Güncelleme Tarihi:
Öldüğünde henüz 43 yaşındaydı. Dört yaşında adım attığı Hollywood'da sektörün en başarılı ve sevilen yıldızlarından biri haline geldi. Ne 'West Side Story'de canlandırdığı Maria karakteri unutuldu, ne de 'Splendor in the Grass'ta can verdiği aşk yüzünden delirmiş genç kız Wilma Loomis. Hollywood sinemasının en güzel kadınlarından biri olan Natalie Wood'dan bahsediyoruz, evet...
1981 yılının Kasım ayının son haftasıydı. O günlerde Wood bir yandan bilim kurgu-gerilim filmi 'Brainstorm' üzerinde çalışıyor bir yandan da 'Anastasia'yla ilk kez sahneye çıkmaya hazırlanıyordu. Wood, eşi Robert Wagner ve 'Brainstorm'daki rol arkadaşı Christopher Walken ile birlikte Şükran Günü hafta sonunu güzel bir tatille taçlandırmak için çiftin California sahilinde demirlenmiş olan 16 metrelik yatı Splendour'la yola çıktı.
29 Kasım günü sabah saatlerinde ise Natalie'nin cansız bedeni Catalina Adası'nda kıyıya vurdu.
Aradan geçen 40 yılda, Wood'un ölümüyle ilgili merakın da spekülasyonların da sonu gelmedi. Bu konuda kitaplar yazıldı, belgeseller çekildi, yüzlerce haber makalesi yazıldı. Hepsi de nihayetinde aynı soruda düğümlenip kaldı: Natalie Wood'un ölümü trajik bir kaza mıydı yoksa çok daha korkunç bir açıklaması mı vardı? Güzel yıldız düşmüş müydü yoksa itilmiş miydi?
KIZ KARDEŞİ 40 YILDIR ESRARI ÇÖZMEYE UĞRAŞIYOR
Bu soruyla 40 yıldır boğuşanların başında Natalie'nin kız kardeşi Lana Wood geliyor. Geçtiğimiz günlerde yayımlanan 'Little Sister: My Investigation into the Mysterious Death of Natalie Wood (Küçük Kardeş: Natalie Wood'un Esrarlı Ölümü Hakkındaki Soruşturmam) isimli kitabıyla manşetlere oturan Lana Wood, Telegraph'a yaptığı açıklamada bu konuya ilgili olarak, "Birçok tuhaf hikâye anlatıldı. İnsanlar bir gerçeğe ulaştıktan sonra onu eğip büküyordu ve ortaya çıkan şey tam bir hayal ürünü oluyordu" dedi ve ekledi: "Natalie hakkında çok sayıda gerçek olmayan ve nazik olmayan şey söylendi. Hiç kimse Natalie'nin arkasını kollamıyor gibiydi."
Aslında bu 75 yaşındaki Lana Wood'un ilk kitabı değil. Lana Wood, 1984 yılında yayımlanan 'Natalie: A Memoir by Her Sister' (Natalie: Kız Kardeşinin Kaleminden Anılar) isimli kitabında da ablasını anlatmıştı. Bu kitapta ise daha çok ablasının ölümünden sonra yaşadığı zor günlere, "O gece ne oldu?" sorusunun olası yanıtlarına ve polisin ilk soruşturmasının ardından ortaya çıkan yeni kanıtlara odaklanıyor. Aradan geçen 40 yılda öfkesinin ve ablasının ölümünden sorumlu gördüğü adama duyduğu kızgınlığın azaldığını söylemek de mümkün değil.
