Güncelleme Tarihi:
HAYATINI ANLATAN FİLM GÖSTERİME GİRDİ, DÜNYA ONU BİR KEZ DAHA ANDI
“I Wanna Dance with Somebody: Whitney Houston Filmi’, 2012’de trajik bir ölümle aramızdan ayrılan, ‘beyazların en çok sevdiği siyah’ olarak anılan, eşsiz sesiyle müzik tarihine damgasını vuran ve ‘The Bodyguard’ adlı filmiyle hafızalarda yer edinen sanatçının hayatından pasajlar aktarıyor. Kasi Lemmons imzalı yapımda Houston’ı canlandıran Naomi Ackie çok başarılı bir performans ortaya koyuyor...” Hürriyet’in sinema yazarı Uğur Vardan, Whitney Houston’ın hayatını anlatan ve yeni gösterime giren bu ses getiren filmle ilgili satırları böyle kaleme almış. Trajik detayları olan hayatı 2012’de yine trajik şekilde sona eren Houston, dünyanın en yetenekli şarkıcılarından biriyken ve belki de önünde daha uzun yıllar devam edeceği bir kariyeri varken aramızdan ayrılmış, kaybına tüm dünya çok üzülmüştü.
48 YAŞINDAKİ ÖLÜMÜ DÜNYAYI YASA BOĞMUŞTU
1992’de Kevin Costner’la birlikte başrollerini paylaştığı The Bodyguard filminde söylediği I Will Always Love You (Seni Daima Seveceğim) adlı şarkı, bütün rekorları altüst etmiş, Houston bu şarkıyı ilk kez seslendirmesinin üzerinden 20 yıl geçtikten sonra öldüğünde herkes onu bu şarkının artık ezberlenen sözleriyle anmıştı. Whitney Houston, 11 Şubat 2012'de Beverly Hilton'daki bir süitte küvette baygın halde bulundu. Sağlık görevlileri onu kurtarabilmek için kalp masajı yaptı ama Houston’un yorgun kalbi bu çabalara cevap vermeyecekti. Dev yıldız 48 yaşında hayatını kaybetti.
YAPIMCISI ÖLMEDEN 48 SAAT ÖNCE YANINDAYDI
Los Angeles İlçe Adli Tıp Kurumu, ölümünün kaza olduğunu ve boğulma ile birlikte 'aterosklerotik kalp hastalığı ve kokain kullanımının etkilerinden' kaynaklandığını bildirdi. Toksikoloji sonuçları, sisteminde başka ilaç ve uyuşturucu kalıntıları da bulacaktı. Şarkıcıyla ilk kez 20 yaşındayken bir plak anlaşması imzalayan ve kariyeri boyunca onunla birlikte çalışan ünlü müzik yapımcısı Clive Davis, Whitney Houston’ın ani ölümüne en çok üzülen ve en büyük şaşkınlığı yaşayanlardan biri olmuştu. Bunun sebebi ikilinin hem uzun yıllara yayılan bir iş ve arkadaşlık ilişkisi yürütmesi hem de Davis’in onun ölümünden önce en yakınındaki insanlardan biri olması.
2018 yılında, 71. Cannes Film Festivali'nde gösterimi yapılan Whitney Houston belgeseli "Whitney" de 2012 yılında hayatını kaybeden yıldızın sıkıntılarla dolu hayatının bugüne kadar bilinmeyen detaylarını ortaya çıkarmıştı. Ödüllü İskoç yönetmen Kevin Macdonald'ın yönettiği Whitney belgeselinde Whitney Houston'ın uzun yıllar asistanlığını yapan Mary Jones'un filmin sonlarına doğru yaptığı açıklamaya göre ünlü yıldız çocukluğunda kendisi de bir şarkıcı olan Dee Dee Warwick'in tacizine uğramış. Dee Dee Warwick, Huston'ın annesi Cissy Houston'ın yeğeni ve Whitney Houston'ın kuzeni. Warwick 2008'de 63, Houston ise 2012'de 48 yaşında hayatını kaybetmişti. Mary Jones'un belgeselde aktardığına göre çocuk yaşta yaşadığı bu cinsel taciz Whitney Houston'ı derinden yaralamış ve ileriki yaşantısında yaşadığı sıkıntıların sebeplerinden birisi haline gelmiş. Asistanının iddialarına göre yaşadığı travma ünlü şarkıcının cinsel tercihini sorgulamasının da sebeplerinden biriymiş. Belgesel de Whitney Houston'ın üvey erkek kardeşi Gary Houston da 7 yaşından 9 yaşına kadar "aileden bir kadın" tarafından cinsel tacize uğradığını anlatıyor ancak isim belirtmiyor. Kevin Macdonald filmin çekim sürecinde Whitney Houston'ın hayatında yer etmiş, yakın çevresinden 70'den fazla isimle görüşmeler yapmıştı.
