‘Beni seven biriyle dans etmek istiyorum’
Güncelleme Tarihi:
New Jerseyli bir kilise korosu şarkıcısından bir pop müzik divasına dönüşen Whitney Houston’ın hayatını anlatan ‘I Wanna Dance with Somebody: Whitney Houston Filmi’ cuma günü vizyona girdi. Gelmiş geçmiş en çok ödül alan kadın sanatçıydı, ardında onlarca ‘hit’ bıraktı. Henüz 48 yaşındayken hayata veda eden şarkıcının yaşamöyküsüne birlikte göz atalım.
Ölümünden tam 10 yıl sonra Whitney Houston’ın hayatını anlatan, Kasi Lemmons’ın yönettiği ‘I Wanna Dance with Somebody: Whitney Houston Filmi’ geçen cuma gösterime girdi. ‘Biriyle dans etmek istiyorum’ dediği ünlü şarkısıyla aynı adı taşıyan yapımda sanatçıyı ‘Yıldız Savaşları 9: Skywalker’ın Yükselişi’ (2019) filminden hatırlayacağımız Naomi Ackie canlandırıyor.
Whitney Houston, 11 Şubat 2012’de Beverly Hills’teki otel odasında, küvette ölü bulundu. Ama onun mirasını bu trajediye sıkıştırmak haksızlık olur. Biyografi türündeki film ağırlıklı olarak sanatçının müziğine odaklanıyor.
1992’de evlenen Whitney Houston ve Bobby Brown çiftinin, bir yıl sonra Bobbi Kristina adında bir kızları oldu.
Elmas sertifikalı yıldız
Filmde Stanley Tucci’nin canlandırdığı Amerikalı plak yapımcısı Clive Davis “Whitney Houston muhtemelen tüm zamanların en büyük çağdaş kadın müzik sanatçısıydı” diyor. Whitney Houston’ı keşfeden, Janis Joplin, Bruce Springsteen, Billy Joel, Chicago, Pink Floyd ve daha sayısız ismin kariyerinde önemli bir rol oynayan plak yöneticisi bugün 90 yaşında. Zaten sesinin güzelliği sebebiyle ona ‘The Voice’ (Ses) lakabını takan da o.
Kariyeri boyunca 2 Emmy, 6 Grammy, 16 Billboard Müzik Ödülü ve 22 Amerikan Müzik Ödülü dahil toplam 415 ödül kazanan Houston’ı New Jerseyli bir kilise korosu şarkıcısıyken tüm dünyanın sevdiği bir pop müzik divasına dönüştüren sürece bakacak olursak her şey ailede başlıyor. Sesini ve yeteneğini annesi Cissy Houston’dan aldığını söyleyebiliriz çünkü o da başarılı bir ‘gospel’ (kilise müziği) şarkıcısıydı. Houston, 5 Grammy Ödüllü R&B şarkıcısı Dionne Warwick’in de kuzeniydi. Efsanevi isim Aretha Franklin’se ünlü sanatçının vaftiz annesiydi. Kulağında melodilerle doğan yıldız önce annesine sonra da Amerikalı R&B ve soul sanatçısı Chaka Khan’a vokal yapmaya başladı. Arada modellik de yaptı. Sonunda bir gece kulübünde annesine vokal yaparken Clive Davis’in radarına girdi.
Filmde şarkıcıyı canlandıran Naomi Ackie
1983’te imzaladıkları anlaşmadan 2 hafta sonra Houston ilk kez ‘The Merv Griffin Show’ isimli televizyon programına çıktı. Seslendirdiği ‘Home’ adlı şarkısıyla ortalığı kırıp geçirdi. Bir caz baladı olan ‘Saving All My Love For You’ Houston’ın ABD ve İngilitere’de 1 numaraya yükselen ilk parçası oldu. Ardından gelen ‘How Will I Know’, ‘Greatest Love of All’ ve filme de adını veren ‘I Wanna Dance With Somebody’ çok sevildi. Fakat asıl Kevin Costner’la başrolleri paylaştığı ‘The Bodyguard’ (1992) filmiyle hafızalarımıza kazınan ‘I Will Always Love You’ inanılmaz bir etki yarattı. 42 milyon satış rakamıyla bir kadın sanatçıya ait tüm zamanların en çok satan ‘fiziksel’ single’ı oldu ve bir ‘Diamond’ (Elmas) sertifika aldı. Saymakla bitmeyecek hit şarkıları olan Houston maalesef özel hayatında sorunlar yaşıyordu...
Kevin Costner’la başrolleri paylaştığı ‘The Bodyguard’dan bir kare
‘Hayatı olan biriyim’
Filmin yönetmeni Kasi Lemmons “Karmaşık bir hikâyesi vardı, tıpkı herkes gibi. Yaşadıklarıyla ilişki kurabiliyor ve onu anlayabiliyoruz” diyor. Belki de bu yüzden yıldızın hayatındaki zaferleri kutlayan film aynı zamanda onun aramızdan çok erken ayrılmasına sebep olan trajedilere de net bir bakış sunma çabasında. Arkadaşı ve asistanı Robyn Crawford ile ilişkisini, annesi Cissy’nin ona verdiği eğitimi ve yapımcısı Clive Davis’le olan bağını izliyoruz. Filmin odaklandığı bir diğer konu da Houston’ın 1992 yılında Amerikalı R&B şarkıcısı Bobby Brown’la yaptığı evlilik. Whitney’nin uyuşturucu sorununun büyümesinde Brown’ın etkisi olduğu dönemin gazetelerince sık sık gündeme getirildi. 1993’te kızları Bobbi Kristina Brown’ın doğması da evliliklerini düzeltmedi. Çift 2006’da boşandı. Kızları Kristina da 2015’te annesi gibi trajik bir şekilde hayatını kaybetti.
Bağımlılık problemi için birkaç kez rehabilitasyona giden şarkıcı, 2009’da ABD’li ünlü talk show sunucusu Oprah Winfrey’nin uyuşturucunun kendisini rahatlatıp rahatlatmadığını sorusuna şöyle cevap vermişti: “Bazen... İş, insanların bilmesini istemediğiniz şeyleri örtbas etmeye geldiğinde acı verici olur. Kimse sizi ağlarken, mutsuz görmesin istersiniz.” Oysa yıllar öncesinde, 2000’de haber programı sunucusu Diane Sawyer’a “Ben kendime zarar veren biri değilim. Ölmek isteyen bir insan değilim. Bir hayatı olan, yaşamak isteyen biriyim” demişti.
Houston’ın yaşama sevgisini, eşzamanlı olarak bağımlılıkla mücadelesini ve en sonunda da trajik ölümünü izlerken içinizde biraz hüzün olacak mutlaka. Ama salondan çıkarken aklınızda malum şarkıdan şu sözler kalacak: “Evet, biriyle dans etmek istiyorum/Beni seven biriyle...”