The Walking Dead: Yürü ya zombim!
Güncelleme Tarihi:
Dünya televizyon tarihinin en çok izlenen dizisi 'The Walking Dead' en iddialı ve kanlı sezonuyla ekranlara döndü.
Şapkamı önüme koyup itiraf etmek istiyorum; “The Walking Dead” bazen saç baş yolduruyor ancak her sezon finalinde bir kez daha anlıyorum ki televizyonun başına gelen en güzel şeylerden biri bu dizi. Dışarıdan bakanlar için bir “zombi” dizisi ama esasen insanoğlunu kaplayacak ölçekte, uygulamalı bir psikanaliz seansından farksız. Bildiğimiz anlamda hayatın bitişini ve geride kalmanın, kayıplar vermenin, insanlığa güveni tüketmenin ve ölüm korkusunun insanı ne ölçüde örseleyebileceğinin kusursuz bir gözlemi. Karınca çiftliği izler gibi izlediğim ve zaman zaman karakterlerle empati kurarak farklı durumlarda vereceğim tepkileri sınadığım doğrudur. Bir diziyle izleyicisi arasındaki bağ da daha kuvvetli kurulamaz sanırım. 5 koca sezonu devirdik, üstüne altıncı sezona da giriş yaptık ancak endişelenmeyin, çok şey kaçırmadınız, daha doğrusu şov asıl şimdi başlıyor!
NEDEN ZOMBİ?
Diziyi izlemeyenler için ufaktan mevzuyu toparlayalım; bahsedeceğim konular hayati “spoiler” içeriklerine sahip değil, o yüzden endişelenmeye mahal yok. George Romero babanın 1968 tarihli kült filmi “Night of the Living Dead”den beri alışılagelmiş bir zombi prototipi var akıllarda: Yavaş hareket eden, zombiye dönüşmeden önceki kimliğinden eser kalmayan ve iletişim yeteneğini kaybetmiş, insan eti ve özellikle de beyniyle beslenen yarı ölü yamyamlardır zombiler. Bir kez ısırdılar mı onlardan birine dönüşüverirsiniz. “The Walking Dead” bu kuralları alıyor ve kafasının üzerinde döndürüveriyor.
Şöyle ki; “The Walking Dead” özelinde tüm insanlığın DNA’sı çoktan bozulmuş. Öyle ki, ölen herkes tuhaf bir mutasyon geçirerek “zombi” kıvamına geliyor. (Bu arada dizide “zombi” ibaresinin hiç kullanılmadığının da altını çizelim.) Bu yaratıkları öldürmenin tek yolu beyinlerini dağıtmak; herhangi bir yaralamada ölmüyorlar. Dizideki zombiler tarafından ısırılırsanız da onlardan birine dönüşmüyorsunuz, salyalarındaki bakterinin kana karışma hızı ve bünyenizin buna bağışıklığı oranında dönüşüm hızınız dakikalardan saatlere kadar uzanıyor ancak kurtuluş yok, o mutasyon gerçekleşecek!
Hürriyet.com.tr
İnsanlığın yıllar içerisinde kendi DNA’sını bozup “zombiye” dönüşümünü gerçekleştirmesi başlı başına bir distopyayken “The Walking Dead” bu çöküş hikâyesini kaynak eserinden ödün vermeden işliyor. Kaynak eser dediğimiz “The Walking Dead”in çizgi romanları. 2003'ten beri aylık yayımlanmaya devam eden çizgi roman serisi 2007 yılından beri tüm dünyada en yüksek satışa sahip olan çizgi eserlerden. Bakın “Superman”, “Batman”, “Spider-Man” falan değil, çizgili dünyanın esas süper yıldızı “The Walking Dead”. Diziyle çizgi romanın hikâyesi paralel gitse de zaman zaman karakterlerin yaşadığı olaylar ve detaylar değişiklik gösterebiliyor. “The Walking Dead”in yaratıcısı Robert Kirkman bunun sebebini hem çizgi roman okuyanları hem de diziyi izleyenleri ters köşeye yatırma arzusuyla açıklıyor.
MADISON SQUARE GARDEN GECESİ
Şimdi sizi New York’a götüreceğiz... Ekim ayında organize edilen muazzam bir geceyle “The Walking Dead” altıncı sezonunun start’ını verdi. Oyuncuları bugüne dek bir televizyon dizisi için yapılmış en büyük promosyon organizasyonunda yer alarak tarihe geçtiler. 9 Ekim'de dünyanın dört yanından gelen 15 bin “The Walking Dead” hayranı, altıncı sezonunun ilk bölümünü, dizinin oyuncularıyla birlikte izlemedi. New York’taki Madison Square Garden’da yapılan etkinliğin konukları, biletlerini piyango usulü kazandı. Ücret ödemeden dizinin internet sitesine kayıt yaptıran 26 milyon (Evet, yirmi altı milyon!) aday arasından sadece 15 bin kişi bu geceye katılabildi.
