Koca bir ülkenin geleceğini onlar kurtardı: Boynu bükük kardeşler

KÜÇÜK YAŞTA ANNE HASRETİ
İkizler, korunaklı yuvalarında büyümeye başladı. Elbette anne ve babaları onların üstüne titriyordu. Üstelik dışarıdan bakıldığında dünyaya şanslı gelen çocuklardandı onlar. Büyük bir varlığın içinde, her tür imkana sahip olarak dünyaya gözlerini açmışlardı. Sonra beklenmedik bir gelişme oldu. Anneleri aniden ortadan kayboldu. Yani evi, hatta ülkeyi terk etti. Söylentilerin ardı arkası kesilmedi. Anne ve babalarının arasının kötü olduğu, zaten yakında boşanacakları, annelerini yılın sadece belli zamanlarında görebilecekleri... Ve daha birçok söylenti. Bu zaman içinde çocukların görüntüsü de değişti. Nereye giderlerse gitsinler yüzleri gülmez oldu. Hatta ikizlerden kız olanı bir ara kendi kestiği saç modeliyle; ruh sağlığının bozuk olduğu iddialarına hedef oldu. Onları uzaktan izleyen milyonların en çok kalbine dokunan ise iki kardeşin, dünyanın karşısında, kameraların gözü önünde ellerinde tuttukları pankartlarla annelerine geri dönmesi çağrısı yapmasıydı. Bir süre sonra hayalleri gerçek oldu, anneleri geri döndü. Şimdi eskisinden daha farklı ikiz kardeşler. Artık yüzleri usul usul gülmeye başlıyor. Mensup oldukları aile üzerinde dolandığı yolunda efsaneler bulunan lanetten etkilendikleri ileri sürülen bu iki kardeşin yani Monako sarayının iki küçük veliahtı Jacques ve Gabriella'nın, kısacık hayatlarının hikayesine bir bakalım istedik. Bu arada iki kardeşin geçen 10 Aralık'ta 8 yaşına girdiklerini de hatırlatalım. 

ÜLKENİN GELECEĞİNİ KURTARDILAR
Ülkelerinin geleceğinin kurtarıcısı olarak görülen bu iki çocuk Monako Prensi Albert ile eşi 'hüzünlü prenses' Charlene'in ikizleri Gabriella ve Jacques. 2014 yılında dünyaya gözlerini açtıklarında en çok da mensup oldukları aile derin bir nefes almıştı. Çünkü eğer onlar dünyaya gelmeseydi, Avrupa'nın ortasındaki küçük ülkeleri Monako, tahta geçecek bir veliaht olmadığı için Fransa'ya bağlanacaktı. İkinci seçenek olarak da iktidar, halalarının çocuklarına geçecekti. Herkes annelerinin hamile kalmasını beklemişti zaten. Yaşı artık 50'leri geride bırakan babaları Prens Albert bir ara tahtının veliahtı olarak gayri meşru çocuklarını bile düşünmüştü. Kız kardeşi Caroline'in üç çocuğundan birini veliaht ilan etmesine bile pek sıcak bakmamıştı.  Yani onlar doğmasaydı Albert'in kanı tamamın sonlanacaktı ülkede. Uzun sözün kısası bu ikizler ülkenin geleceğini kurtardı.

HALLERİ, DÜNYANIN YÜREĞİNİ SIZLATTI
Jacques ilk sıradaki, ikizi Gabriella da ikinci sıradaki veliaht olarak tarihteki yerlerini aldılar. Zaten iki çocuk daha ufacık yaşlarından itibaren anne ve babalarıyla birlikte resmi etkinliklere katılarak görev bilinci içinde yetiştiriliyorlar. Anneleri Charlene, sağlık sorunlarını bahane ederek kendi memleketi Güney Afrika'da neredeyse bir yıl kaldığında onlar babalarıyla birlikte Monte Karlo'da yaşamayı sürdürdü. Albert nereye giderse onları da yanlarında götürdü. İşte o süreçte çocukların yüzünün hiç gülmemesi, durgun tavırları dünyanın yüreğini sızlattı. Konumları ne olursa olsun onlar daha "anne çocuğuydu." Uzakta olan annelerine ihtiyaçları vardı.

