Güncelleme Tarihi:
İngiltere'de bulunan King's College London tarafından yürütülen araştırma, kızılcığın düşük kardiyovasküler riski olan kişilerde bile kalp sağlığını iyileştirebileceğini ortaya koyuyor.
Food & Function dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, her gün kızılcık yemek, sağlıklı bir kalbin anahtarı olabilir.
Araştırmacılar, antioksidan bakımından zengin kızılcığın atardamarlardaki kan akışı üzerindeki etkilerinin sadece iki saat içinde başladığını öne sürüyor. Çalışma kapsamında günde 100 gram ekşi meyve tüketen erkekler, bir ay sonra kalp fonksiyonlarında önemli iyileşme belirtileri görmeye başladı.
Daha önceki çalışmalar kızılcığın idrar yolu enfeksiyonlarını önlemeye yardımcı olabileceğini ve diş eti hastalığı, mide ülseri ve kanser riskini azaltabileceğini göstermişti. İltihabı önleyip ve hücreleri hasardan koruyarak kalbi sağlıklı tuttuğu ise uzun süredir şüpheli bir şekilde tartışılıyordu.
Doktorlar, genellikle şeker yüklü olan kızılcık suyunu tüketmek yerine çiğ veya harmanlanmış olarak tüketilmesini öneriyor.
45 ERKEK 1 AY İZLENDİ
King's College London tarafından yürütülen araştırma kapsamında kızılcığın kan basıncını, kalp atış hızını ve atardamarları nasıl etkilediğini görmek için bir ay boyunca 18 ila 45 yaşları arasındaki 45 erkek izlendi.
Katılımcıların bir kısmına günde 100 gram taze kızılcığa eşdeğer bütün kızılcık tozu, diğer gruba ise plasebo verildi. Bir ay sonunda iki grup karşılaştırıldığında her gün kızılcık tüketen erkeklerin arterlerinin (atardamar) yüzde 1,1 genişlediği görüldü. İlk iki saat içinde ise kızılcık yiyenlerin arterlerinde plasebo grubuna kıyasla yüzde 1,5 oranında bir genişleme genişlediği görüldü. (Plasebo grubundakilerde değişiklik gözlemlenmedi.)
Arterlerdeki genişleme kan akışının iyileştiğinin önemli bir işaretiydi. Zira arterler daraldığında kalbe giden kan akışını azaltabilir ve bir dizi sağlık sorununu ve hatta kalp krizini tetikleyebilir.
Ani genişlemenin, vücudun meyveyi parçaladığında kanın antioksidanlar açısından zengin hale gelmesiyle gerçekleştiğine inanılıyor. Bununla birlikte, kızılcık yiyenlerde kalp atış hızı, kan basıncı, kolesterol veya kan şekeri seviyelerinde herhangi bir iyileşme olmadı.
Çalışmaya katılan Surrey Üniversitesi'nden kardiyovasküler uzmanı Profesör Christian Heiss şunları söyledi:
"Bulgularımız, kızılcığın düşük kardiyovasküler riski olan kişilerde bile kalp damar sağlığını önemli ölçüde etkileyebileceğine dair sağlam kanıtlar sağlıyor. Bu çalışma ayrıca kızılcık tüketiminden sonra kanda bulunan spesifik metabolitlerin yararlı etkilerle ilişkili olduğunu gösteriyor.”
Kalp damar sağlığındaki bu iyileşmelerin her gün makul bir şekilde tüketilebilecek miktarda kızılcık ile görülmesi, bu meyveyi genel kardiyovasküler hastalıkların önlenmesinde önemli bir unsur haline getiriyor. Ancak bağlantıları kanıtlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç var.
Araştırma Massachusetts Dartmouth Üniversitesi'nden geldi.Önceki araştırmalara göre kızılcık, bağırsak kanseriyle mücadelede de anahtar olabilir. İngiltere'de her yıl yaklaşık 16.200 bağırsak kanseri nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu araştırma kapsamında üç toz kızılcık özü üretildi. Günde bir fincan kızılcık eşdeğeri özler, kolon kanserli farelerin yemeklerine karıştırıldı. 20 hafta sonra, tüm kızılcık özü verilen fareler, yiyeceklerinde hiç kızılcık almayan farelerin tümör sayısının yaklaşık yarısına sahipti. Kızılcıkla beslenen farelerde kalan tümörler de daha küçülmüştü. Ayrıca, kızılcık özlerinin farelerde iltihaplanma belirteçlerinin seviyelerini azalttığı görüldü.
Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Karabulut sonbaharda pazarlarda yerini alan bu meyvenin neredeyse bütün vitaminleri içerdiğini, C vitaminini bol miktarda bulundurduğunu, mineral açısından zengin ve doğal bir antioksidan bir meyve olduğunu söylüyor ve kalp damar sağlığına etkileri hakkında şu noktaların altını çiziyor:
“Kızılcık içerdiği polifenol ve flavonoidler ile damar sertliğine karşı savaşır. Kızılcığın damar sertliğine karşı koruyucu etkisi bilimsel olarak gösterilmiştir. Damar yapısını koruyan nitrik oksit miktarını artırır ve kolesterol dengesine olumlu yönde etki yapar.”
Kızılcığın insülin direncini düzeltici etkisinin olduğunu, vücuttaki iltihabi olayları baskılayarak damar sertliği gelişimini yavaşlattığını da vurgulayan Karabulut, bu gruptaki meyvelerin etkisinin kısa sürede başladığını ve ne kadar uzun süre kullanılırsa, yararın o kadar fazla olacağını sözlerine ekliyor.
DOĞAL KAN SULANDIRICI
Vücudun savunma mekanizmasını güçlendiren kızılcığın kanser hastalarında da faydalı etkileri olduğunun bilindiğini sözlerine ekleyen Karabulut, kızılcık meyvesinin doğrudan tüketilebileceğini ama en sık tüketme yönteminin komposto şeklinde olduğunu, özellikle çiğ meyveden yapılan kızılcık şerbetinin kanı sulandırdığını belirtiyor.
Karabulut diğer mevsimlerde de kurutulmuş kızılcık ile şerbet ya da çay yapılabileceğini, bu ürünleri diyabet hastalarının da rahatlıkla tüketebileceğini ancak komposto ve marmelata kesinlikle şeker eklenmemesi gerektiğini vurguluyor.
FAZLA TÜKETİLİRSE CİLTTE KANAMA VE MORLUK YAPABİLİR
Peki kızılcığın kalp sağlığına etkileri dışında ne gibi faydaları bulunuyor? Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Berkan Reşorlu, İç Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Ali Ümit Geçkil ve Diyetisyen Gülçin Işık ile bu meyvenin diğer organlarımıza ve sağlığımız üzerine etkilerini konuştuk.
Geçkil, kızılcığın kalp damar sağlığı açısından çok faydalı olduğunu, kanı sulandırıp kan basıncını düşürdüğünü, aynı zamanda iltihap azaltıcı etkisinin olduğunu hatırlatıyor ancak fazla tüketiminde ishal ve mide ağrısı yapabileceği konusunda uyarıyor. Geçkil, doğal bir kan sulandırıcı olan kızılcığın bu etkisi nedeniyle fazla tüketilirse ciltte kanama ve morluklara neden olabileceğini de önemle vurguluyor.
İDRAR YOLU ENFEKSİYONLARININ ÖNÜNE GEÇİYOR
Reşorlu, kızılcık ve kızılcık suyunun idrar yolu enfeksiyonu ile nasıl savaştığını şöyle anlatıyor:
“Kızılcık suyu ya da kızılcık içeren tabletler, içermiş oldukları proantosiyanidin molekülü il bakterinin mesane duvarına tutunmasını önleyerek tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonlarının önüne geçiyor. Yapılan çalışmalarda bu ürünlerin kullanımının tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonlarını yüzde 25 oranında azalttığı görülmüştür. Kızılcık suyu olarak mı yoksa hap şeklinde mi kullanılmalı sorusuna dair de çalışmalar mevcut ancak sonuçlar biraz çelişkili. Bazı meta analizlerde hap olarak tüketilmesinin daha faydalı olduğu söyleniyor. Çalışmaların bir kısmında kızılcık suyu olarak tüketildiğinde mesaneyi irrite ettiği, şikayetleri artırdığı öne sürülürken, bir kısım çalışmalarda ise sıvı alımını artırdığı ve bu sayede idrar yolu enfeksiyonlarından koruduğu ifade ediliyor.”