ANNELERİ HEP YILDIZ OLMALARINI İSTEDİ
Wood kardeşlerin anne ve babası Bolşevik Devrimi'nden sonra Rusya'dan kaçıp ABD'ye sığınan Çarlık yanlılarındandı. Baba Nikolai, Hollywood stüdyolarında set inşaatlarında çalışan "çok sessiz, çok dert çekmiş" bir adamdı. Anne Maria ise oldukça baskın karakterli bir kadındı. Kızlarına en büyük tavsiyesi "Sizden daha güzel kız arkadaşlar edinmeyin" olan Maria Wood, Natalie'nin yıldız olması için her şeyi yapabilirdi. Lana Wood'un ifadesiyle, "Natalie'ye, gösteri dünyasına, partilere, her şeye hayrandı. Bunlar için yaşıyordu".
Lana Wood, kitapta ablasının henüz 15 yaşındayken annesi tarafından bir otele götürüldüğünü, burada Kirk Douglas'ın odasına gönderildiğini, daha sonra geri döndüğünde çok üzgün halde olduğunu da anlattı. O sırada Natalie henüz 15 yaşındaydı, Lana ise ne olduğunu anlamak için çok küçüktü. Ama yaşı ilerledikçe kötü bir şeyler yaşandığını anlamıştı. Ama annelerine bakılırsa yıldızlık yolunda ilerleyen Natalie "çenesini kapatıp" işine bakmalıydı.
RÜYA EVLİLİK ÇABUK BİTTİ
Natalie Wood, 1957 yılında Robert Wagner'la evlendi. Wagner o zamanlar kariyeri düşüşe girmiş bir sinema oyuncusuydu. Daha sonra 'It Takes a Thief' ve 'Hart to Hart' isimli televizyon dizileriyle ikinci yükselişini yaşayan Wagner 27, Wood ise 19 yaşındaydı evlendiklerinde…
O yıllarda Los Angeles Times'ta bir köşe yazarı, yakınlarının "RJ" olarak çağırdığı Wagner ile Wood'u, İngiltere'nin tahtı terk eden kralı 8'inci Edward ve Wally Simpson'dan sonraki en fazla fotoğraflanan, hakkında konuşulan ve kıskanılan çift ilan etmişti. Ancak bu rüya evlilik uzun sürmedi; 1962'de ayrıldılar. Lana Wood'a bakılırsa, ablası, Wagner'ı uşağıyla oldukça samimi bir halde yakalamış ve boşanma davası açmıştı. Wagner ise bu iddiayı hiçbir zaman kabul etmedi.
Sonraki 10 yıl Natalie Wood'un aşk hayatı oldukça çalkantılı geçti. Warren Beatty, Yugoslav çapkın Ladislav Blatnik, Tom Courtenay ve politikacı Jerry Brown'la ilişkiler yaşayan Natalie, 1969'da İngiliz yapımcı Richard Gregson'la evlendi. 1970 yılında çiftin bir kızları (Natasha) oldu. Ama Gregson'ın ihaneti sonucu bu evlilik de boşanmayla bitti.
TANIDIĞIN DÜŞMAN, TANIMADIĞIN DOST
1972'de Wood, Wagner'la bir kez daha evlendi ve iki yıl sonra kızları Courtney dünyaya geldi. Bu karar Lana Wood'u şaşırtmıştı. Ablasını yavaş yavaş kaybettiğini hissediyordu. "Ne yapıyorsun Allah aşkına?" diye sorduğunda aldığı cevabı şöyle anlattı Lana Wood:
"Bana bütün ciddiyetiyle, 'Bazen tanıdığın düşman tanımadığın dosttan iyidir' diye yanıt verdi. 'Bu evlenmek için iyi bir sebep değil!' dedim. 'Onu çok seviyorum, onsuz yaşamıyorum' dese anlardım ama 'tanıdığın düşman' demesi bana korkunç bir hata yaptığını düşündürdü."
Lana Wood'un kendi sorunları da vardı. Annesi, ablasının izinden yürüyüp sinema oyuncusu olmasını istiyordu. 9 yaşında ilk filminde yer alan Lana Wood, 16'sında ilk kez evlendi. Ancak kocasının dayakları nedeniyle evlilik iki ay sonra iptal edildi. Sonraki 17 yılda Lana Wood 5 kez daha evlendi.
