Paylaş
◊ Geçen haftaki yazımda itiraz ettiğiniz noktalar varmış. Nedir yanlış bulduğunuz? “Haydi eller havaya” moduna girmek için sizce de erken değil mi?
- Cenk Eren: Tülaycım yazında diyorsun ki “Eğlence sektörü açılırsa ikinci dalga da gelebilir”... Bir yere kadar haklısın. Fakat şu var, eğlence sektörünü birkaç sınıfa ayırmak lazım. Yani bar, disko dediğimiz kalabalık yerler ayrı, yemekli ortamda müzik yapılan yerler ayrı, ayakta konser izlenen alanlar apayrı. Bütün eğlence sektörünü tek şemsiye altında toplarsak yanlış bir yola girmiş oluruz.
◊ Yani sınıfına göre itiraz edelim...
- Cenk Eren: Bin kişilik konser alanında sosyal mesafeyi korumak tabii ki imkansız. Fakat hem Işın’ın, hem Demet’in hem de benim oturmalı masa düzeninde konser verdiğimiz, sahneye çıktığımız yerler var. Mesela Sahne İstanbul, mesela Günay, o tip yerlerden bahsediyorum. Devlet diyor ki “Ben belli bir süre sonra kademeli olarak restoranları açacağım. Diyelim ki 300 kişilik bir restoran, ilk etapta oraya sadece 150 kişi alacağım”...
◊ Masa ve sandalyeler arasında mesafe olacak yani...
- Cenk Eren: Evet. Bu şartlar altında, insanlar yemek yerken bizim orada şarkı söylememizde ne gibi bir sakınca olabilir?
“ÇOK PARA KAZANDINIZ ORKESTRANIZA DA SİZ BAKIN”
◊ Çözüm öneriniz ne?
- Cenk Eren: Bu işte, eğlence sektörü tek çatı altında toplanmasın. Restoran tarzı sosyal mesafenin korunabileceği yerlerdeki programlar, o mekanlar açıldıktan sonra serbest bırakılabilir. Bir de şöyle bir durum var, hep “Şarkıcılar 2-3 ay orkestralarına baksalar ne olur” diye düşünülüyor.
◊ Bu da size sorumluluk yüklüyor...
- Cenk Eren: Burada sorun orkestralarımıza bizim bakmamız değil.
◊ Ne peki?
- Cenk Eren: Şimdi yaz sezonunu baz alalım. Ayvalık’tan Mersin’e kadar kıyı şeridini göz önünde bulunduralım. Binlerce küçük restoran, küçücük müzikli yer var ve buralarda binlerce müzisyen çalışıyor. Ve bunların hiçbir sosyal güvencesi yok. İşte bu mekanlar kapalı, bahsettiğim insanların çoğu sigortasız.
KUAFÖRLER BİLE BİZDEN ÖNCE DAVRANDI
◊ E ne yapacağız, pandemi görmezden mi gelinsin?
- Cenk Eren: Tabii ki devletin koyduğu kurallara herkes uyacak. Tabii ki bin kişi gidip bir mekanda balık istifi biçimde eğlenmeyecek, ona ben de karşıyım. Söylemek istediğim şu, eğer 200 kişilik bir restorana 100 kişi alınıyorsa ve ben de çıkıp orada şarkı söylüyorsam, bunun ne sakıncası olabilir?
- Demet Akalın: Cenk’in söylediklerine yüzde 100, hatta 1 milyon katılıyorum. Bütün sektörlerde iyileşmeye gidiliyor. Kuaförler bile bizden önce davrandı.
◊ Sanatçılar adına bir mağduriyet iması mı bu?
- Demet Akalın: Mağduriyet değil de, tüm sektörlerin bir bilirkişisi, bir müdürü, başkanı var, televizyonlara çıkıp açıklamalar yapıyorlar. Herkes için iyileşme ve normalleşme düşünülürken, sanatçı ve müzisyenler bazında da bir normalleşme olmalı. Türkiye’nin öbür ucunda da bu işi yapanlar var. Garsonundan valesine... Bir tek orkestrayı düşünmeyin, 300 bin kişi ekmek yiyor bu sektörden.
- Cenk Eren: Bulaşıkçısına, komisine...
- Demet Akalın: Yanlış da anlaşılmasın, tabii ki hemen açılsın demiyoruz. En azından bayrama kadar biraz daha sıkı durursak... Ki ben dünyayı yakından takip ediyorum, gerçekten çok iyi gidiyoruz biz. İşte bayrama kadar böyle sıkı tutabilirsek, güzel bir yaz geçireceğimize inanıyorum. Ama normalleşme sürecinde bizim de biraz sesimizi çıkarmamız gerekiyor. Cenk’in dediği gibi restoranlar açılıyorsa, belli mesafe kuralları konuyorsa, bizim için de bir çözüm yolu aranmalı
- Işın Karaca: Zaten sahnede herkesin sosyal mesafesi korunuyor.
