Katlanacaksınız

İSTESENİZ bu kadar denk düşmezdi. Nitekim “Yandaş yargıyı değil, tam bağımsız ve tarafsız yargıyı oluşturmak için uğraş vermeliyiz” diyen Yargıtay Başkanı ile “Yargı reformu stratejisi”ni açıklayan Adalet Bakanı ve “Reformların kararlılıkla hayata geçirilmesinin” önemini vurgulayan Cumhurbaşkanı’nın görüşleri aynı tarihte kamuoyuna yansıdı.

Haberin Devamı

Hani “Maksat bir ama rivayet muhtelif” diye bir söz vardır ya... Bu defa aksi oldu. Rivayet (sözler) bir ama galiba maksat farklı:

Yargıtay Birinci Başkanı Hasan Gerçeker dün yeni Adli Yıl’ı açmak amacıyla yaptığı konuşmada Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in “Yargı Reformu” stratejisiyle ilgili taslağı yerden yere vurdu.

Haklıydı.

Çünkü, hem Avrupa Birliği standartlarına göre yargıda reform yapmaktan söz eder hem de Avrupa Birliği adına yapılan tavsiyelere taban tabana zıt önerilerle ortaya çıkarsanız, alacağınız tepki bu olur. Örneğin:        

“Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na Adalet Bakanı’nın ve Bakanlık Müsteşarı’nın katılması doğru değildir. Reformun amacı yargı bağımsızlığını güçlendirmek (aslında gerçekleştirmek demeleri lazım ama nezaketen böyle söylüyorlar) olmalıdır” diyenlerin önüne siz, “O kurulda Adalet Bakanı da olacak, Müsteşar da...” formülüyle çıkarsanız, üstelik “yargı”nın işine “yürütme”yi ve “yasama”yı da sokarsanız Yargıtay Başkanı size “Allah razı olsun” mu diyecekti?

Haberin Devamı

Onu demez. Önce tek tek anlatır. “Bu kurula Cumhurbaşkanı’nın da Parlamento’nun da üye göndermesi doğru değildir” der, “Yargının yönetimsel işlemlerinde yegâne sorumluluğun yine bizatihi yargının kendisine bırakıldığı bir düzenlemenin yapılmasını tavsiye ediyoruz” der.

Anlarsanız, anlarsınız. Anlamazsanız, dinlemeye mecbur kalırsınız.

Yargıtay Başkanı Gerçeker’in dün, adını anmadan dile getirdiği şikâyetlerin en önemlilerinden biri de Ergenekon adı verilen soruşturmaydı.

Gerçeker, “Her gün kamuoyuna yansıyan ve kafalarda, vicdanlarda soru işaretleri oluşturan, yanlış uygulamalar, usule aykırılıklar, özellikle de iletişimin dinlenilmesindeki yasaya aykırı işlemler, davaların ve tutukluluk sürelerinin makul süreyi aşacak derecede uzaması, toplumda kuşku ve endişe yaratmakta, yargıya olan güven duygusunu azaltmaktadır.

(...)

Ne yazık ki çeşitli nedenlerle yargıya güveni sarsacak, tarafsızlığına gölge düşürecek birtakım yanlışlıkların yapıldığı da yadsınamaz bir gerçektir

(...) Dedikodu kanıt değildir. İddianamenin dayanakları arasında yer alamaz.

Haberin Devamı

Anayasal düzene karşı suçları bizzat savcı soruşturmak zorundadır. Kolluk ifade alamaz” dedi.

Bu kadar ağır eleştirilere hedef olan soruşturmanın şimdi “yargı bağımsızlığını güçlendirme” iddiasındaki siyasi iktidar döneminde yapıldığını dikkate alırsanız, o iddia ile bu uygulama arasındaki fark kadar samimi olabileceklerini görürsünüz.

O zaman da “yandaş yargı”dan söz edilmesi kaçınılmaz olur. 

Yazarın Tüm Yazıları