Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - KelebekYazarın Tüm Yazıları

Kim bunlar?

Her biri gayet “normal” insanlar. Yani sizin benim gibi tipler işte. Hepsi kendi işinde gücünde.

Haberin Devamı

Tek ortak noktaları spor yapıyor olmaları.
İlginç hikayeleri var. Yani nasıl ve neden durduk yerde koşmaya başlamışlar mesela, ilginç olan o. İlginç olan, herkesin aslında onları okudukça kendinden bir şeyler bulacak olması veya hiçbir ortak yön bulamayacak olması.
Ya da ilginç olan esas şu mesela; yaptıkları ne olursa olsun, sadece kendileri için yapmak yerine, birilerine de fayda sağlamak için yapıyorlar. Koşmak da değil mesele, kimisi yürüyor mesela. Hareketsiz durmuyorlar yani.
Ben de, her katılacağım koşu öncesi -ki Avrasya’ya bir ay kaldı şimdi- köşemde “bu çeşit” insanların hikayelerine yer veriyorum.
Yer veriyorum, çünkü istiyorum ki sizler de harekete geçebileceğinizi görün. Yani bir gün elbet siz de bir yerden başlayabilirsiniz. Birilerinin hayatlarına fayda sağlayabilirsiniz.
Asla geç olmaz. Asla geç olmuyor.
Denemek, yolun yarısı.
Nedense biz hep “Ay yok şekerim, ben yapamam valla!” cümlesine yapışmışız. Ümidim şu ki, bu insanları tanırsanız, nereden nereye geldiklerini görürseniz, yaşları kaç olursa olsun, artık yaşsız olduklarına şahit olursanız, belki kendinize dair daha iyi şeyler düşünür, olumlu davranır, “Yahu belki ben de yapabilirim, denesem mi bi?” cümlesi kurabilirsiniz.
İnsan isterse yapar çünkü.
Yeter ki istesin.
Yonca
“teşvikçi”

Haberin Devamı

Oğuz Omur

44 yaşında. 2001’de triatlona (yüzme, bisiklet, koşu üçlüsü bir arada) kafayı takıyor. 2007’de Ironman’lerde yarışmaya başlıyor. Yani 3.8 km yüzüp, üzerine 180 km bisiklete binip, 42.2 km’lik maraton koşuyor. Bir çeşit deli! İnsanlar bu mesafeleri duyunca “Hepsini bir günde mi yapıyorsun?” gibi sorular soruyor.
2009’da Adım Adım’ın felsefesine hayran oluyor. “Antrenman yapıp yarışırken kendimden başka birine bir hayrım yok, bari bu kadar çalışmayı birilerine fayda sağlamak için yapayım!” diyor.
2009’da İsviçre Ironman’ini koşarak, yaş grubunda ilk 15 arasına girip Hawaii’deki Ironman Dünya Şampiyonası’na kalifiye olabilmeyi kafaya koyuyor.
Hedef bu olunca, bağış toplarken ihtiyacı olan ilgiyi de üzerine çekebileceğini düşünüyor. Nitekim Ertuğrul (Özkök) onu köşesinde yazıyor.
Bağış toplamak zaten yaptığı antrenmanların yanında kolay kalıyor. Sonucu görünce şoka giriyor. Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği adına tam tamına 45 bin TL’lik bağış topluyor. 19 engellinin akülü sandalye sahibi olarak özgürlüğüne kavuşmasını sağlıyor.
“Hepimiz, aslında ne kadar tesadüfen hayatta kaldığımızı ve sağlıklı bir yaşam sürdüğümüzü bilmeliyiz” diyor. “Basit bir trafik kazası sonucu veya yapılamayan bir ilkyardım ya da sığ suya dikkatsizce balıklama atlamak kadar yanı başımızda omuriliği felci riski. Toplumdaki farkındalığı artırmak için birey olarak elimizden ne geliyorsa yapmamız lazım. Koşan koşar, yüzen yüzer, yürüyen yürür, bisiklete binen biner. Hiçbirini yapamayan, bunları yapanı bağışıyla destekler” diye vurguluyor.
Oğuz, 2010’un kasım ayında Arizona’da yapılan Ironman’de yaş grubunda beşinci olarak, 2011 Dünya Şampiyonası’nda koşmaya hak kazandı. Yine bağış toplayacak orada da.

Haberin Devamı

Serap Barut

41 yaşında. Lise yıllarında İstanbul Kız Lisesi basketbol takımındaymış. Sporu çok seviyor. Adım Adım’la bir arkadaşı sayeside tanışıyor. “Ben spor yapacağım, birileri de beni desteklemek adına gidip bağış yapacak öyle mi, harika fikirmiş. Ben de yapacağım!” diyor. Ama 2010 yılında meme kanseri olduğu ortaya çıkıyor.
Ameliyat, kemoterapi derken spordan uzaklaşmak zorunda kalıyor ama spor yaparak bağış toplayanları takibe devam ediyor. Anlatılanları, yaşananları, paylaşılanları bazen hüzünle bazen sevinçle sanki kendisi koşmuş gibi hissederek dinliyor.
Kemoterapi alırken beş gün yataktan çıkamıyorsa altıncı gün mutlaka Allah’a şükrederek sahilde yürüyüşe gidiyor. Tedaviler yüzünden sürekli kilo alınca gittiği diyetisyen “Yürümeye devam etmen lazım, ilaçlar kasları eritiyor” diyor. Bir de düşünün, ya hiç yürümese ne olacakmış!
17 yaşında bir oğlu var. Ona örnek olmaya çalışıyor ama gençleri biraz tembel buluyor. 16 Ekim’de Avrasya’da koşabilirse koşacak, olmadı yürüyecek.
Tek amacı var, TOFD için bağış toplayabilmek. Hayali de, seneye Antalya’da oğluyla beraber bağış toplayarak, birilerinin hayatlarına değebilerek koşabilmek.

Haberin Devamı

Bilgi için
Adım Adım Oluşumu www.adimadim.org

Yazarın Tüm Yazıları