Güncelleme Tarihi:
PKOS'lu birçok kadın, hastalıklarının nedenleri, sonuçları ve tedavi seçenekleri konusundaki netlik eksikliği nedeniyle hüsrana uğruyor. Hastalar cevaplar konusunda çaresizliklerini tatmin etmek için, jinekologlardan diyetisyenlere çok sayıda uzmandan yardım istiyor. Yetmiyor birçoğu cevapları sosyal medyada aramaya başlıyor. Tıpkı Leah gibi...
Leah, 20'li yaşlarının sonlarında yüzünde kistik akne fark ettiğinde, Covid-19 salgını yeni başlamıştı. Dermatoloğu aknelerin muhtemelen maske takmaktan kaynaklandığını öne sürdü. Leah, çenesinde ince tüyler belirdiğinde bunu etnik kökenine bağladı. Ancak beslenme tarzını ve aktif yaşam rutinini değiştirmemesine rağmen kilo almaya başlayınca endişelenmesi gerektiğini anladı.
Doktora gittiğinde birkaç test yapıldı ve sonunda Leah'ya polikistik over sendromu teşhisi kondu. Birden fazla doktora görünen Leah, üç yılın sonunda aklında beliren bazı soruların cevaplarını bulmak için sosyal medyaya bakmaya karar verdi ancak bir sürü yanlış bilgi ile karşılaştı.
National Geographic’e konuşan Leah, TikTok kullanıcılarının PKOS ile ilgili içerikleri bağlamak için videolarına ekledikleri bir hashtag olan ‘PKOSTok’u doktorlarıyla yaptığı görüşmelerden daha ilgi çekici bulduğunu söyledi. Ancak Leah, gördüğü ve okuduğu birçok şeyin yanlış olduğunu da hissediyordu.
TEŞHİS İÇİN ÜÇ SEMPTOMDAN İKİSİNİN OLMASI GEREKİYOR
Uzmanlar, kadınların yüzde 6 ila 20'sinin yüzde ve vücutta tüylenmeden kısırlığa kadar değişen semptomlara neden olan PKOS'la yaşadığını tahmin ediyor. Teşhis konması için kadınların şu üç semptomdan ikisine sahip olması gerekiyor:
• Düzensiz ve seyrek adet görme (yılda sekiz veya daha az)
• Yüksek androjen seviyeleri (testosteron gibi erkeklik hormonları)
• Yumurtalıklarda genellikle kist olarak adlandırılan olgunlaşmamış foliküller
TEK SORUN DOĞURGANLIK DEĞİL
PKOS, genellikle bir kadın hamile kalmaya karar verip bir türlü pozitif sonuç alamadığında teşhis ediliyor. Ancak PKOS doğurganlığın yanı sıra pek çok başka soruna da neden oluyor. Uzmanlar, PKOS’lu kadınların kalp hastalığı, diyabet, anksiyete, depresyon, uykusuzluk, obezite, endometrial kanser ve kronik düşük dereceli inflamasyon riski taşıdığını söylüyor.
PKOS tedavisinde uzmanlaşmış bir jinekolog olan Jennifer Roelands, "Doktorlar arasında bile yaygın bir yanılgı, bunun sadece üreme sorunu olduğunu düşünmek. Ama gerçekte, PKOS hem bir üreme sorunu hem de bir metabolik sorundur” dedi.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Songül Alemdaroğlu, PKOS’un nedeninin çok net bilinmediğini ancak insülin direnci, androjen hormonlarının düzeylerinin artması ve düzensiz adet döngüsü gibi birçok faktörün birlikte rol oynadığını söyledi.
Alemdaroğlu bu nedenle PKOS’un sadece üreme sistemini değil, vücudun tüm bölgelerini etkilediğini, bununla birlikte şeker hastalığı ve kalp damar hastalığı riskini artırdığını, yaşam boyu sürecek sonuçları olabilen ciddi sağlık sorunlarına yakalanma riskini artırabileceğini ifade etti.
