Bıktırıcı...

SOFT MAÇODUR YAPAR

Bu arada, sırf senaryolarında değil, gerçek hayatında da ‘soft maşist’ (ne demekse?) mentaliteye verdiği destekle tanıdığımız mümtaz şahsiyete, yani Birol Güven’e gelince...

Sadece ağzımla değil, muhtelif organlarım ve uzuvlarımla da şöyle uzuuun uzun gülmek isterim müsaadenizle...

Sen kalk, imajım da imajım diye, dizindeki oyunculara habire nasıl oturulup kalkılacağı, ne çeşit yaşanacağı konusunda fetva ver dur...

Sonra başrol oyuncularından birini, hakkında kocasını aldattığı yolunda söylentiler çıkınca, ‘Bizim dizinin imajına öyle yollu kadın gelmez’ hesabına, diziden uzaklaştır.

Sonra onun yerine başka bir oyuncu al. Alırken de evinde edebiyle oturacağına, dizide rol aldığı zaman boyunca kimseyle halvet olmayacağına dair anlaşma imzalat.

Sonra o kadın da kalksın, kendisine sevgili bulsun!

Onunla ilgili ne yapacağını düşünmeye kalmadan, dizinin taşfırın ayağı, yani erkek başrol oyuncusunun ‘kasedi çıksın!’

Öyle popstar demosu değil...

Sibel Kekilli modeli, Gülben Ergen modeli bir kaset çıksın!

OYUNCUMUZDUR YAPAR

Kafa koparmasıyla ünlü edep-adap takıntılı Birol Güven de kalksın, ‘oyuncumuzdur’ desin ve ona sahip çıksın!

Sahip çıkası tuttu zahir!

Tabii, erkektir, yapar...

Elinin kiridir, yıkar, çıkar...

Ana! Ba ba ba ba!

Havuç be, Çocuklar Duymasın diyorlar ama Sağır Sultan bile duydu, kesin sen de olup bitenleri duymuşsundur.

Üstelik aralarında en aklı başında sen görünüyorsun, bari sen söyle: Bu ne yaman bir çelişkidir?
Yazarın Tüm Yazıları