Yaşadığı tüm zorluklarda ablası Natalie her zaman en yakın dostu olmuştu. Birlikte alışverişe gidiyor, yemek yiyor, dedikodu yapıyorlardı. Natalie, Richard Gregson'dan boşandıktan sonra, Lana onun yanına taşınmıştı.
Ancak Lana Wood'un Robert Wagner'la olan ilişkisi oldukça sorunluydu. Lana, Wagner'ın yanına yanaşmıyor, Wagner da Lana'yı bir serseri mayın olarak görüyordu. "Çünkü ben her zaman aklımdan geçeni direkt söyleyen bir insandım. Bunun RJ'i rahatsız ettiğini düşünüyorum" diyen Lana Wood, ablasını ziyarete gittiği zamanlarda bile eniştesiyle neredeyse hiç konuşmuyordu.
Kısacası Natalie Wood öldüğünde en yakınları arasında soğuk rüzgarlar esiyordu…
SOĞUK VE RÜZGÂRLI BİR KASIM GECESİYDİ
Trajik tekne gezintisi sırasındaki hava da benzer vaziyetteydi. Oldukça serindi, deniz çok dalgalıydı. O gece Wood, Wagner, Walken ve yatın kaptanı Dennis Davern, hep birlikte yemek yemek için karaya çıktı. Oldukça alkollü bir halde yata döndüklerinde Wood ile Wagner arasında bir kavga yaşandı. Wagner, eşini işe çok zaman ayırmakla, ailesine ve çocuklarına önem vermemekle suçladı.
Ardından, Wagner'ın polise verdiği ifadeye göre, Wood birlikte kullandıkları kamaraya gitti. Daha sonra eşine bakmaya giden Wagner, Wood'un ortadan kaybolduğunu fark etti. Yatın kurtarma botu da kaybolmuştu. Birkaç gün sonra bot Wood'un cansız bedeninin yakınlarında tespit edildi. Anahtar kontakta takılıydı, vites boşta kürekler de bağlıydı. Belli ki bot hiç kullanılmamıştı.
Wood'un bedeni sudan çıkarıldığında üzerinde pazen bir gecelik, yün çoraplar ve kırmızı bir kaz tüyü mont vardı. Adli tabibin raporuna göre, Wood, açıklanamayan bir sebeple güverteye çıkmış, botu çözmüş, bota atlamaya çalışırken suya düşmüştü. Vücudunda yüzeysel çürükler, yüzünde de sıyrıklar vardı ama cinayet şüphesine mahal yoktu. İki haftadan daha az bir süre içinde soruşturma kapatıldı, ölüm belgesine "kazara boğulma" yazıldı.
WAGNER ARAYIP HABER VERMEDİ BİLE…
Lana Wood, ablasının ölümünü ilk kez radyoda duydu. Wagner arayıp da haber vermemişti. Hatta Wagner ve Lana, cenazeye kadar konuşmadılar bile. Cenazede Wagner, "Kazaydı, bana inanmak zorundasın, lütfen inan bana" dedi. Lana Wood'un ısrarlı soruları yanıtsız kaldı. Birileri genç kadını kolundan çekip götürerek Wagner'ı yalnız bırakmasını söyledi.
Lana Wood yıllarca ablasının ölümüyle ilgili şüpheleri kafasından atmaya çalıştı. Resmi söylemin saçma olduğunu düşünüyordu. Çünkü Natalie pek yüzme bilmezdi, en büyük korkusu da boğulmaktı. Dolayısıyla dalgalı bir denizde gece vakti botla açılacak bir insan değildi.
Lana Wood'a göre, ablasının ölümünden sonra Wagner'ın davranışları da anlaşılabilir değildi. O ve Walken helikopterle karaya dönmüş, Natalie'nin bedenini teşhis etmek yatın kaptanına kalmıştı. Ama ne olursa olsun eniştesinin ablasının ölümünden sorumlu olduğu ihtimalini düşünmek bile Lana Wood'a imkânsız geliyordu.
