Güncelleme Tarihi:
Birkan Sokullu, Bosna göçmeni bir ailenin çocuğu. İstanbul’da doğdu. Çocukken vaktinin çoğunu berber salonunda, babasını izleyerek geçirse de kafası hep basket sahalarındaydı. Sonunda o sahalara sıkı bir giriş yaptı, Tekel Spor için sahaya çıktı. 1.88’lik boyu da basketboldan yadigâr... Maltepe Üniversitesi Radyo, Sinema ve Televizyon bölümünü kazanınca büyük bir yol ayrımına geldi, okulla sporu bir arada götüremeyeceğini anladı. Ve profesyonel basketbol oyunculuğuna ara verdi.
Hayatının en büyük zorluğunu 21 yaşında, annesini ani bir beyin kanaması yüzünden kaybetmesiyle yaşadı. Şimdi o günleri anarken “Bir süre bazı şeyleri anlamakta güçlük çektim. Kardeşime ve babama karşı sorumluluğum beni güçlü biri yaptı. Bir noktadan sonra da bu yaşananın her an, hepimizin başına gelebileceğinin farkına varıp hayatın getirdiği şeyleri daha kolay kabullenmeye, yaşanan her şeye daha pozitif bir yerden bakmaya başladım” diyor. Sokullu oyunculuğa harçlığını çıkarmak için başlamış. Şimdilerde gelen şöhret onun hayatının merkezi değil. “İşin o kısmında kendimi korumaya aldım” diyerek başlıyor anlatmaya: “Şöhretin sonsuza kadar sürmeyeceğinin bilincindeyim. Bu yüzden kendi bireysel yansımamla değil işimin yansımasıyla ilgileniyorum. En büyük derdim işim.”
GİZLİ YAŞAMIYORUM
Sakin, beyefendi ve utangaç... Jön olmak için fazlasıyla sıkıcı bir portre çizmiyor musunuz?
İmaj çizmekle ilgilenmiyorum. Sakin, kendi halinde ve rahat bir adamım. Ayrıca neden sıkıcı olsun? Tam tersi, eğlenceli. Oturup ufak tefek şeyleri dert etmek yerine olaylardan eğlenceli şeyler çıkarıp mutlu olmak adına bir şeyler yapmaktan keyif alıyorum. Ben olduğum şeyden memnunum.
Son günlerde magazin basınının da ilgisini çekiyorsunuz, bu durum rahatsız ediyor mu?
Ortada görünmeyi sevmeyen biriyim. Tabii, yaptığımız işten dolayı magazinin ilgisini çekecek bazı şeyler oluyor. Zaten hiçbir şeyi gizli yaşamıyorum.
O zaman son ilişkinize gelelim... Berrak Tüzünataç’la bir süredir birliktesiniz. Nasıl gidiyor?
Hakancım, özel hayatımla ilgili konuşmayı pek sevmiyorum...
Peki, nasıl kadınlar ilginizi çekiyor diye sorayım...
Dinamik, eğlenceli, güçlü ve benim güzellik anlayışıma uyan kadınlar...
DAHA OLGUN VE BİLİNÇLİYİM
‘Küçük Sırlar’ dizisinin üstünden beş sene geçti... Şimdi 30’larınızdasınız. Neler değişti?
Çok şey. Kendimi daha olgun ve bilinçli hissediyorum. Huzurluyum.
Bu dizide canlandırdığınız karakter, Kerim, Hülya’nın ilk aşkı. Takıntılı bir aşk bu. Bu kadar takıntılı bir aşk cazip mi sizin için?
Enteresan ve saygı duyulacak bir şey. Ama zaman ilerledikçe hayatlar değişiyor. Kerim kendine başka bir hayat seçmiş. Hülya küçükken yaşadığı zorluklar nedeniyle konforlu bir hayat istiyor. Buna giden yolda âşık olduğu adamla bunu paylaşmak istiyor. Ama adamın başka hayalleri var...