HERKESTE AYNI İŞARETLER OLMUYOR
PKOS'un sebeplerine ve belirtilerinin kadından kadına değişiklik göstermesinin nedenlerine dair araştırılması gereken çok şey var. PKOS'lu kadınların bazıları obezite ile mücadele ederken bazıları kilo problemi yaşamıyor. Bazılarında aşırı yüksek kolesterol ve vitamin eksiklikleri varken bazılarında olmuyor. Birçoğu kolayca gebe kalıyor; diğerleri hamile kalmaya çalışarak yıllarını harcıyor.
Sosyal medya ise maalesef doğru bilinen yanlış bilgilerle dolu. İşte polikistik over sendromu hakkında sosyal medyada dolaşan en yaygın iddialardan bazıları...
1- DÖRT TİP PKOS VARDIR
Birçok ‘internet bilgini’, dört farklı PKOS türü olduğunu ve her birinin kendi nedeni olduğunu öne sürüyor; insülin direnci, iltihaplanma, böbreküstü bezi işlev bozukluğu veya doğum kontrolünü durdurma.
Uzmanlar ise bu tanımlamanın yanıltıcı olduğunu söylüyor. Jinekolog Cheruba Prabakar, National Geographic'e yaptığı açıklamada, tıp literatüründe bu alt tiplere dair hiçbir kanıt olmadığının altını çizerken PKOS tedavisinde uzman olan diyetisyen Felice Ramallo ise PKOS'lu çoğu kişinin hem iltihaplanma hem de insülin direncine sahip olduğunu belirtti.
Öte yandan PKOS’lu kadınların bir alt kümesinin, testosteronun öncüsü olan DHEAS gibi adrenal bez tarafından üretilen yüksek hormon seviyelerine sahip olduğu doğru ancak bu PKOS'un bir nedeni değil.
SEMPTOMLAR YAŞAM BOYU DEĞİŞEBİLİR
Yine de Ramallo, dört farklı PKOS çeşidi olmasa da bireysel semptomların farklı nedenlerini açıklamayı bazen yararlı bulduğunu söyledi. Örneğin, aşırı karbonhidrat tüketme isteği tipik olarak insülin direncinin bir sonucu olarak görülüyor ve kan şekerini düzenleyen tedaviler bu istekleri frenleyebiliyor.
Ek olarak, semptomlar yaşam boyunca değişebiliyor; 20'li yaşlarındaki kadınların yüz tüyleri ve akne gibi semptomlara sahip olma olasılığı daha yüksekken, 30 yaş ve üstü kadınlar obezite ve yüksek kolesterol gibi daha fazla metabolik etkiye maruz kalabiliyor.
2- DOĞUM KONTROLÜNÜ BIRAKMAK PKOS’A NEDEN OLUR
Sosyal medyada söylendiği gibi doğum kontrolünü durdurmak PKOS’a neden olmuyor. Doğum kontrol haplarını bıraktıktan sonra semptomlarda bir artış yaşanması genellikle PKOS için ilk tedavi yöntemi olarak kabul edilen testosteron düşürücü ilaçların, semptomları maskelemesinden kaynaklanıyor. İlaçları almayı bırakan kişide androjen hormonlarının düzeyi tekrar yükseliyor ve farkında olunmayan semptomları ortaya çıkabiliyor.
Doç. Dr. Songül Alemdaroğlu, doğum kontrol haplarının çalışma mekanizmalarından bir tanesinin yumurtalıklarda yumurta büyümesini engellemek olduğunu ancak bu etkinin ilacı bırakır bırakmaz geçtiğini, bu nedenle kısa ya da uzun süreli doğum kontrol hapı kullanımının kadınlarda PKOS oluşumu üzerinde etkisi olmadığını belirtti.
3- PKOS'LU KADINLAR GLÜTENİ VE SÜT ÜRÜNLERİNİ KESMELİ
Roelands, “PKOS'lu kadınların çölyak hastalığı veya bilinen bir alerjisi, intoleransı olmadıkça glüten veya süt ürünleri yemeyi bırakmaları gerektiğini destekleyecek hiçbir veri yok” dedi ve ekledi:
“Danışanlarım sık sık glütensiz, keto ve aralıklı oruç gibi kısıtlayıcı diyetler hakkında sorular soruyor. Süt ürünleri ve buğday birçok insan için beslenmede önemli yer tutan harika besin gruplarıdır.”
