Güncelleme Tarihi:
FİLM SENARYOSU GİBİ
İlk anda bütün bunlar nefes nefese izlenecek bir filmin senaryosu gibi geliyor kulağa. Ama gerçeğin ta kendisi. Üstelik tek bir ailenin bireyleri bütün bunları ardı ardına yaşadı ve hala da yaşamaya devam ediyor. Özetle, bir değil birkaç tane film konusu çıkaracak kadar çalkantılı bir hayat sürüyor Monako Prensliği'nin hükümdarı olan Grimaldi ailesi.
İNGİLİZ KRALİYET AİLESİNİN HAYATI ONLARIN YANINDA 'DURGUN' KALIR
Son bir yıldır en çok göz önünde olan ve gündemden hiç düşmeyen kişi ise bundan sadece 10 yıl önce "gerçek bir külkedisi" diye tanımlanan Prenses Charlene. Sıradan bir ailenin kızıyken Prens Albert ile evlenip "prenses" olan Charlene'in hayatının hiç de öyle dışarıdan göründüğü gibi "ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar" masalı olmadığı daha başından belliydi. Görünüşe göre sarayın kapalı kapıları ardında hayat hiç de öyle kusursuz bir şekilde gitmiyor. Her ne kadar onlar gibi incelenmese de Grimaldi ailesinin hayatı, Büyük Britanya tahtında oturan Mountbatten Windsor ailesininkinden bile daha çalkantılı.
10 AY SONRA GERİ DÖNDÜ AMA...
Monako Sarayı'ndan gelen son haber 10 ay sonra ülkesine dönen Prenses Charlene ile ilgili. Bir yıla yakın süredir eşi Prens Albert'den ve çocuklarından kilometrelerce uzakta kalan Monako Prensesi Charlene sonunda ülkesine döndü ama görünüşe göre sular henüz durulmadı. İki hafta önce Monako'ya dönüp sarayın bahçesinde fotoğrafçılara mutluluk pozları veren Prenses Charlene'in artık eskisi gibi çeşitli etkinliklere katılması bekleniyordu. Fakat gelişmeler bu yönde değil.
ÜLKENİN ULUSAL GÜNÜNE DE KATILMAYACAK
Eşi Prens Albert ile birlikte Dubai gezisine katılmayacağı belirtildi önce. Ardından bir başka beklenmedik haber geldi. Bu da onu tekrar eskisi gibi görevinin başında görmeyi bekleyenlerde hayal kırıklığı yarattı. 43 yaşındaki iki çocuk annesi Prenses Charlene'in, bu ay içinde yapılacak olan Monako Ulusal Günü kutlamalarına katılmayacağı da resmi olarak duyuruldu.
NEREDE DİNLENECEĞİ AÇIKLANMADI
Güney Afrika'da geçirdiği iddia edilen ve dönüşünün gecikmesine gerekçe gösterilen enfeksiyon nedeniyle sağlığı henüz tam olarak düzelmeyen Prenses'in, bir süre daha dinleneceği bu yüzden resmi görevlerine dönmeye henüz hazır olmadığı açıklandı. Bu kararın, Prens Albert ile Prenses Charlene tarafından ortaklaşa alındığı belirtilen açıklamanın en çarpıcı yanı ise Prenses'in dinleneceği yerin gizli tutulacağı. Buna gerekçe olarak da "Prenses Charlene'in iyileşmesi için gerekli olan rahatlığın ve mahremiyetin sağlanması" gösterildi.
