Kıbrıs’ta yeni girişim

İÇİM o kadar rahat ki, uzun bir süreden beri Kıbrıs konusunda yazmama neden yok diye düşünüyordum. Türkiye üzerine düşeni yaptı, Kıbrıslı Türkler, birleşmiş bir Kıbrıs için uzun müzakereler sonucu gelebilecekleri yere geldiler, kabul edebileceklerini ettiler. Şimdi top Kıbrıs Rumları’nda diye düşünüyordum tabii ki herkes gibi.

Bu arada, uzaktan izlemeye devam ediyorum, mesela Rum Yönetimi Lideri Papadopulos’un, Kıbrıs’ın bugünkü durumuyla Türkiye tarafından tanınması için Avrupa başkentlerine yaptığı ziyaretleri, liderlerle pazarlıklarını, veto şantajlarını izliyorum.

WİNPEACE toplantısına katılmak için İstanbul’a gelen Kıbrıslı Türk ve Rum kadınlar bir gelişmeye dikkatimi çekmeselerdi yine yazmayacaktım.

Burada bir parantez açıyor ve Türk ve Yunan kadınlarının Avrupa kamuoyuna, ‘koşulsuz olarak Türkiye’ye Aralık ayında müzakere tarihi verilmesi için’ yaptıkları çağrıya, Kıbrıslı Rum ve Türk kadınların da katıldığını haber vermek istiyorum.

Çağrı, önümüzdeki günlerden itibaren Avrupa Parlamentosu dahil medya, sivil toplum örgütleri ve üniversitelere ulaştırılacak.

Kıbrıs’taki gelişme şu.

* * *

KIBRIS Ticaret Odası’nın daveti üzerine, Türk ve Rum sivil toplum örgütleri, Annan Planı’nın Rumlar tarafından da kabul edilmesi için ikinci bir referandum sürecini hareketlendirmek amacıyla geçtiğimiz günlerde bir araya geldiler.

Kıbrıslı Türkler’n endişesi şu: Ya Avrupa ile müzakere sürecinde baskılar karşısında, Türkiye Kıbrıs Rum Yönetimi’ni tanımak zorunda kalırsa? Bunca yıllık mücadele boşa mı gidecek? Bu soncu engellemek için bizim de ortak olarak çerçeve içinde yerimizi almamız lazım.

Rumlarla Gümrük Birliği anlaşmasını da örnek gösteriyorlar. Bizimle büyük törenlerle gümrük birliği anlaşması imzalandı ama yürümedi. Rumlarla imzalandı ve o tıkır tıkır yürüyor, diyorlar.

Bu amaçla, Kıbrıs’ta bugünkü durumun sona erdirilmesi ve Annan Planı’nın Rumlar tarafından da kabul edilmesi için iki taraftan sivil toplum örgütlerinin temsilcileri sivil girişim başlattılar.

Türk tarafının evet oyunu koruyarak, Rum toplumunu da aynı sonuca ulaştırmak için güneydekilerin endişelerini alt alta sıralayan bir deklarasyon yayınlandı. Bu noktalarda iki taraftan sivil toplum temsilcilerinin uzlaşma noktaları da belirlendi.

‘Annan Planı’ndaki siyasi eşitlik ilkesini kabul ediyoruz. İki devlet çözümünün kabul edilemez olduğunda anlaşıyoruz. Aynı şekilde çoğunluk yönetimine dayalı üniter devlet de Kıbrıs için geçerli bir formül olamaz. Kıbrıs Türklerini azınlık olmaya zorlayacak girişimler hiçbir biçimde çözüm sağlamaz’ deniyor bir maddede.

Ayrıca sivil toplum üzerinde her iki tarafta da hükümetlerin baskı yapmaması çağrısında bulunuluyor.

Siyasi eşitliğe dayalı, iki toplum ve iki bölgeli federasyon temelinde ve Annan Planı çerçevesinde çözüm için Rum tarafında ikinci kez referandumun altı yapısını hazırlamak istiyor bu girişim.

* * *

KIBRIS Rum Yönetimi Lideri Papadopulos, geçen hafta Roma’da Başbakan Berlusconi ile görüştü. Tabii esas konu Kıbrıs’ın tanınması idi. Her ne kadar Berlusconi, görüşme sonunda basının karşısına birlikte çıkıp soruları yanıtlamayı kabul etmediyse de, Papadopulos’un talebi, her an Türkiye’nin önüne uzatılmak üzere masada duruyor. Türkiye, Avrupa ile müzakere sürecinde Kıbrıs’ı tanımazdan gelebilir mi? Tabii ki hayır. Kıbrıs’ı tanımak zorundayız. Ama asla bugünkünü değil, çözümden sonrakini.

WİNPEACE toplantısı için Kıbrıs’tan gelen Maria ile Meral, konunun kapanmadığını söylerlerken haklıymışlar. Önümüzdeki günlerde sütunlarda yine Kıbrıs’ı görmeye hazırlanın.
Yazarın Tüm Yazıları