Alemdaroğlu ise bu sorunun cevabını farklı açıdan değerlendirdi ve glüten ve süt ürünlerinin tüketiminin kesilmesinin bir nebze faydalı olacağını şu sözlerle belirtti:
“PKOS’ta vücutta insülin direnci söz konusudur. Bu kadınlar kilo almaya meyilli hatta çoğunlukla fazla kilolu kadınlardır. PKOS diyetiyle ilgili olarak, semptomları iyileştirmek için tüm gıda gruplarını veya belirli öğeleri kısıtlamayı veya bunlardan kaçınmayı destekleyen hiçbir bilimsel veri mevcut değildir ancak glüten miktarını kısıtlamak insülin direnci olan bir kişide kan şekerinin düzenlenmesi, kilo verilmesi ve enflamatuar sürecin kırılmasına yardımcı olacak faktörlerden birisidir. Süt ürünlerinin ise tamamen kesilmese bile bir miktar azaltılması enflamatuar basamağın kırılmasına yardımcı olabilir.”
4- STRES HORMONU KORTİZOLÜN DÜŞÜRÜLMESİ PKOS'U TEDAVİ EDER
Bu konudaki birkaç araştırmaya göre, PKOS’lu kadınların bazıları, bu hastalığı yaşamayan kadınlara oranla daha yüksek kortizol seviyelerine sahip. Ancak bu veri kortizol ve PKOS arasında kesin bir bağlantı kurmak için yeterli değil.
“Yüksek kortizol, PKOS hastalığı sürecinde kesinlikle bir rol oynayabilir” diyen Jinekolog Cheruba Prabakar şunları söyledi:
“Kortizol her şeye karışabilir. Konu sadece PKOS ile ilgili değil. Bununla birlikte kortizol seviyeleri gün boyunca dalgalanır. Yaygın olarak yapılan kan testleri ise bilindiği üzere pek güvenilir değil.”
Ramallo ise konu ile ilgili, "Kortizol seviyeleri tıbbi tabloya pek katkıda bulunma eğiliminde değiller" diye konuştu.
Kortizolün vücuda sürekli savaşta olduğunun sinyalini gönderdiğini, sürekli savaşta olduğunu düşünen vücudun da mutlaka yorulacağını belirten Alemdaroğlu, bu nedenle stresin bütün hastalıkların temelinde olduğunu, yoğun stres altında vücutta ilk üreme sisteminin bozulduğunu vurguladı. Alemdaroğlu, vücut üreme sistemi olmadan da hayatını sürdürebildiği için stresin dolayısı ile kortizolün azalmasının sadece PKOS değil tüm hastalıkların tedavisindeki vazgeçilmez basamak olduğunun altını çizdi.
5- PKOS'LU KADINLAR YOĞUN EGZERSİZDEN KAÇINMALI
Sosyal medyada yayılan bir başka yanlış bilgi de PKOS'lu kadınların kortizol seviyelerini yükseltebileceği gerekçesiyle yüksek yoğunluklu egzersizlerden kaçınmaları ve bunun yerine yavaş yürüyüşleri tercih etmeleri gerektiği yönünde.
Roelands, "PKOS hastalarının şiddetli egzersiz yapamayacağını destekleyen hiçbir veri yok. Aksine küçük bir çalışma, sekiz hafta boyunca haftada üç kez yüksek yoğunluklu aralıklı antrenman yapan PKOS'lu kadınların kortizol düzeylerinin düştüğünü buldu” ifadelerine yer verdi.
6- İNOSİTOL GİBİ TAKVİYELER PKOS'U TERSİNE ÇEVİREBİLİR
Bu bilgi tam anlamıyla yanlış sayılmaz. Şöyle ki PKOS, tersine çevrilemeyen ömür boyu süren bir durum ancak semptomları hafifletebilecek bazı takviyeler var. Bu takviyelerden biri de inositol.