Reşorlu, aktif enfeksiyonların tedavisinde mutlaka antibiyotik tedavisinin önerildiğini ancak sık idrar yolu enfeksiyonu geçiren hastalara kızılcık suyunun önerildiğini sözlerine ekliyor.
Geçkil, kızılcığın böbrek taşı üzerine bilinen ve kanıtlanmış bir etkisi olduğunu, yani taş oluşumunu engellemede de oldukça etkili olduğunu söylüyor ve şeker içeriği yüksek olan meyve suyundan ziyade posalı olan meyvesinin tüketilmesinin çok daha faydalı olduğunu önemle vurguluyor.
"Tam bir şifa deposu olan kızılcığın faydalarını öğrendiğinizde daha fazla tüketeceksiniz" diyen Diyetisyen Gülçin Işık, kilo kontrolü ile bağlantısını şu sözlerle anlatıyor:
“İçerisindeki vitamin ve minerallerin yüksek oluşu günlük ihtiyacı karşılamayı sağlar. Böylece vücut sisteminin daha iyi çalışmasını destekler. Güçlü bir bağışıklık sistemi, güçlü bir vücut sistemi demektir. Bu da kilo vermek isteyen kişilerde destekleyici bir rol oynar. Ayrıca melatonin içeriğinin yüksek oluşu da kortizolü baskıladığından yağ yakımını destekleyici özellik gösterir. Melatonini vücutta mutluluk hormonu olarak düşünebiliriz. Melatonin içeriği yüksek beslenmek; anti-aging etki, düzgün çalışan vücut sistemi/bağırsak sistemi, düzgün çalışan regl döngüsü demektir. Tüm bunlar da yine kortizolü baskılamanın dışında kilo vermeye yardımcı etki demektir.”
Işık, kızılcığın kanın pıhtılaşması riskini azaltıcı etkisinden dolayı şeker hastalıklarında görülen damar tıkanıklığına bağlı oluşabilecek inme, kalp krizi, hatta organ kayıplarında engelleyici bir etki gösterdiğini, damarların daha elastik olmasını sağladığını belirtiyor.
KENDİSİNİ Mİ YİYELİM SUYUNU MU İÇELİM?
Işık, kızılcık meyvesinin kendisinin de suyunun da oldukça faydalı olduğunu, sadece tadının mayhoşluğunun doğrudan tüketimi zorlaştırdığını, bu yüzden de evde suyunu hazırlayarak tüketebileceğimizi söylüyor.
Bu meyve suyunda şeker yerine bal veya doğal tatlandırıcıların kullanabileceğimizi, şekersiz mayhoş suyunu salataya, çorbaya sos yapabileceğimizi, hatta kimi zaman sirke ve balla karıştırıp etlerin üzerine de sürülebileceğini belirten Işık, tansiyon düşüklüğü, ülser, gastrit gibi problemlere yol açacağı için fazla tüketimden kaçınmamız gerektiğini hatırlatıyor.
"Kanser üzerinde kızılcığın kanıtlanmış bir etkisi var mı?" diye sorduğumuz Geçkil sorumuzu yapılan araştırmalardan örneklerle yanıtlıyor:
“Yapılan bir laboratuvar araştırmasında, kızılcık özütünün flavonoidlerce zengin bölümü kullanıldığında; prostat, akciğer, yemek borusu, yumurtalık, idrar kesesi kanserini önlediği ve nöroblastom hücre hatlarının büyümesini engellediği kanıtlanmıştır. Başka bir laboratuvar çalışmasında ise, ağız, meme, kolon, prostat ve mide kanseri hücre hatlarının büyümesini durdurduğu biliniyor.”
ERKEK CİNSELLİĞİ ÜZERİNDE ETKİLİ
Düzenli olarak kızılcık suyu tüketmenin mutlu bir cinsel yaşama katkı sağladığına dair pek çok kaynak var. Bu kaynaklara göre kızılcık suyunun erkekler için çok değerli olduğu söyleniyor. Geçgil de kızılcığın cinsel uyarıcı yani afrodizyak etkisinin olduğunu, erkeklerde bu etkinin daha da fazla görüldüğünü doğruluyor.