GERGEDANLAR İÇİN GİTMİŞTİ
Gergedanların doğal yaşamdaki neslinin devamı için yürütülen çalışmalar kapsamında ailesinin de yaşadığı Güney Afrika'ya giden Prenses Charlene burada 10 ay kaldı. O süreçte eşi ve çocukları tarafından iki kez ziyaret edilen Prenses, daha sonra da uzun süre evine dönmedi. Ciddi bir enfeksiyona yakalandığı, ardından da birkaç kez operasyon geçirdiği ve doktorlarının uzun süre seyahat etmesine izin vermediği resmi olarak açıklandı. Tüm bunlar da zaten evliliklerinin başından beri sorunlar yaşadıkları basına yansıyan çiftin boşanacağı iddialarına neden oldu. Prenses tam 10 ay sonra ülkesine döndü ve çocuklarına kavuştu. Ailesiyle birlikte sarayın önünde basına poz da verdi ama sonra yine kayıplara karıştı.
SARAYINDA YAŞAMAYACAK
Tam bu sırada Charlene Wittstock'un erkek kardeşinin karısı yine kafa karıştıran bir açıklama yaptı. Buna göre Charlene her ne kadar ülkeye geri dönse de artık sarayda yaşamak istemiyordu. Bunun yerine Grimaldi ailesine ait olan ve tarihi bir binada, bir çikolata mağazasının üst katında bulunan apartman dairesinde yaşayacaktı. Kardeşinin eşi her ne kadar "Charlene elbette kocası ve çocuklarıyla yaşayacak. Saraya dönüp dönmeyeceğini zaman gösterecek" dese de bu açıklama da çiftin arasının bir türlü düzelmediği iddialarını alevlendirdi.
DÜĞÜNDEN ÖNCE ÜÇ KEZ KAÇMAYA KALKIŞTI
Prens Albert ile Prenses Charlene arasında yaşananların bu kadar dikkat çekmesi boşuna değil. Çünkü 2011 yılında evlenmeleri öncesinde başlayan bir takım şaibeler, kafa karıştıran durumlar ve ortaya atılan iddialar netlik kazanmadı. 1 ve 2 Temmuz 2011'de gerçekleşen resmi nikah ve düğünü öncesinde birçok iddia ortaya atılmıştı Albert ve Charlene ile ilgili. Bunlar arasında en çarpıcı olanı ise Charlene Wittstock'un belki de hata yaptığını anlayıp üç kez Monako'dan kaçmaya çalıştığı ama hepsinin de engellendiği idi. Bir kraliyet ailesine gelin gitmeye hazırlanan eski olimpik yüzücü Charlene Wittstock'un düğünden önce ülkesine kaçmak istemesinin nedeninin de Prens Albert'in birbiri ardına ortaya çıkan gayri meşru çocukları olduğu ileri sürüldü. İşin bu kısmı üzerindeki sır perdesi elbette net olarak aydınlanmadı ama Prens'in birçok gayri meşru çocuğu olduğu da bir gerçek.
'ÇOCUK DOĞUR, SONRA BOŞAN'
Bu arada düğün gerçekleştikten sonra da Albert ile Charlene arasındaki kriz bitmek bilmedi. Bir yıl sonra gündemde olan konu ise çiftin henüz bir çocuk sahibi olmamasıydı. Fransız Vocisi dergisi, kaçma teşebbüslerinin ardından sarayın Charlene ile yasal bir varis vermesi karşılığında yüklü bir boşanma tazminatıyla birlikte ülkeden ayrılmasına izin verileceği konusunda bir anlaşma yaptığını yazdı. Saray kaynaklarına dayandırılan habere göre evliliklerinin birinci yılında hamile kalamayan Charlene giderek daha karanlık bir bunalıma girdi, stresli ve mutsuz hale geldi. Neyse ki bu kriz büyük olasılıkla tüp bebek tedavisiyle dünyaya gelen ve şu anda altı yaşında olan Prenses Gabriella ve Prens Jacques sayesinde çözüldü. Yani taht bir veliahta sahip oldu. Ama bu durum bile çiftin arasında suların durulmasını, Charlene'in yüzündeki mutsuz ifadenin ortadan kalkmasını sağlamadı.