Geceye özel olarak Georgia'daki setten uçağa atlayıp gelen oyuncuların yanı sıra, önceki sezonlarda diziden ayrılan karakterleri canlandıran oyuncular da gecede onur konuğu olarak hazır bulundular. Altıncı sezonun ilk bölümünü dünyadan iki gece önce izleyen şanslı seyircileri ilk selamlayan isim ise “The Walking Dead” çizgi romanlarının ve dizinin yaratıcısı Robert Kirkman oldu. Dizi yayınından önce Kirkman’ın söylediği şu sözler binlerce hayrandan büyük tezahürat aldı; “Bu gece kalbiniz deli gibi çarparken, avuçlarınız terlerken ve parmaklarınız yanınızdakinin parmaklarıyla heyecan içinde kenetlenirken şunu unutmayın; bu dizinin en iddialı sezonunun başındasınız, bu gece izleyecekleriniz fırtınadan önceki sessizlik.”
Gecenin en büyük olayı Daryl Dixon’ı canlandıran Norman Reedus’un sahneye motosikletle gelmesiydi!
Bu konuşmayı yaklaşık 1 saat süren sezon açılışı takip etti. Ardından mekânda ışıklar yeniden açıldığında eski ve yeni oyunculardan kurulu “The Walking Dead” ekibi sahnede yerlerini almaya başladılar. Hayranlarla muhabbetten tutun da yeni sezona dair beklentilere kadar pek çok mevzu masaya yatırıldı. Tabii gecenin en büyük olayı Daryl Dixon’ı canlandıran Norman Reedus’un sahneye motosikletle gelmesiydi! Dizinin hayranları için emsalsiz bir gece olan bu kutlama aynı zamanda “The Walking Dead”in gövde gösterisiydi. Bir televizyon dizisinden çok daha fazlası olduğunu bu ölçekte bir etkinlik yaparak kutlayabilecek yapımların sayısı bir elin parmaklarını geçmez.
ALTININ GÜCÜ
Bu geceyi takiben, 11 Ekim Pazar gecesi “The Walking Dead” altıncı sezonun ilk bölümü yayımlandı. Sadece Amerika’da 14,5 milyon, dünyanın geri kalanında da 5 milyon seyirci toplayarak 19,5 milyon toplam izleyici rakamıyla, kırılması zor bir rekora daha imza attı. Çizgi romanları düzenli okuyan biri olarak sizi temin ederim ki acayip şeyler izleyeceğiz. Sadece bu sezon değil, gelecek en az 2 sezonda daha “The Walking Dead” bize kıyametin ne olduğunu yaşatacak. Bu sezon gözünüz Glenn & Maggie çiftiyle Carl’da olsun, sezonun en iddialı isimleri kesinlikle onlar!
“The Walking Dead” çizgi romanlarını sevenlerin diziye katılmasını hevesle bekledikleri bir diğer karakter olan Negan’a dair bugüne dek detay yayınlanmamıştı, geçtiğimiz günlerde bu sezon finalinde Negan’la tanışacağımız kesinleşti. Bakın iddia ediyorum; altıncı sezonundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bu diziyi izlemek için sizi bu sayfalar da gaza getiremediyse gerçek bir zombi istilasında görüşürüz!
“The Walking Dead” ekibine bu sezon katılacan karakterlerin en önemlisi, yakışıklı oyuncu Tom Payne’in canlandıracağı Jesus adlı karakter. Çizgi romanlarda kilit bir karakter olan Jesus, özellikle de Saviors adlı barbarlar ekibine karşı Rick ve arkadaşlarının en güvenilir silahı olacak.
“The Walking Dead”in kadın hayranları tarafından en beğenilen karakteri şüphesiz Daryl Dixon. Daryl’ı canlandıran yakışıklı aktör Norman Reedus’a bugüne kadar bir hayranından aldığı en unutulmaz hediye soruldu. Reedus’un cevabı şaşırtıcıydı; “Dallas’tan bir hayranım göğüs silikonlarını üzerlerine telefon numarasını yazarak yollamıştı, hiç aramadım!”