KENDİ KESTİĞİ SAÇLARI ŞOKE ETTİ
Jacques'ın aşırı durgunluğu, Gabriella'nın sıra dışı tavırları onların annesizlikten ne kadar olumsuz etkilendiğini gözler önüne serdi. "Ayrılıyorlar" söylentileri çıktığı sırada anneleri Charlene'i ziyaret için Güney Afrika'ya gittikleri sırada çekilen bir fotoğraf sosyal medyada paylaşılınca minik prenses eskisinden daha fazla ilgi çekmeye başladı. Küçük kız saçlarını eline geçirdiği bir makasla kendisi kesmişti. Saçının ön kısmı gerçekten gözden kaçmayacak kadar tuhaftı. Bu durum sosyal medyada tartışmalara neden oldu. Küçük kızın bu tavırlarını "sevimli" bulanlar, hatta kendi çocuklarının da bunu yaptığını söyleyenler oldu. Fakat buna karşılık Gabriella'nın annesinden yoksun olduğu için bunalıma girdiği ve duygularını bu şekilde dışa vurduğunu savunanlar da çıktı. Bazı kullanıcılar da Charlene'in ruh sağlığının yerinde olmadığını, bu durumun kızını da etkilediğini ileri sürdü.

'ÜZGÜNÜM BELLA'M ELİMDEN GELENİ YAPTIM'
Gabriella'nın saçını kendisinin kestiğini sosyal medya paylaşımında Prenses Charlene kendisi ilan etti. Birlikte çekilen fotoğraflarının yanına "Gabriella saçını kesmek istedi. Üzgünüm Bella'm düzeltmek için elimden geleni yaptım" notunu yazdı.

AYNISINI KENDİSİ DE YAPMIŞTI
Minik Gabriella'nın bu saç kesimi Charlene'in Monako'dan ayrılmadan bir süre önce katıldığı bir etkinlikte herkesi şoke eden asi saç kesimini hatırlattı. Punk modeli kestirdiği saçlarıyla dikkat çeken Charlene'in o görüntüsü bunalımda olduğu iddialarına yol açmıştı. Onun hissettiği üzüntüyü bu şekilde ifade ettiği ileri sürüldü.

ANNELERİNE BÖYLE SESLENDİLER
İki küçük çocuk, annelerinin geçen yılın son döneminde eve dönmesiyle rahat bir nefes aldı. Ama bu mutluluk kısa sürdü. Çünkü Charlene gizemli bir sağlık sorunu ileri sürülerek yine ortadan kayboldu. İşte o süreçte ülkelerinin ulusal günü kutlamalarında Jacques ve Gabriella, törene babaları Albert, halaları Caroline ve Stephanie ile yakın aile bireyleri gözetiminde katıldı. O gün sarayın balkonuna çıktıklarında ellerinde annelerini ne kadar özlediklerini ifade eden kendi el yazılarıyla hazırladıkları pankartlar vardı. Onların bu davranışı görenlerin yüreğini titretti.

ARTIK İKİZLER DAHA HUZURLU
Sonunda öyle ya da böyle Charlene Monako'ya geri döndü. Özellikle ilk zamanlarda yüzü hiç gülmese de artık sanki eskisinden daha iyi. Yanında çocukları ve kocasıyla sık sık resmi görevlerini yerine getiriyor. Anneleri yokken boynu bükük görünen ikizler ise artık eskisinden daha mutlu görünüyor. Her ne kadar yaşıtları olan çocuklardan daha ciddi bir görünüm sergiliyor olsalar da yine de hallerinden ve tavırlarından en azından anne hasreti çektikleri zamana kıyasla daha huzurlu göründükleri belli oluyor.

ANNELERİNİN KUCAĞINDA YENİ YAŞLARINA GİRDİLER: charlene ve Albert'in ikizleri Jacques ve Gabriella geçtiğimiz günlerde sekizinci doğum günlerini kutladı. Geçen yıl anneleri uzakta olduğu için onunla online görüşerek yeni yaşlarına giren ikizler bu kez annelerinin kucağında doğum günlerini kutladı.