ÜLKENİN GELECEĞİNİ KURTARDILAR
İddialara göre ülkenin geleceği bu çocuklara bağlıydı. Belki evlilik de bu yüzden yapıldı. Çünkü ülkenin Fransa ile 1981 yılında yaptığı bir anlaşmaya göre eğer tahta geçecek bir veliaht bulunmazsa Monako, Fransa'ya bağlanacaktı. Sonunda dünyaya gelen biri kız diğeri erkek ikizleri, ülkenin geleceğini de kurtarmış oldu.
BÜYÜKELÇİLİĞE SIĞINDI
Gelelim işin filmleri bile aratmayacak ayrıntısına. Özellikle de Fransız basını Charlene Wittstock'un düğün öncesi üç kaçma girişimini de geniş bir şekilde manşetlerine taşıdı. İlk kaçış girişimi basına göre şöyle gelişti: Charlene, 1 ve 2 Temmuz 2011'deki düğününden önce mayıs ayında gelinlik bakmak üzere Paris'e gitti. Bunu fırsat bilerek de Güney Afrika büyükelçiliğine sığındı. Fakat sonra tekrar saraya geri dönmek zorunda kaldı.
PASAPORTUNU BİLE ELİNDEN ALDILAR
Yine bir Fransız gazetesi olan Le Journal du Dimanche'ın iddiasına göre bu kaçma girişiminden sonra Charlene'in pasaportu elinden alındı ve saray görevlileri tarafından düğünden kaçmaması konusunda ikna edildi. Pasaportu iade edilen Charlene, bir kez de Monako Formula 1 yarışları sırasında kaçmaya teşebbüs etti fakat yine yakalanıp saraya geri getirildi. Üçüncüsünde ise Nice Havaalanı'nda Güney Afrika'ya uçmak üzereyken yakalandı ve bir kez daha pasaportuna el konuldu. Her üç girişimi de başarısızlıkla sonuçlanan Charlene sonunda Prens Albert ile evlendi. Fakat düğünündeki mutsuz, hatta ağlayan halleri de tüm bu iddiaların asla unutulmamasına, yıllar sonra bile tekrar gündeme gelmesine neden oldu. Elbette kaçma girişimleriyle ilgili tüm bu iddialar Monako Sarayı tarafından kesin bir dille yalanlandı.
'BU KADARI DA OLMAZ'
Prenses Charlene'in gelin gittiği Monako hanedanı yani Grimaldi ailesinin geçmişi gerçekten de eşine sık rastlanmayacak trajik olaylarla dolu. Grimaldi ailesi, dünyanın en küçük ve zengin ülkelerinden birinin hükümdarı. Saraylarda yaşıyorlar ve servetleri sayılamayacak kadar büyük. Ama gerçek anlamda mutluluğu bir türlü bulamıyorlar. Her ne kadar ilk anda bir şehir efsanesini andırsa da bunun nedeninin yüzyıllar öncesine uzanan bir lanet olduğuna inananlar da var. İşte dünyanın en zengin kraliyet ailelerinden biri olan Grimaldi ailesinin üzerinde dolaşıp duran o kara bulutların öyküsü ve yaşadıkları "Bu kadarı da olmaz" dedirten korkunç olaylar. Yıllardır Monaco Prensliği denilince birçok insanın aklına masallara yaraşır görüntüler gelir. Güzeller güzeli Hollywood yıldızı Grace Kelly ile evlenen yakışıklı, şefkatle Prens Rainier... İlk bakışta olup bitenler masal gibi olsa da gerçek hayatta bu ailenin hiçbir üyesi "sonsuza kadar mutlu" bir şekilde yaşayamadı. Özetle başlarına gelmeyen trajedi kalmadı.