◊ Sorun sahnede değil ki, sizi dinlemeye gelenlerin arasındaki mesafede...
- Demet Akalın: Evet, sahnedeki için problem yok zaten. Konu, gelecek olan misafirler. Bir de insanlar artık ruhsal açıdan da sıkıntıda, bu açlığımızı da doyurmamız yazım. Sahneye çıkmayı bırakın, ben bile gidip bir başka sanatçı arkadaşımı dinlemek istiyorum.
- Işın Karaca: Az önce Cenk’in dediğine dönersek, biz sadece tepenin üstünü biliyoruz. Ya kayıt dışı müzisyenlerin durumu? Ekmeğini bu sektörden çıkaran binlerce insan var. Biz bu işi aşkla yapıyoruz ama sadece kendimizi düşünemeyiz.
- Demet Akalın: Aynen...
- Işın Karaca: Diğer yandan kazancının yüzde 48’ini devlete ödeyen bir sektörden bahsediyoruz. Biz sahneye çıkmak mecburiyetindeyiz. Bizim sektörümüzün bu ülkeye kazandırdığı vergi oranı çok yüksek.
◊ Maddi açıdan siz de mi zorlanmaya başladınız?
- Cenk Eren: Pandemi bizim için mücbir sebep sayılmadı. Çalışmadığımız halde vergimizi ödüyoruz.
- Işın Karaca: Ben ödemedim.
- Demet Akalın: Ben bir tek gelir vergimi ödemedim, ödeyemem yani. Ev kredisi bir yandan...
- Işın Karaca: AVM’ler açıldı, o zaman ben de gidip AVM’de konser vereyim!
- Demet Akalın: Evet, aynen.
◊ Bakanlara mesaj göndermek isteseniz...
- Cenk Eren: Mesela Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanımıza buradan seslenelim. Her gün haberlerde izliyoruz, İŞKUR’un önünde iş bulmak için bekleyenlerin büyük bölümü “ben bulaşıkçıyım, ben garsonum” diyor. Bunlar da bizim sektörde olan insanlar. Bizim çalıştığımız yerler kapalı olduğu için işsiz kalanlar.
◊ Beklentiniz ne?
- Cenk Eren: Sosyal mesafeyi koruyarak o işyerlerini açsınlar ki İŞKUR kapısında bekleyen insanlarda biraz azalma olsun. Şunun altını özellikle çizmek istiyorum, bizim derdimiz paramızın üstüne para eklemek değil. Allah’a şükürler olsun, biz kendimizi 3-5 beş sene idare ederiz.
- Demet Akalın: Kusura bakma Cenk, sana bu konuda katılamayacağım. Bizim çoluğumuz çocuğumuz, bakmak zorunda kaldığımız bir sürü insan var.
- Cenk Eren: Arkadaşlar ben 3-5 ay, başka insanlara nazaran kendimizi daha rahat idare edebiliriz diyorum.
- Demet Akalın: Ben idare edemiyorum işte, onu söylüyorum. Bak çok önemli bir şey söylüyorum; Türkiye’nin en çok kazananlarının başında geliyorum ve diyorum ki ben idare edemiyorum!
Gelen bir şey yok, giden devam diyorum. Ben kimseyi işten çıkarmadım. Bakın ben otellerin açılmasına destek olurum. Ama otelciler düşünülüyorsa, müzisyenler ve sanatçılar da düşünülsün. Bizim için de bir yol çizilmeli.
- Işın Karaca: Çok haklısın. Şimdi oteller açılıyor ama benim o oteller içindeki konserlerim iptal ediliyor. Bunun bir daha düşünülmesi lazım.
- Cenk Eren: Konserleri iptal etmemeleri lazım. Neticede yabancı turist gelmeyecek bu sene. Yerli müşteri çekebilmek için de sanatçılarla tatili cazip hale getirecekler.
◊ O zaman otel sahipleriyle bir anlaşma yapılması lazım.
- Cenk Eren: Kesinlikle...
- Işın Karaca: Herkes için bir planlama yapılırken bizim üçüncü aşamada olmamız... Bilemiyorum.
- Cenk Eren: Bayram sonunda restoranların açılacağını tahmin ediyorum. Açmak zorundalar. Restoranlar açıldığında, o restoranda birisinin şarkı söylemesine de kimsenin söz söyleyeceğini zannetmiyorum.
◊ Bunu çok erken dile getirip beklentiyi artırmak istemiyor olabilirler. Kaldı ki hızlı bir normalleşme süreci algısı pandemide ikinci dalga riskini artıracaktır.
- Cenk Eren: Tabii. Bar, gece kulübü, ayakta konser; yakın vadede bunların olması gerçekten mümkün değil.
