Kıbrıs’ın itici gücü Türkler

Lefkoşa

SON
iki gündür yağan yağmur dün yerini masmavi bir gökyüzüne bıraktı.

Kıbrıs’ın güneyinde ve kuzeyinde insanlar sakin bir havada, iyimser bir ruh haliyle ‘evet’ ile ‘hayır’ arasında kararlarını versinler diye midir nedendir bilemem. Ama burada artık çok iyi bildiğim bir şey var. Bugünden itibaren Kıbrıs’ın itici gücü Türkler olacak. Kıbrıs, Türklerin çözüm arayışının yarattığı atmosfer ile modernizme açılacak.

Dünkü referandumda ‘evet’ten yana tavır koyan Rum DİSİ Partisi’nin Genel Başkanı Nikos Anastasiadis’in, Avrupa Parlamentosu Başkanı Pat Cox’a bir mektup göndererek Rum Yönetimi Lideri Tasos Papadopulos’u şikayet etti. Anastasiadis, Cox’a gönderdiği mektupta, ‘Papadopulos’un referandumda verecekleri kararı etkilemek için Rum memurlara baskı yaptığını ve kendi görüşlerini duyurmak amacıyla devlet radyo ve televizyonlarını kullandığını’ belirtti. Bu şikayete Rum kesimindeki gazetelerden bir kısmından gelen tepkiler, bir hafta sonra Avrupa Birliği üyeliğine adım atacak olan bir ülkenin bilinç seviyesini kesinlikle yansıtmıyordu.

Birçoklarına göre bu girişim, ‘rezillik’ti. Mahi Gazetesi, Anastasiadis’i ülke içindeki sorunları Avrupa Platformuna taşıyarak, kendi ülkesini teşhir etmeye çalışmakla suçluyordu.

* * *

KIBRIS Türkleri, Türkiye’nin de desteği ile ilk kez çözümden yana sonuna kadar samimi bir çaba harcayarak Rumların ezberini bozdular.

Avrupa Birliği üyeliğinin şemsiyesi ve Türklerin uzlaşmazlığının rahatlığı içinde kendi derslerini de çalışmadılar. Avrupa Birliği ile ilişkiler seçkinler düzeyinde sürdürüldü. Halk AB normları, Kopenhag kriterlerini öğrenemedi. Bugün ben eminim Kıbrıs Türklerinin Avrupa ile ilgili bilgileri Rumlardan daha ileri bir düzeydedir.

Kıbrıs Türk tarafı, barış istediği ve kendi durumundan memnun olmadığı için özeleştirisini yapabildi. Kendisini sorguladı. Haklılığını kanıtlamak için eksiklerini konuştu.

Ama Rum tarafı bunu yapmadı. Rum siyaset sınıfı, halkını böyle bir sürece yöneltmedi.

Kıbrıs Rum halkı, adada aynı acıların her iki kesimde de yaşandığı gerçeğini fazla konuşmadı. Kendisi Türk askerinden korktuğunu söylerken, 1958’de topraklarını terk etmek zorunda bırakılan Türkleri ve ENOSİS sürecini hatırlamak istemedi.

Dünya da, Rumların mutlak bir haklılık zemini üzerinde durmalarına yardımcı oldu.

Şimdi ilk kez bu zemin çatırdıyor. Ve değişim dinamiğini yakalamış olan Türklere bu süreçte, barış kültürünü yayma işi düşüyor.

* * *

KIBRIS Türkleri bu sorumluluğu yüklenebilir. Ama burada Avrupa Birlği ve ABD’den gelecek işaretler çok etkili olacak. Referandum öncesinde, Avrupa Birliği yeterince güçlü bir mesaj veremedi. Ne oyun bozanlık yapacak tarafın yaptırımları ne de verdiği sözü tutan tarafa verilecek destek konusunda hiç açık ve net bir mesaj çıkmadı.

Sadece bir kez Verheugen, Rumların üyeliği konusunda Helsinki belgesine atıfta bulundu. O belgede tam üyelik için kesin karar verilirken çözüm konusunda tarafların durumunun gözden geçirileceği maddesi yer alıyor. Bu güçlü bir ifadeydi. Ama yetersizdi.

Avrupa Birliği, Kıbrıs Türklerinin gösterdiği tavrı, Türkiye ile telafi etmeyi kesinlikle düşünmemeli. Kıbrıs Türkleri çözümden yana tavır gösterdi, onlar için kendi ülkelerinde hak ettikleri önlemleri alamıyoruz, Türkiye’yi tam üyelik müzakereleri ile ödüllendirelim yaklaşımına gitmemeli. Kıbrıs Türkü, bugüne kadar içine itildiği yalnızlıktan mutlaka kurtarılmalı, dünya ile bütünleşmeli. Tanınması için her şey yapılmalı.

Avrupa, kollarına aldığı sorunlu Kıbrıs’ta barışın kapılarını ancak Türklerle birlikte aralayacağını aklından çıkartmamalı.
Yazarın Tüm Yazıları