Kim mi, nasıl bir il başkanı mı?

29 MART seçimlerinden sonra İzmir’de önce Adalet ve Kalkınma Partisi İl Başkanı’nı değiştirdi.

Haberin Devamı

Şimdi sıra Cumhuriyet Halk Partisi’nde...
Partiler ister iktidarda olsun, ister muhalefette bu süreçler hep sancılı oluyor.
Örneğin; AK Parti’nin ilçe teşkilatlarının yeniden şekillenmesinde sorunlar yaşandı, beraberinde de büyük kırgınlıklar...
CHP’de de görüntü değişmedi; ilçe başkanlarının seçiminde istenmeyen olaylar yaşandı.
Peki nasıl bir il başkanı olmalı?
Dikkatinizi çekmek isterim.
“Kim il başkanı olsun?” demiyorum.
Yani isim peşinde değilim.
Ve bu soruyu tüm partiler için soruyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi...
Ya da Demokrat Parti, Demokratik Sol Parti, Saadet Partisi...
Nereden olursa olsun ve hangi görevi yaparsa yapsın; siyaset yapanların siyaseti yeniden yorumlamasını ve halkın beklentilerini gözden geçirmesini istiyorum.
Neden mi?
Geçen gün katıldığım bir toplantıda genç bir grupla konuşurken; bir diyaloga şahit oldum.
Yaşamlarına yön vermek aşamasında bulunan ve siyasete ilgi duyan gençlerle sohbete başladık.
İçlerinde üç tanesi ilerideki dönemlerde bir partiye katılmayı düşündüklerini söylediler.
Ve bana çok ilginç bir soru sordular.
“Bugünkü siyasetçilerden hangilerini örnek alabiliriz, sizin yorumunuz nedir?” diye...
Onların aradıkları cevabı aşağı yukarı biliyordum.
İki genç arkadaşımız da isim peşindeydiler.
Bense daha diplomatik dil kullanmaya çalıştım.
Bir isme yönlendirmek yerine aranılan profili tarif etmeye çalıştım.
*****
Siz de benim gibi uzun zamandır; siyasetin bir kısırdöngü içinde ve çok dar bir alana sıkıştığını düşünüyor musunuz?
Eminim, o iki gençle yaşadığım diyaloglara siz de hayatınızın herhangi bir anında rastlıyorsunuz.
Sıkışmışlık sendromu yüzünden siyaset kendini arıtamıyor.
Türkiye’de siyasetçiler tartışma ve tartıştırabilme gücünü kendinde bulamadıkları sürece gündem değişmiyor.
İzmir’den örnek vereyim.
Devam eden metro projesi, Dünya Ticaret Merkezi, İnciraltı ve birkaç medyatik dava dışında kentin geleceğinin tartışıldığı platformlar kurulabiliyor mu?
Bakanlar ve milletvekilleri dışında kentlerimizde yerel siyasetle uğraşanlar yeni ve farklı bir şey söyleyebiliyorlar mı?
Genelde de, yerelde de siyaset son derece sözel bir düzeyde yürütülüyor. Siyasetçilerin çıkış yapmaları için ya nasırlarına basılmış olması gerekiyor ya da bu çıkışlar bazı kesimlerin sempatisini toplamaya yönelik oluyor.
Yoksa Türkiye’de sistemi değiştirmeyi isteyen, Siyasi Partiler Kanundan Seçim Yasası’na varıncaya kadar parlamentodan gerçekten yasalar geçirerek sistemde demokratik bir reform yapmaya niyetlenen bir siyasi parti de bulunmuyor.
Türkiye, kendine yeni bir siyaset ve siyasetçi modeli ararken, siyasi partiler de, liderler de bu arayışa hiç önem vermiyorlar. Asla kendilerini yenileme gibi bir isteğe, “acaba eskidik mi” gibi bir endişeye kapılmıyorlar.
Bu tavır, siyasete bulaşmamayı marifet sayıyor, seçilmişleri değil seçilmemişleri yeğliyor. Temiz ve dürüst siyasetçiden yana olunuyor, ama onun vizyonuna ya da vizyonsuzluğuna aldırılmıyor.
Uzun süre karşı çıkılmayan gelenekler, alışkanlıklar, örgütlenme modeli, lider profili, kurumlar, bürokrasiler ve pratikler sonunda toplumun belleğine yapışıyor. Bu belleği insanlardan, söküp atmak mümkün olmuyor.
*****
Birkaç gündür o gençleri düşünüyorum.
Siyaseti düşünüp, kendilerine rol model olacak siyasetçileri bulamayan gençleri...
Sizin bir öneriniz var mı?
Tekrar ediyorum.
Kim il başkanı olurun peşinde değilim.

 

Yazarın Tüm Yazıları