"Öyle bir inkâr içindeydim ki... Kendi hayatımda öyle çok şey oluyordu ki Natalie'nin sevdiği ve evli olduğu, benim 8 yaşımdan beri tanıdığım birinin böyle bir şey yapmış olabileceğini düşünmek beni yıkardı. İnanmak istemedim, çenemi kapatıp kabullenmeyi seçtim."
11 YIL SONRA GELEN TELEFON
Lana Wood'un konuşma girişimlerini Wagner hep reddetti. 70'lerin sonunda rol teklifleri azalınca yapımcılığa geçen Wood, zamanla o işleri de alamaz oldu. Çeşitli işlerde çalışıp tek başına kızı Evan'ı büyütmeye çalıştı.
Hayat böyle akıp giderken 1992 yılında Wood bir telefon aldı. Arayan Splendour'ın kaptanı Davern'dı. Davern, Natalie'nin ölümünden sonra verdiği ifadede Wagner'ın anlattıklarını doğrulamış, ardından uzun bir süre Wagner'ın evinde yaşamış, onun desteğiyle birkaç oyunculuk işi yapmıştı.
Daha sonra Florida'ya taşınan Davern, telefonda Wood'a vicdanının rahat olmadığını, o gece yatta bir kavga yaşandığını ve Natalie'nin yere itildiğini söyledi. Wood, "Ne oldu Dennis?" diye sorduğunda verdiği cevap, "Sana anlatamam ama korkunç bir şey" oldu, ardından da telefonu kapattı. Zaman içinde bu aramaların sayısı arttı. Her seferinde Davern'ın sesi çok üzgün geliyordu.
WALKEN İLE WAGNER ARASINDA NELER OLDU?
Aradan geçen yıllar boyunca Amerikan tabloid gazetelerine ve televizyonlarına yaptığı açıklamalarda o gece yaşananlar hakkında minik parçaları kamuoyuyla paylaşan Davern, 2009'da 'Goodbye Natalie, Goodbye Splendour' (Hoşça Kal Natalie, Hoşça Kal Splendour) isimli bir kitap da çıkardı. Lana Wood'un aktardığına göre, Davern'ın o geceye dair hatırladıkları şöyle:
Wagner, Natalie Wood'un Walken'ı da tekneye davet etmesinden ötürü kızgındı. Kıyıda yenen 'gergin' akşam yemeğinden dönüşte Wagner'ın tepesi attı. Bir cam şişeyi masada parçalayan Wagner, Walken'a, "Karımla yatmak mı istiyorsun? Bu mu derdin?" diye bağırmaya başladı.
Walken kamarasına gitti ve bir daha çıkmadı. Wood da kamaralarına gitti; Wagner onu takip etti. Davern bağırışlar ve gürültüler duydu. Saat 23.00 sularında tartışma kıç güverteye taşındı. Sesleri o kadar yüksekti ki Davern diğer teknelerden duyulmasın diye sesi bastırmak için radyonun sesini açmak zorunda kaldı.
Bir süre sonra Davern Wagner'ı gördüğünde, aktör "terli, kızarmış, gergin, sinirli ve dağılmış" bir haldeydi. Davern'a, "Natalie kayıp" dedi ve yatı aramasını istedi. Kaptan köşküne giden Davern'a Wagner daha sonra kurtarma botunun da kayıp olduğunu belirtti. Davern arama ışığını açıp telsizle yardım isteyecekti. Ama Wagner onu durdurdu, Kaptan'a bir kadeh daha içki koydu ve "Duruma dikkat çekmek imajımı zedeleyebilir" dedi. Ancak iki saat sonra Davern, Wagner'ı yardım çağırmaya ikna edebildi. Saat, liman görevlilerine haber verdiklerinde 01.30, sahil güvenliğe haber verdiklerinde ise 03.30 olmuştu.
