Kıbrıs takvimi bizden yana

BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın mektubu, herkeste hayal kırıklığı yarattı. Sadece Denktaş ve Türk Hükümeti'nde değil, Papadopulos ve Yunan Hükümeti de Annan'ın insafsızlık yaptığı görüşünde. Anlaşmanın takvime bağlanması, 21 Nisan'da taraflardan anlaşmayı referanduma sunmalarını istemesi, anlaşma sağlanamayan konularda kendisinin devreye girip boşlukları dolduracağını söylemesi en fazla tepki uyandıran noktaları mektubun. Sanki bu konular önceden hiç konuşulmamış, hiç öne sürülmemiş gibi bir sürpriz izlenimi yayılıyor.Oysa hiçbir şey sürpriz değil. Eğer öyle ise bu çok fena bunca aydan beri süren çalışmalarda gerekli senaryolar hazırlanmamış demek ki. Milli Güvenlik Kurulu'nda Kıbrıs ile ilgili tavsiye kararının alındığı 23 Ocak'tan sonraki gelişmelere bir göz atınca, koşulların pek de sürpriz sayılmaması gerektiği ortaya çıkıyor. AŞİKAR SÜRPRİZLER 28 Ocak: BM Genel Sekreteri Kofi Annan, Davos'ta Başbakan Tayyip Erdoğan ile görüşmesinin ardından Brüksel'i ziyareti sırasında düzenlediği basın toplantısında şöyle diyor:‘‘Masadaki plan, taraflara müzakere ile değişiklik yapma olanağı tanıyor. Ayrıca anlaşma sağlayamadıkları yerde bana boşlukları doldurma yetkisinin verilebileceğini de öngörüyor. Böylece taraflar arasında Mart sonuna kadar bir anlaşma sağlayabilir ve 1 Mayıs tarihine yetişecek biçimde her iki tarafta da referanduma gidilmesini sağlayabiliriz.’’Annan, boşlukları doldurma yetkisinin de referandumun da masadaki planının bir parçası olduğunu daha baştan söylüyor. Takvimden bile söz ediyor. 30 Ocak: Washington'da Gül ile görüşmesinin ardından birlikte gazetecilerin sorularını yanıtlayan Powell, ‘‘ABD, Birleşmiş Milletler'in Kıbrıs vizyonunu ve Annan Planı temelinde çözümü destekliyor. Türkiye'nin Annan Planı’na uyum için gösterdiği çabalar nedeniyle Abdullah Gül'e teşekkür ettim. Daha yapacak çok şey var ama referandumları gerçekleştirdikten sonra 1 Mayıs'ta her şeyi sonuçlandırma olanağına sahibiz.’’Bu açıklama Washington'un tavrını net biçimde ortaya koyuyor. Annan'a destek, koşullarına destek. 3 Şubat'ta, Annan ile Bush'un Washington'daki görüşmeleri sırasında Beyaz Saray basın odasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan sözcü Scott McClellan, Kıbrıs ile ilgili bir soruna şu yanıtı veriyor:‘‘Kıbrıs konusunda çok netiz. Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan geçen hafta ziyareti sırasında, Genel Sekreter'in formülü temelinde Kıbrıs'ta çözüm konusunda samimi bir biçimde ilerleme istediğini ifade etti. Bunu memnuniyetle karşılıyoruz. Bütün tarafları, Kıbrıs, Yunanistan ve Türkiye'deki dostlarımızı bir çözüm konusunda anlaşma sağlamaları, Genel Sekereter'in bazı konularda çözüm getirmesine izin vermeleri ve belli bir tarihte anlaşmayı ayrı ayrı referanduma sunmaları için teşvik ediyoruz.’’Bunlar, geçtiğimiz günlerde yapılan açıklamalardan sadece üçü. BM Genel Sekreteri'nin taleplerinin sürpriz olmadığını ortaya koyan üç örnek.ANLAŞMA OLMAZSA GÜVENCE GEÇERSİZ Ankara'nın sıkıntılarından biri de, BM Genel Sekreteri'nin mektubunda garantör ülkelerden, referandum konusunda önceden yazılı güvence istemesi. Ayrıca, anlaşma sağlanmasından sonra yeni devletin kuruluşuyla ilgili anlaşmayı imzalayacakları güvencesini beklemesi. Bu nokta, sanki Kıbrıs'tan önce anlaşmanın Türk ve Yunan parlamentolarında onaylanmasının beklendiği gibi algılanıyor. Ama mektupta öyle demiyor. Garantör ülkelerden kendi planına destek istiyor, anlaşmadan sonra itirazları önlemek için. Anlaşma sağlanamazsa tüm güvencelerin geçersiz sayılacağı da belirtiliyor. RUMLAR NEDEN İSTEMİYOR Annan'ın daveti malumun ilanı. Sürpriz tarafı yok. Ama sadece Denktaş ve Ankara'nın sıkıntılı olduğunu söylemek doğru değil. Yunanistan Hükümeti ve Rumlar da tepkili. Onların tepkisini anlayabiliyorum. Kıbrıs'ta 1 Mayıs'tan önce varılacak bir anlaşma Türkiye'nin Ada'daki varlığını yasalaştıracak; Kıbrıs Türk Yönetimi'ni, federasyonu oluşturan iki devletten biri konumuna getirecek ve en önemlisi, Türklerin ve Türkiye'nin garantörlük haklarını, Kıbrıs'ın Avrupa Birliği'ne katılım anlaşmasına dahil edilecek, Rumların Kıbrıs'ı Avrupa hukuku ile çözüme kavuşturma planları suya düşecek.
Yazarın Tüm Yazıları