FİYATLARIMIZI YARI YARIYA İNDİRMEK ZORUNDAYIZ
◊ Herkes eğlenmek istiyor ama hayati önemi olan o sosyal mesafenin ortadan kalkmasından da korkuyoruz neticede...
- Cenk Eren: Eller havaya şeklinde ayakta konser zaten mümkün değil. Onun hepimiz farkındayız. Ama insanlar yemek yiyor, yerinde oturuyor, bir yandan sevdiği sanatçıyı dinliyor. Bunda ne sakınca var?
- Işın Karaca: Açıkhava dediğimiz alan 5 bin 500 kişi kapasiteli. Sosyal mesafeyi nasıl korursun; koltukları yarıya indirirsin, yine o sahneyi açarsın.
- Cenk Eren: Hatta Bilim Kurulu’na şöyle bir öneriyle gidelim, bu yaz açık hava ve oturmalı mekanlar için şu kuralı getirsinler: Öncelikle gelen insanların mekana girmeden önce kapıda ateşleri ölçülecek. Servis yapan garson maskeli olacak. Kapasitenin yarısı kadar insan kabul edilip sosyal mesafe korunacak.
◊ Bu durumda sanatçıların da maliyetin düşürülmesine destek olması gerekecek. Program başına alınan ücretler düşer mi sizce?
- Cenk Eren: Evet, tabii.
- Işın Karaca: 450 kişi kapasiteli mekana adam 225 kişi sokabiliyorsa, biz de ona göre fiyatları yarı yarıya indireceğiz.
- Cenk Eren: Sanıyorum ki sanatçı arkadaşlarımızın yüzde 80’i bunu kabul eder.
- Işın Karaca: Kabul etmeyen de çalışmaz Cenk.
- Cenk Eren: Tekrar altını çizmek istiyorum, o İŞKUR kuyruğundaki insanların yüzde 80’i bizim sektörümüzün insanları. İşsiz kaldılar. İş bulamıyorlar, çünkü başka meslekleri yok. Aşçıyı taksi şoförü yapamazsın ki...
- Işın Karaca: Yetkililer bir çözüm üretmekle yükümlü.
- Cenk Eren: DM’lerimizi okutsak ağlarsın. Yardım edelim tamam ama biz çalışmazken hangi birine yardım edeceğiz? Hatırlar mısın, seçimlerden sonra Zonguldak’taki bir çocuk parkını yıktılar, o parkı yaptırırken şarkıcılar iyiydi. Şimdi “Biz çalışalım” deyince “Çalışma otur, senin o kadar paran var” deniyor.
HANGİMİZ DÜNYANIN DURACAĞINI DÜŞÜNEBİLİRDİ
◊ Talep ve önerilerinize bakınca, hem sanatçılara hem de işletmelere çok büyük sorumluluk düşüyor. İşletmeler de bu sorumluluğu alırlarsa belki bir çözüm yolu bulunabilir.
- Cenk Eren: Alacaklar, mecburen. Temmuz, ağustos gibi...
- Işın Karaca: Bir de bu iş direkt ekonomiye katkı. İç hat uçuşlarını açacaklar, değil mi?
◊ Evet...
- Işın Karaca: Biz bir işe gidiyoruz, 30 kişi. Uçağı, transferi, oteli, yedi içti parası... Düşünsene kaç bin kişi para kazanıyor tek bir konserden. Tekrar ediyorum, biz aslında bütün müzisyenleri savunuyoruz. Birçok müzisyen bu duruma hazır değildi. Hangimiz hazırdık? Kim düşünebilirdi bir anda bütün dünyanın duracağını...
- Cenk Eren: Diyorlar ki “Şarkıcılar baksınlar orkestralara”, o zaman fabrikatörler niye işçilerine bakmıyor da kısa çalışmaya müracaat ediyor?
- Işın Karaca: Fabrikatör arkadaşım var. Ücretsiz izne çıkarmış milleti.
- Cenk Eren: Bize gelince de “Bakın orkestranıza”...
- Işın Karaca: Size çok net bir şey söyleyeceğim. Bu sadece pandemiyle ilgili bir şey de değil.
Ocak ayında deprem oldu, her şey durduruldu, işler iptal oldu, biz ocak ayında çalışmadık. Şubatta şehitlerimiz vardı, yine çalışmadık. Mart ayında pandemi vurdu.
Benim 1 Ocak’tan 10 Mart’a kadar 26 konserim iptal oldu. Şimdi yaz konserlerimi hiç saymıyorum. Sadece bu döneme ait bir durum değil işte.
- Cenk Eren: Sayın Cumhurbaşkanımız “Biz bize yeteriz” dedi, bütün sanatçı arkadaşlarımız elinden gelen yardımı yaptı. Helali hoş olsun. Her zaman yaparız, çünkü yapmamız gerekiyor. Ama çalışırsak daha çok yaparız.
Paylaş