WAGNER 2008'DE HİKAYESİNİ DEĞİŞTİRDİ
Wagner'ın anlattıkları ise bambaşka...
1986'da yayımlanan 'Heart to Heart with Robert Wagner' (Robert Wagner'la Kalp Kalbe) isimli biyografisinde Wagner o gece Walken'la siyasi bir tartışmaya girdiklerini, kavga etmediklerini sadece birbirlerine "siyasi tartışmalarda duyabileceğiniz sözler" söylediklerini yazdı. Wagner'a göre, Natalie bu tartışmadan sıkıldı ve kamaraya gitti. "Orada oturup yaklaşık 1 saat daha konuşmaya devam ettik. Sonra ben Natalie'ye iyi geceler öpücüğü vermeye gittim ama kayıp olduğunu gördüm."
2008'de yayımlanan kitabı 'Pieces of My Heart'ta (Kalbimin Parçaları) ise Wagner hikayesini değiştirip, Walken'la arasındaki tartışmanın Natalie Wood'un kariyeriyle ilgili olduğunu yazdı. "Onu son gördüğümde banyoda saçını yapıyordu" diyen Wagner şöyle devam etti: "Sözün özü, o andan sonra ne olduğunu kimse bilmiyor. Kendimi suçladım mı? Orada olsaydım bir şeyler yapabilirdim. Ama orada değildim. Onu görmedim."
2011'DE SORUŞTURMA YENİDEN AÇILDI
Natalie Wood'un ölümünün 30'uncu yılı olan 2011'de Los Angeles Şerifliği'nden soruşturmanın yeniden açılmasını isteyen bir imza kampanyası başlatıldı. Bir sonraki yıl yapılan otopside, Wood'un ölüm nedeni, "boğulma ve diğer belirlenemeyen faktörler" olarak değiştirildi.
Diğer yandan Lana Wood, gerçeği bulma arayışında Frank isimli bir emekli polisle tanıştı. Orijinal otopsi raporunu inceleyen Frank ilginç bir detayla karşılaştı. Natalie Wood'un mesanesinde 300 cc'lik idrar birikmişti. Ufak tefek bir kadın için oldukça büyük bir miktardı bu. Soğuk suya düştüğünde yaşadığı şokla idrarının boşalması gerekirdi ama nedense öyle bir şey olmamıştı. Ölüm nedeninin boğulma olduğu doğruydu ama Frank'e göre Wood suya düştüğünde bilinci kapalı halde olabilirdi.
6 yıl sonra, Şubat 2018'de, Los Angeles Şerifliği, soruşturmada yeni kanıtlar elde edildiğini ve bunun sonucunda Wood'un ölümünün "şüpheli" kategorisine alındığını açıkladı. Davern'ın ifadesi yeniden alındı. O gece Splendour yakınlarında demirlemiş bir teknede bulunan bir kaynak Wagner ile Wood arasında bir tartışma duyduğunu söyledi.
Baş dedektif John Corina'ya göre, dava cinayet soruşturması olduğundan Wagner "zanlı" değildi ama şüphelilerden biriydi. Wagner yeniden ifade vermeyi reddetti. Evine kadar giden polislere kapısını bile açmamıştı.
Lana Wood, Telegraph'a yaptığı açıklamada, "İnsan bir şeyler sakladığını düşünüyor, değil mi? Birilerinin yaralandığı ya da öldüğü herhangi bir duruma şahit olmuş ya da bir şekilde karışmış herkes 'Yardım edeyim' der ve bildiklerini anlatır. Arama ışığını açtırır, sahil güvenliği aratır. İki saat oturup da içki içmez. Her yanından suçluluk akıyor bence" ifadelerini kullandı.