HAYATINI MAHVEDEN BAĞIMLILIKTAN KURTULMAYA KARAR VERMİŞTİ
Hayatı boyunca uyuşturucu bağımlılığı ile mücadele ettiği bilinen Houston, ölmeden önceki süreçte bu bağımlılığından kurtulmak için uğraşıyordu. 90 yaşındaki plak yapımcısı Clive Davis “Bana rehabilitasyonda neler yaptığını anlatıyordu” diye başladı söze. “Sigarayı nasıl bıraktığını, boğazındaki nikotini nasıl temizlediğini söylüyordu. Ve stüdyoya girmeye, yeniden şarkı söylemeye başlamak istiyordu… Bu konuşmaların üzerinden sadece 48 saat sonra öleceğini, hayatının bu kadar korkunç, erken sona ereceğini asla düşünmezdim.” dedi ve yıldız şarkıcının ölmeden önce verdiği son kararın uyuşturucuyu bırakmak ve kendini iyileştirmek için yiğitçe bir girişimde bulunmak olduğunu açıkladı.
Ünlü yapımcı ve plak şirketi sahibi Davis, Houston'ın kendisi için 'The Greatest Love of All' şarkısını söyleyerek seçmelere katıldığı zamanı hala hatırlıyor ve ekliyor “O seçmelerde bunun hayatta bir kez karşılaşılabilecek bir şarkıcı olduğunu biliyordum.” Ortak yapımcılığını üstlendiği Whitney Houston biyografisi “I Wanna Dance with Somebody”de Stanley Tucci tarafından canlandırılan Davis, filmin “Halkın Whitney hakkında bilmek istediği tüm soruları yanıtladığını” söylüyor.
Kendisi gibi şarkıcı olan Bobby Brown ile evlenen Whitney Houston bu sorunlu evliliği 15 yıl sonunda bitirdi. Bu ayılığın ardından asistanı Robyn Crawford ile ilişkisi olduğuna dair söylentiler Houston’ın peşini bırakmadı. 2019'da Crawford, 'Sizin İçin Bir Şarkı: Whitney Houston ile Hayatım' adlı bir kitap yazdı ve bu kitapta ilişkiyi doğruladı. Davis gençken Robyn ile bir ilişkisi olduğunu söyleyen Whitney’nin, sonraki yıllarda “Bir ev istiyorum. Evlilik istiyorum Çocuk istiyorum. Ailemle bir ölüm kalım mücadelesi istemiyorum. Bu benim dinime aykırı.” dediğini aktardı.
Janis Joplin'den Carlos Santana'ya, Billy Joel'den Pink Floyd'a kadar herkesle çalışmış olan müzik yapımcısı Whitney Houston için “Neslinin en iyisi olan ve tüm zamanların en iyi iki veya üçünün arasında olan bir sesti. Onun benzersizliğini daha ilk gördüğümde anlamıştım.” diyor.
11 Şubat 2012’de, yani Houston’ın öldüğü gün, Clive Davis'in Houston'ın da katılması beklenen, müzik ve film dünyasının en büyük isimlerinin çoğunun yer aldığı Grammy öncesi partisi planlandığı gibi yapıldı. Ancak bu parti kısa sürede Houston'a bir saygı duruşuna dönüşecekti. Davis, partinin başlangıcında Houston'ın ölümü hakkında şunları söylemişti:
“Şimdiye kadar hepiniz sevgili Whitney'imizin ölümüyle ilgili tarif edilemez trajik haberi öğrendiniz. Bu kadar çok sevgili arkadaşımla dolu bir odanın önünde duygumu gizlemek zorunda değilim. Bunca yıldır benim için çok şey ifade eden birinin kaybıyla kişisel olarak mahvoldum. Whitney çok hayat doluydu. Performansı planlanmamış olmasına rağmen bu geceyi dört gözle bekliyordu. Whitney güzel bir insandı ve kıyaslanamaz bir yetenekti. Bu sahneyi muhteşem varlığıyla süsledi ve yıllar boyunca burada pek çok unutulmaz performans sergiledi. Basitçe söylemek gerekirse, Whitney müziğin devam etmesini isterdi ve ailesi de bu yüzden bu partiye devam etmemizi istedi.”