Kılıçdaroğlu Amerika’ya gitmeli

BİR mektup gönderilmesi söz konusu CHP Genel Merkezinden Londra’ya İngiliz İşçi Partisi Genel Merkezine. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu imzasıyla İşçi Partisi başkanlığına seçilen Ed Miliband’ı kutlamak üzere.

Haberin Devamı

İngiliz İşçi Partisi ne de olsa, ideolojik olarak kardeş parti.

İşçi Partisinin kongresini CHP’den bir Parti Meclisi üyesi izliyor. Aynı üye daha sonra Almanya’ya geçiyor, bu kez Alman Sosyal Demokrat Parti (SPD) kongresini izliyor.

Ekim sonunda SPD’den bir heyet Ankara’ya geliyor, CHP’yi ziyaret için.

Daha sonra Avrupa Sosyalist Partisi ile Avrupa Sendikalar Birliği yine Türkiye’de, yine CHP ile birlikte.

Kasım başında Kılıçdaroğlu’nun İtalya’ya ziyareti söz konusu. Program üzerinde çalışılıyor.

15-16 Kasım’da ise, CHP Genel Başkanı’nın Paris’te Sosyalist Enternasyonal toplantısına katılması öngörülüyor.

Kılıçdaroğlu’nun Brüksel ve Berlin ziyaretlerinden sonra, dış ilişkilere yönelen yoğun bir programı var. CHP’de son yıllarda olmadığı ölçüde.

BU AŞKIN NEDENİ

CHP’de aniden fışkıran bu aşkın kaynağı ne? Sorumun yanıtını CHP’de dış ilişkileri yürüten Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç veriyor:

“Dış temaslarda AKP adeta tek kale maç oynuyor, birilerine sözler veriyor, birileriyle anlaşmalar imzalıyor, birileriyle tokalaşıyor, birilerine sırtını dönüyor, dışarıda olup biteni Türkiye sadece AKP’nin ağzından öğreniyor, o da AKP’nin istediği kadarını. Biz bu tek kale maçı engelleyeceğiz.”

CHP bugüne kadar dış politikada, konusuna göre, sadece tepki vermekle yetiniyor. Şimdi ise, tek kale maçı engellemek için, kendi dış ilişkilerini geliştirmeyi amaçlıyor.

WASHINGTON KALESİ


Maç bir de Washington’da oynanıyor. Asıl o kalede yenilen ve atılan goller bizim kaderimizi belirliyor. PKK’dan enerjiye, ekonomiden çeşitli ülkelerle yürütülen siyasete kadar.

CHP Washington’da, Brüksel’de olduğu gibi, irtibat bürosu açıyor.

Haluk Koç’a soruyorum, şu anda Kılıçdaroğlu’nun Amerika ile ilgili henüz bir programı yok. Henüz bir hazırlığı yok.

Oysa, Kılıçdaroğlu Amerika’ya da gitmeli.

CHP madem tek kale maçı engellemek istiyor, o zaman bir de Washington’da sahaya çıkmalı.

O kadar klasik ki, oraya gelen liderler için Washington’da USİS bir toplantı düzenliyor. Lider bir konuşma yapıyor, konuşmayı Washington’un etkin kurum
ve kişileri izliyor. USİS sonrasında lider başka düşünce kuruluşlarını ziyaret ediyor, orada sorulara muhatap oluyor. Toplamında Washington lider hakkında bir fikre sahip oluyor.

Bu klasik bir resmi geçit. Faydası ilerde görülüyor. Şekil 1 a’da görüldüğü gibi.

Haberin Devamı

Yabancılar dolara fiyat biçti

Haberin Devamı

TÜRKİYE’de sıcak para bol. Seçime kadar sıcak para yine bol. Bunun tercümesi şu:

Büyük bir siyasi sarsılma, derin bir ekonomik kriz olmadığı takdirde, doların 2011 yaz aylarına kadar pek yükselmeyeceği, pek de düşmeyeceği tahmin ediliyor. 1.46-1.47 lira ile 1.51-1.52 lira arasında gidip geleceği yönünde.

Şu günlerde Türkiye’ye sık sık yabancı yatırımcı geliyor. Dolarla ilgili bu değerlendirme onlara ait. Bir yandan dünya piyasalarına, diğer yandan Türkiye’deki piyasaya bakarak, bu tahminlerde bulunuyorlar.

Onlara göre, dolar genel seçime kadar böyle gidecek. Genel seçim ile cumhurbaşkanlığı seçimi arasında, yabancılar ekonomik reform beklentisi içinde. Aynı süre içinde içerde yatırımların da artacağına dönük tahminleri var.

Sıcak para yabancıların denetiminde. Onlar dolara bu fiyatı biçiyorsa, bu süre içinde altın ve bonodan daha fazla gelir elde etmek mümkün olabilir.

Haberin Devamı

İstanbul’da deniz görmeyen 8 bin çocuk

BURASI İstanbul’da Sultanbeyli, Ümraniye, Sarıgazi, Beylikdüzü, Altıntepsi, Hadımköy ve hatta deniz kenarındaki Kasımpaşa.

Doğma, büyüme İstanbullu olup da, bu saydığım ve saymadığım semtlerde oturan, denizi görmeyen sekiz bin çocuk var.

Eylülün son haftasında İzmir’de başlayan İstanbul’da sona eren Deniz Festivali düzenleniyor. Deniz Kültür Derneği, Ulaştırma Bakanlığı, Fatih Belediyesi ve Vira Dergisi tarafından düzenlenen festivalde konserler, paneller, Eminönü ve Karaköy’de katı atık temizleme dalışları var.

Aynı festival kapsamında ilginç olaylardan biri, yaklaşık dört bin çocuk Boğaz turuna çıkartılıyor.

Ne var bunda?

Ne olacak, İstanbul’da doğup büyüyen o sekiz bin çocuğun yarısı denizi ilk kez görüyor. Denizle çevrili olduğu halde, İstanbul’da denizi görmemek, o çocuklara kim bilir nasıl bir kültür aşılıyor.

Ufuk dar, kendi içine kapalı, muhafazakar kimlik böyle boy atıyor.

Yazarın Tüm Yazıları