LANA WOOD'UN TEORİSİ…
Lana Wood'un yeni kitabında kendi teorisi de yer alıyor Ona göre olaylar şöyle gelişti: Walken'la olan tartışmasının ardından Wagner, Natalie'nin bulunduğu kamaraya gitti. Öfkeli bir tartışma çıktı. Natalie güverteye çıktı, Wagner peşinden gitti. Tartışma sürdü. Sonunda Wagner, Natalie'ye bir tokat attı ve yere düşmesine neden oldu. Panik içinde kadını suya attı. Ondan sonraki her şeyi de "sarhoş, kıskanç ve öfkeli bir anında, Natalie Wood'un hayatına son verdiğini" örtbas etmek için yaptı.
Lana Wood ile Wagner arasındaki son konuşma 1998'de gerçekleşti. Maria Wood öldükten sonra, Lana, Wagner'ı arayıp haber vermek için cesaretini topladı. Wagner, "Başın sağ olsun" deyip telefonu kapattı. Ertesi gün Lana'yı tekrar arayıp "Sen iyi misin?" diye sorduktan sonra fazla konuşmadan yeniden kapattı.
Wagner şu an 91 yaşında ve 40 yıldır Natalie Wood'un ölümünde herhangi bir sorumluluğu olduğunu reddediyor. Son olarak geçen yıl Natalie Wood'un Richard Gregson'dan olan ama Wagner tarafından yetiştirilen kızı Natasha Gregson Wagner'ın yapımcısı olduğu 'Natalie Wood: What Remains Behind' (Natalie Wood: Geriye Kalanlar) belgeselinde yer aldı. Belgeselin amacı Wagner'ın Wood'un ölümünde sorumluluğu olduğu iddiasını çürütmekti.
"HEPİMİZ ŞOKE OLMUŞTUK"
Üvey kızına konuşan Wagner, Natalie Wood'la kariyeri ve evden uzakta geçirdiği zamanlar hakkında konuşurken birkaç kadeh şarap içtiğini söyledi. Wood, yatmaya gittikten sonra bir şişe daha şarap açtığını da belirten Wagner, Walken, "Natalie oyunculuğa devam etmeli" deyince tartışmaya başladıklarını o sırada şarap şişesini kırdığını anlattı. Belgeselde söylenene göre bundan sonra Walken uyumaya gitti. Daha sonra Wagner aşağı indiğinde Wood'un kayıp olduğunu fark etti ve sahil güvenliğe haber verdi.
Yetkililer Wood'un cansız bedeninin bulunduğunu haber verdiklerinde dizlerinin bağının çözüldüğünü belirten Wagner, "Hepimiz şoke olmuştuk, herkes. O gece aklımdan defalarca geçti. Tahmin edebilirsin" diye konuştu.
Lana Wood, kendisine de belgeselde konuşma teklifi geldiğini ama reddettiğini belirterek, "Bu bir aklama çabasından başka bir şey değil" ifadelerini kullandı.
Christopher Walken'ın ifadesi ise 40 yıldır değişmedi. Wagner'la Natalie Wood'un kariyeri üzerinden tartışma yaşadıklarını belirten Walken sonra kamarasına gittiğini söyledi. Soruşturma yeniden açıldığında polis Walken'ın şüpheli olmadığını bildirdi.
"RJ'İN DOĞRUYU SÖYLEYEBİLMESİNİ İSTERDİM"
O zamandan bu yana kızının sağlık sorunları ve ölümüyle zor günler geçiren ve torunlarını büyüten Lana Wood, son yıllarda bağımsız filmlerde oynadığı küçük rollerle sinemaya geri döndü.
Telegraph'a yaptığı açıklamada, Lana Wood, "RJ'in doğruyu söyleyebilme cesaretine sahip olmasını isterdim. Gücünü toplayıp, 'Ben bunu yaptım ve bundan sonuna kadar pişmanım' demesini isterdim" diye konuştu.
Ablası için adalet istediğini de söyleyen Wood, "Bunun olmayacağını biliyorum ama en azından bu kitapla içimde kalanı söylemiş oldum" ifadelerini kullandı.
The Telegraph'ta yayımlanan "What really happened to Natalie Wood, according to her sister" başlıklı haberden derlenmiştir.