Kadın doğum uzmanları, hastalarında PKOS olsun ya da olmasın, yumurta kalitesini iyileştirmeye yardımcı olması için uzun süredir inositol öneriyor.
Alemdaroğlu da inositol takviyesinin bilimsel olarak yumurtanın büyümesi ve olgunlaşmasında etkisi olduğunu, özellikle tedaviye dirençli hastalarda yaygın olarak kullanıldığını dile getirdi ve ekledi: "Ama iddia edildiği gibi durumu tersine çevirecek bir etkiye sahip değildir."
7- RAHMİNİZİ DETOKS İLE TEMİZLEYEBİLİRSİNİZ
Rahim detoksu yapmak mümkün mü? Prabakar’ın bu soruya cevabı oldukça net: "Rahimden detoks yapmak diye bir şey yoktur. Rahminiz toksik değildir ve ‘temizlenmesi’ gerekmez.”
Bununla birlikte bazı çaylarda PKOS karşısında yardımcı olabilecek bazı bileşenler bulunuyor. Ramallo, örneğin nane çayının PKOS'lu kadınlarda testosteron seviyelerini düşürmeye yardımcı olduğundan bahsetti ve ekledi: “Ayrıca yeşil çay da inflamasyonu azaltarak PKOS semptomlarını iyileştirebiliyor.”
Doç. Dr. Songül Alemdaroğlu, PKOS’un en gerçek tedavisinin yaşam tarzı değişiklikleri olduğunu vurguladı.
"Kadının düzenli olarak spor yaptığı, sigara ve alkolden uzak durduğu, kilosunu normal sınırlar içinde tuttuğu ve Akdeniz tipi diyet ile beslendiği bir yaşam tarzı tedavideki ilk basamaktır" diyen Alemdaroğlu, bunların sağlıklı bir yaşam için herkese önerildiğini, bunun dışındaki tüm tedavilerin sadece kısa süreli fayda sağlayacağını ve şikayetlerin tekrarlayabileceğini hatırlattı.
8- BİTKİSEL TEDAVİLERLE PKOS’TAN KURTULABİLİRSİNİZ
Ülkemizde de özellikle bitkisel tedavilere talep çok fazla ve kulaktan dolma yanlış bilgiler yayılıyor. Bunlardan en yaygın olanı soğan kürü. Ayrıca çuha çiçeği yağı, siyah yılan kökü, civanperçemi, aslan pençesi, hayıt tohumu, tarçın da polikistik over tedavisinde sık kullanılan bitkilerden.
'Bunların herhangi bir faydası var mı?' diye sorduğumuz Doç. Dr. Songül Alemdaroğlu şöyle yanıt verdi:
“Biliyoruz ki bütün ilaçların temelinde bitkiler vardır. Ama unutmamalıyız ki her ne olursa olsun aşırı tüketilmesinin yan etkileri olabilir. Tüm bu bitkisel tedavilerin ortak noktası antienflamatuar özelliklerinin olmasıdır. Ayrıca vücuttaki hormonal denge üzerinde de değişiklikler oluşturarak kendiliğinden adet görmeyi sağlayabilirler. Destek olarak kullanılabilmekle birlikte hiçbiri uzun süreli, tek başına, yüksek miktarlarda kullanılmamalı."
9- DOĞUM YAPMAK PKOS'U YOK EDER
Alemdaroğlu, doğum yapmanın PKOS üzerinde bir etkisinin olmadığını ancak 40’lı yaşlardaki kadınlarda adetlerin daha düzenli hale gelebildiğini söyledi.
10- PKOS OLAN KADINLAR HAMİLE KALAMAZ
PKOS'lu kadınlarda adet kanamalarında düzensizlik, yumurta büyüme ve olgunlaşmasında problem olduğunu belirten Alemdaroğlu, bu durumun gebe kalma sürelerinde uzamaya neden olabileceğini ancak kullanılabilecek çok sayıda tedavi yöntemi ile çoğu PKOS’lu kadının kolaylıkla gebe kalabildiğini belirtti.