İnternetten akıllı alışveriş için uzmanından 10 tavsiye

İnternette gezinirken gözümüze çarpan bazı ürünlere ilk görüşte âşık olabiliyoruz. Şu sıralar yaz ayları için hazırlık telaşı başlamış durumda; çiçekli elbiseler, şortlar, tişörtler… Hangi internet mağazasına tıklasanız karşınıza birbirinden değişik, rengârenk alternatifler çıkıyor. Elbette her gördüğümüz ürünü satın alacak halimiz yok. Gelin, o mükemmel kombini ararken “satın al” butonuna tıklamadan önce kendimize birkaç soru sorarak daha akıllı bir alışveriş deneyimi yaşayalım.

Buna bayıldım mı?
Bu soruya “Evet” cevabını vermek kolay ama siz yine de üzerinde biraz düşünün. Bir ürünü çok sevmeden satın aldıysanız, paketini açtığınızda ona âşık olma ihtimaliniz oldukça düşük. Hele de kıyafetlere özgü o yenilik kokusu kaybolduktan sonra…

Üzerime olur mu?
İnternetten alışveriş yapmanın dezavantajı, aldığımız kıyafetleri deneme şansımızın olmaması… Bu nedenle markaya özgü beden tablosunu ve ürünün altında yer alan yorumları detaylı bir şekilde incelemek büyük önem taşıyor. Bir markanın 38 bedeni diğerinden daha dar veya bol olabiliyor. Elbette teslim aldığınız ürün üzerinize olmazsa kolayca iade edebilirsiniz ama beden özelliklerinizi ve ölçülerinizi iyi bilmek işinizi kolaylaştıracak.

Fiyatı uygun mu?
Alışveriş yapmaya başlamadan önce kendinize bir bütçe belirlemek, kredi kartı ekstreniz geldiğinde kötü sürprizler yaşamamak için iyi bir yol olabilir. Alacağınız ürünün fiyatı bütçenizi aşıyorsa, başka alışveriş sitelerine girerek fiyat karşılaştırması yapabilir veya ürünün indirime girmesini bekleyebilirsiniz.

Paramı başka bir şeye mi harcasam?
Bu soruyu kendimize sorduğumuzda cevap genellikle “Evet” oluyor. Yapılan araştırmalara göre Y kuşağı, kendisinden önce gelen kuşakların aksine parasını eşyalar yerine deneyimlere harcamayı tercih ediyor. Elbette alışveriş yapmak bazen bir zorunluluk… Davetli olduğunuz o partiye veya düğüne gitmeden önce yeni bir elbise almak zorunda kalabiliyorsunuz. Ama bazen de paranızı alışverişten daha keyifli şeylere harcamak isteyebilirsiniz, mesela bir hafta sonu kaçamağına…

Buna ihtiyacım var mı?
Modanın ihtiyaca bağlı bir sektör olmadığını hepimiz biliyoruz. Bu nedenle arada sırada şu soruları kendimize sormakta fayda var: Alacağım ürünü bir defadan fazla giyebilecek miyim? Onu başka parçalarla kombin edebilir miyim? Yoksa bir kere giydikten sonra dolaba kaldırıp unutacak mıyım?

Beni mutlu edecek mi?
Hepimizin dolabında bizi mutlu eden, giydiğimizde kendimizi daha iyi hissettiğimiz favori kıyafetlerimiz vardır. Ve aslında çoğu zaman alışveriş yaparken aradığımız da böyle parçalardır. “Satın al” butonuna basmadan önce, kendinizi o ürünü giyerken hayal edin. Zihninizdeki bu fotoğraf sizi gülümsetiyorsa, doğru yoldasınız demektir.

Kalitesinden emin miyim?
Bu soru daha ziyade vintage ve ikinci el ürünler için geçerli. Bu tür ürünleri alırken kalite büyük bir soru işareti olarak karşımıza çıkıyor. Çok beğenerek, heyecanla satın aldığınız bir ürünün, paketini açtığınızda çok da iyi durumda olmadığını görmek büyük bir hayal kırıklığı olabilir. Bu nedenle vintage ve ikinci el ürünleri alırken, web sitesinde detaylı ve büyük fotoğraflarının olmasına dikkat edin.

Aynısı dolabımda var mı?
Beyaz tişört, dar kesim kot pantolon, kot ceket… Hepimizin dolabında bu parçalardan en az birkaç tane vardır. Yine de her gördüğümüzde dayanamayıp bir tane daha alırız. Bu aslında normal bir refleks… Yılda sadece birkaç kez giyebildiğimiz abiye bir elbisenin aksine, bu parçaları hemen her gün giyiyoruz. Yine de bir ürünü sepete eklemeden önce dolabınıza bir göz atmakta fayda var. Sonuçta dolabınızın birbirinin aynısı parçalarla dolup taşmasını istemezsiniz, değil mi?

Tarzınızı tamamlıyor mu?
Moda söz konusu olduğunda çevremizde gördüğümüz her şeyden ilham alıyoruz. Filmler, diziler, ünlüler… Mad Men dizisindeki kadın karakterlerin giydiği etek-ceket takımları ne kadar da şık duruyor değil mi? Ama durun bir dakika! Mad Men 1960’larda geçiyor, bizse 2016’dayız. Bu noktada frene basıp şu soruyu sormak gerekiyor: Bu kıyafet benim tarzımı yansıtıyor mu? Unutmayın; gündelik hayatınızda giyemeyeceğiniz bir kıyafet, ne kadar şık olursa olsun dolabınızda yer kaplamaktan başka bir işe yaramaz.

Bu parçayı kombin edebilir miyim?
“İlk görüşte aşk” demiştik ya bazı ürünler gerçekten de bu duyguyu tetikliyor. Ancak dolabımızdaki kıyafetlerin birbiriyle olan uyumunu da göz ardı etmememiz gerekiyor. Sonuçta ne kadar şık ve farklı olursa olsun hiçbir parçayı tek başına giyemeyiz. Ona uyacak ceket veya ayakkabıyı da düşünmemiz gerekir. “Satın al” butonu üzerinde gezinirken, dolabınızda o parçayı kombin edebileceğiniz başka parçalar olup olmadığını düşünün. Aksi takdirde hiçbir zaman dolabınızdan çıkarıp giymeyeceğiniz bir kıyafete sahip olursunuz.