Paylaş
Ben diyorum. Kızıma da diyorum, sevgilime de, sevdiklerime de. Ama bunun dışında Sedat Ergin’le bir sürü konuda aynı fikirdeyim. Onunla yaptığım bu röportajdan -onun deyişle mülakattan- bir sürü şey öğrendim. Teşekkür ediyorum ve kendime yeni bir röportaj bulmak için huzurlarınızdan ayrılıyorum. Bu arada, sizi de seviyoruuuuum!!!
En son ne zaman hüngür hüngür ağladınız?
Bunu seninle paylaşmam.
Olsun, o kadar çok şey paylaştınız ki bana yeter! En son ne zaman karınıza “Seni çok seviyorum” dediniz?
Hatırlamıyorum.
Çok ayıp.
Ama çok klişe bir laf bu...
Yine de insan duymaktan hoşlanıyor...
Biz 24 yıldır evliyiz, sevginizi farklı şekilde hissettireceksiniz...
Peki siz nasıl hissettiriyorsunuz? Ne diyorsunuz? “Çok güzelsin aşkım!”, “Güzel karıcım benim”, “Bir tanem...”
Bunlar çok standart laflar. Böyle standart laflar etmem. Zaten ne dediğimi de söylemem!
O, sizin için neden vazgeçilmez?
Sanırım aklı. Yumuşaklığı, ruh güzelliği... Ve tabii benim gibi bir adama tahammül etmesi...
Şimdi oldu... Ölene kadar gazeteci mi olacaksınız, B planınız var mı?
Yok, muhtemelen ölene kadar gazetecilik...
Çok para kazandınız mı?
Şükretmesini bilen bir insanım. Basındaki genel ortalamanın üzerinde para kazandım. Para sıkıntım hiç olmadı. Ama medyada konuşulan o büyük rakamları alanlardan biri de olmadım. Bundan bir şikayetim de yok.
Sizin maaşınızı düşürecekler mi?
Bilmiyorum. Ama azaltılmamasını temenni ediyorum.
Eşinizin yaptığınız gazeteyi beğenmediği olur muydu?
Galiba o da biraz renk istiyordu...
Milliyet yazarlarının yaş ortalamasının 64 olduğu doğru mu?
Doğru...
Kolay mı yazarsınız, zor mu?
Yazı yazarken zorlanmıyorum. Ama ön hazırlığı zamanımı alıyor.
Yazdığınız yazıyı 30 kere okur musunuz?
Okurum, her okuduğumda da hata bulurum. Bu nedenle çevremdekilere okuturum. Milliyet’e yazdığım başyazıları da okuturdum. Umut Alphan vardı gece müdürü, çok zekidir, çok iyi hata bulur, “Taşra baskısındaki başyazıyı dikkatlice oku. Senden 10 hata bulmanı istiyorum!” derdim. Mesela “3 tane bulabildik Sedat Bey” diye arardı, “Sen dikkatli oku, vardır mutlaka başka” derdim.
Hem itibarlı olup hem çok okunmak mümkün mü?
İşte mesele budur! Hepimiz bunun için uğraşmalıyız...
GAZETECİ OLMAK İSTEYENLERE TAVSİYEM
Gazeteci olmak isteyen genç arkadaşlara tavsiyem, entelektüel gelişiminizi her şeyin üstünde tutun, devamlı okuyun ve soru sorun. Ne olur kendinizi geliştirmeyi ihmal etmeyin. Kendinizi doktora öğrencisi gibi görün. Ama bilin ki o doktorayı bir türlü alamayacaksınız. Devamlı bir bilgi açlığı hissedeceksiniz. Böyle bir açlık ve merak duymuyorsanız, zaten vazgeçin, gazetecilik filan yapmayın!
MESLEK HAYATIMIN EN ÖNEMLİ GAZETECİLİK OLAYI NEYDİ?
Bir de meşhur çuval hadisesi var, kime Sedat Ergin desem, hemen çuvalı anlatıyor, meslek hayatınızın en önemli gazetecilik başarısı o mu?
Hayır, çuval hadisesi beni hâlâ rahatsız eden bir olay. Keşke öyle tatsız bir olay yaşanmasaydı da, ben de bu haberi yazmamış olsaydım. Benim en çok sevdiğim haberim 1980 yılı kasım ayında İsrail ile diplomatik ilişkilerin ikinci katip düzeyine indirildiğini anlatan özel haberimdi. Cumhuriyet’te çalışıyordum o zaman, askeri yönetim dönemiydi, gazete 9 sütundan patlatmıştı. Yer yerinden oynamıştı. Bir de 1987 yılında Hürriyet temsilcisi olarak Washington’da bulunurken NATO Başkomutanlığı’ndan henüz ayrılmış olan General Rogers ile yaptığım bir mülakatı unutmam. Müzakere gibi bir mülakat oldu; soru-yanıtların akışı içinde onu öyle bir yere getirdim ki, Türkiye’ye bir saldırı olursa bazı NATO ülkelerinin Türkiye’nin yardımına geleceği konusunda tereddüt belirtti. “Yani NATO Antlaşması’nın beşinci maddesi (bir üyeye saldırı herkese yapılmış sayılır, herkes yardımına gelir) işlemez mi diyorsunuz?” diye sordum, “İşlemeyebilir” dedi. Böylelikle, Türkiye’nin güvenliğine ilişkin NATO güvencesinin aslında çok da sağlam olmadığı yakın bir zamana kadar ittifakın askeri karargâhının başında oturan komutan tarafından söylenmiş oldu. Bu, Türkiye’nin bütün savunma stratejisini tartışmalı hale getiriyordu.
Rahmetli Çetin Emeç bunu “Şok Açıklama” diye 9 sütundan verince, NATO ertesi günü bir açıklama yapmak zorunda kaldı ve “Türkiye’de bir saldırı olursa beşinci madde işleyecek-tir” dedi. Gelgelelim, Hürriyet’te ertesi günü bir yazı işleri kazası oldu, bu açıklama içeriden küçük bir şekilde verildi.
Bu mülakatla Milliyet okurlarıyla vedalaşmış olayım
Apar topar ayrıldınız, vedalaşabildiniz mi okurlarınızla?
Milliyet geleneğinde, genel yayın yönetmenleri değiştiğinde; bu, gazetenin birinci sayfasında duyuruluyor. Ben de ayrılırken böyle yapmayı tasarlıyordum, ancak halefim Tayfun Devecioğlu bunu istemedi. Kendisinin takdiri. Ama sonuçta benim ayrılışım Milliyet okurlarına duyurulamadı. Ben de onlara bu mülakat üzerinden dolaylı bir şekilde veda etmiş olayım.
Paylaş