'BU AİLE, ASLA MUTLULUĞU BULAMAYACAK'
Monaco'yu yöneten Grimaldi ailesi 13'üncü yılda gücünün zirvesine ulaşmıştı. İşte o yıllarda yaşanan korkunç bir olay ve olayın mağdurunun sözlerinin ailenin kaderine etki ettiğine inanılıyor. Yüzyıllardır anlatılanlara göre, büyücü olduğu da söylenen bir Flaman kadın, nüfuzlu Grimaldi ailesinden bir üyenin tecavüzüne uğradı. Kadın öylesine sarsıldı ki aileyi lanetledi. Flaman kadın "Bir Grimaldi, evliliğinde asla gerçek mutluluğu bulamayacak" dedi. Sonuçta, o lanetli sözler gerçeğe mi döndü bilinmez ama gerçekten de ailenin üyeleri ne evliliklerinde ne de genel hayatlarında gerçek mutluluğa ulaşamadı.
DİLLERE DESTAN DÜĞÜN
Grace Kelly, 1950'lerde Hollywood'un en gözde yıldızlarından biriydi. Güzelliğinin de zarafetinin de eşi benzeri yoktu. Bu durum, Avrupa'nın küçük ve zengin ülkesi Monaco'nun hükümdarı olan Prens Rainier'nin de gözünden kaçmadı. Kelly ve Prens, kelimenin tam anlamıyla masallara yaraşır bir düğünle evlendi. Üç çocukları oldu: Albert, Caroline ve Stephanie. Fakat ailenin mutluluğu 1982 yılında bir daha geriye dönülmeyecek şekilde bozuldu. Küçük kızı Stephanie ile bulunduğu arabada Trafik kazası geçirdi Prenses Grace. O kaza sonucu henüz 53 yaşındayken kendi adını taşıyan hastanede son nefesini verdi.
GÖZLERİNİN ÖNÜNDE ÖLDÜ
Grimaldi ailesinin üzerinde dolaşan kara bulutlar bununla da dağılmaz. Aile kısa bir süre sonra bir başka trajedi ile sarsıldı. Bu kez hayatı değişen kişi çiftin büyük kızı Caroline oldu. 1970'lerde dünyanın en gözde bekar prensesi olan Caroline, kendisinden yaşça büyük iş adamı Philippe Junot ile evlendi, üstelik ailesinin karşı çıkmasına rağmen. Ama bu evlilik uzun sürmedi. Prenses Caroline, mutluluğu ikinci evliliğini yaptığı İtalyan iş adamı Stefano Casiraghi'de (yukarıda) buldu. Üç çocukları oldu:Charlotte; Andrea ve Pierre. Fakat Caroline'in mutluluğu kısa sürdü. Stefano Casiraghi, henüz 30'lu yaşlarının başındayken karısının gözleri önünde geçirdiği bir sürak teknesi kazasında öldü. Takvimler 1990 yılını göstermektedir o sırada. Yani, Prenses Grace'in ölümünden 8 yıl sonra aile bir başka trajedi ile sarsıldı. Prenses Caroline 2001 yılında Hanover Prensi Ernst August ile evlendi. Şimdilik sakin bir hayat sürüyor.
KÜÇÜK PRENSESİN ÇILGIN HAYATI:SİRKTE BİLE YAŞADI
Ailenin küçük prensesi Stephanie'ye gelirsek... Annesinin hayatını kaybettiği kazada yanında olan Stephanie uzun süre kendini toparlayamadı. Gençlik yıllarında da bir dönem şarkıcılığa merak salan Stephanie, annesinin kaybından sonra daha da sıra dışı bir hayat sürmeye başladı. Koruması Daniel Ducruet ile evlenir ve iki çocuk sahibi olur. Ancak Ducruet, Stephanie'yi Belçika Güzeli ile aldatınca ayrıldılar. Daha sonra Monaco Sarayı'nın güvenlik müdürü Jean Raymond Gottlieb ile aşk yaşar ve bir çocuk sahibi oldu. Ancak bu ilişki de uzun sürdü. Daha sonra bir sirkte çalışan ve fil terbiyecisi olan Franco Knie ile aşk aşamaya başladı. Çocuklarını da alıp Knie ile birlikte onun sirk karavanında yaşamaya başladılar. Ama büyük bir sorun vardı, Franco Knie evliydi. Bu ilişki de uzun sürmedi.