'BU AİLE ASLA EVLİLİKTE MUTLULUĞU BULAMAYACAK: Bu arada biraz önce yukarıda değindiğimiz, bu küçük çocukları da etkilediği ileri sürülen Monako lanetini bir hatırlayalım. Yüzyıllar önce güzel ve soylu bir Flaman kadın vardı. Bu kadın aynı zamanda bir cadıydı inanışa göre. O zamanlar kayalıklardan oluşan tek gemilik bir liman şehrinden ibaret küçücük ülkenin prensi de bu kadını görür görmez etkilenir. Ama genç kadın, prensin, onurunu lekelemesine izin vermek istemez. Öte yandan prens kadından aldığı "hayır" yanıtını kabul etmez. Bir gün sevgisinin "gönülsüz hedefini", küçücük ülkesinin görülmeye değer kayalıklarında bir romantik yürüyüşe davet eder. Onu etkileme girişimleri sonuçsuz kalır, kadın prense direnir. Sabrı taşan prens de zorla amacına ulaşmaya çalışır. Prensin bu tacizinden kurtulan kadın çareyi, kendini kayalıklardan aşağıya atmakta bulur. Çünkü, hayatının geri kalanını bu "zorla sevilme" talebinin yarattığı saldırılar altında geçiremeyeceğini anlamıştır. Prensin tacizine maruz kalan genç kadın, kendini kayalıklardan aşağıya bırakmadan önce döner ve Prens'e şunları söyler: "Grimaldiler asla evlilikte mutluluğu bulamayacak." Ve görünüşe göre aradan yüzyıllar geçse de bu efsanedeki lanet hala geçerliliğini koruyor.

BEKLENMEDİK ÖLÜMÜ, ÜLKEYİ ŞOKE ETTİ
Bu efsanede sözü edilen bir zamanların önemsiz küçük ülkesi Monako Prensliği. Flaman kadının lanetine neden olan kişi de ülkenin ilk yöneticisi Prens Rainier. Yani herkesin tanıdığı, Grace Kelly'nin eşi Prens Rainier'nin atası. Her ne kadar Monako Prensliği'nin tahtında oturan Grimaldi Ailesi bu efsaneyi yalanlasa da yaşananlar, Flaman kadının lanetinin tuttuğunu doğrular gibi. Ailenin evliliklerinin çoğu gerçekten de boşanma veya trajediyle sonuçlandı. Prens Albert'in küçük kız kardeşi Stephanie iki kez evlenip boşandı, her iki evlilik de bir yıldan biraz fazla sürdü. Albert'in ablası Caroline'in ikinci kocası Stefano, 30 yaşında bir sürat teknesi kazasında öldü. Annesi Prenses Grace 1982'de bir Trafik kazasında öldü. Bu, prenslik için çok travmatik bir andı.

ONLAR DA MUTLU OLAMADI : Ardından Grace'in büyük kızı Caroline, ikinci evliliğini yaptığı ve çok sevdiği kocası Stefano Casiraghi'nin katıldığı bir tekne yarışında geçirdiği kaza sonucu kaybetti. Üç küçük çocuğuyla bir başına kalan Caroline, uzun süre inzivaya çekildi, sonra güçlükle hayata döndü. Ailenin küçük kızı Stephanie de aşk hayatında bir türlü aradığı mutluluğu bulamadı. Korumasından ve bir sirk çalışanından çocuklar dünyaya getirdi. Evlilikleri hüsranla sona erdi.

ÇOK MUTLU BİR EVLİLİKLERİ YOK
Son olarak Prens Albert var... İki tane gayri meşru çocuğu olduğu tıbben kesinleşen Albert'in de mutlu bir evliliği olduğu söylenemez. Karısı Charlene daha onunla evlenirken mutluluktan olmadığı çok açık olan gözyaşlarını kimseden saklamadı. Zaten daha o ana kadar defalarca düğünü iptal etmeye, ülkeden kaçmaya çalıştığı iddiaları ortaya atılmıştı. Her ne kadar artık ailesiyle birlikte olsa da çok da mutlu olmadığı yüz ifadesinden bile belli oluyor. Zaten üzerine yapışan "hüzünlü prenses" unvanı da onunla birlikte yaşıyor neredeyse.

Küçük Gabriella annesiyle katıldığı bir etkinlikte onun kucağında gayet mutlu görünüyordu.

 FOTOĞRAFLAR: AVALON, ALAMY, INSTAGRAM