Kafalar karışık, herkes bekliyor

Bugün Nevruz bayramı.

Kimileri Nevruz’u gerçekten bir bayram olarak kutluyor, kimileri ise olayı güç gösterisine dönüştürmeye çalışıyor.

PKK birkaç gündür , bölgedeki etkinliğini ispatlamak için taraftarlarını sokağa döküyor. Bugün son nokta konacak.

Güvenlik güçleri de, bir yerde haklı olarak, bölgenin asayişinin kendi kontrollerinde olduğunu göstermek için önlem alacaklar.

Bizlerde, yüreğimiz ağzımızda seyredeceğiz.

Çatışma çıkmaması, olayların büyümemesi için dua etmekten başka bir şey yapamayacağız.

Nereden ve kimden geldiğini bilemeyeceğimiz bir kıvılcım yeterli olacak.�Birinin taş atması veya polisin üstüne yürümesi çatışma için zemin hazırlayacak.

Acaba, bu olasılıklar önlenemez mi?

DTP liderliği ve bölge belediye başkanları “Bu bir bayramdır, güç gösterisi değildir. Olay çıkartmayın” diyorlar, ancak bazı yerlerde istediklerini yaptırıyorlar, bazı yerlerde ise anlaşılan PKK’ya ya sözlerini geçiremiyorlar veya etkisiz kalıyorlar. Bugüne kadar nispeten hafif atlattık.

Devletin Güvenlik Güçleri de, eskiye oranla daha dikkatli davranıyorlar. En ufak bir olayda sert müdahelede bulunmamaya çalışıyorlar.

Bakalım bugün ne olacak ?

                                             �*                    �*                    �*

KİMSE ADIM ATMAK İSTEMİYOR

Olayın geneline bakacak olursak, Kürt sorunuyla ilgili olarak kimse adım atmak istemiyor.

Ne Ankara, ne Kürt gruplar, ne de dış güçlerin kıpırdama niyetleri var. Karşılıklı denemelerde bulunuyorlar, ancak somut bir öneri hazırlığı yok.

Nedeni de, kısa vadede 2007 seçimleri, orta ve uzun vadede de Irak’taki durum.

Seçimlere kadar, AK parti hükümetinin bir risk almak istememesi doğal. Kamuoyunu rahatsız etmeden, Asker ile yeni bir polemik doğurmadan sandığa gitmeyi tercih edeceklerdir.

Irak’taki durum daha ciddi.

Ankara, orada nelerin olabileceğini görmek, göremese dahi hissetmek istiyor. Irak iç savaşa gidecek mi, savaş Kürt bölgesine�de sıçrar mı, soruları soruluyor. Her olasılığın ayrı bir senaryosu var. Bundan dolayı, şimdilik kıpırdamadan beklemek tercih ediliyor.

Kürt liderlerin tutumu da farklı değil.

Başta PKK olmak üzere, belediye başkanları ve DTP’nin gözü Irak’ın üstünde.

 “Çözüm istiyoruz” diye bağırıyorlar, ancak yine de Barzani liderliğindeki Kuzey Irak Kürtlerini izliyorlar. Barzani’nin atacağı adımlar, bizimkileri de etkiliyor.

Galiba bize de, beklemek kalıyor.

                                             �*                    �*                    �*

PKK NEDEN SİLAH BIRAKMAK İSTEMİYOR?

Bir çok çevrede aynı soru soruluyor:

“PKK neden silah bırakmıyor? Neden ısrarla terör saçmaya devam ediyor?”

Bu soru sadece Türkiye’de değil, Avrupa’da da sık soruluyor.

Bu soruların altında yatan mantık, terörü sürdürmenin ne PKK’ya, ne de sorunun çözümüne hiçbir yarar sağlamadığı, Türk kamuoyunu daha kemikleştirdiği gerçeği ile bağlantılı. Üstelik, terörü sürdürmek, hem Avrupada, hem de Uluslararası kamuoyunda bekledikleri desteği eritiyor.

Kürt çevrelere sorduğunuz zaman şu yanıtları alıyorsunuz:

1.     �Eylemden vazgeçilmesi örgütü tamemen silecektir. Bundan dolayı, eskiye oranla daha sınırlı olsa dahi, silah bırakmayı göze alamıyorlar.

2.     �Türk Güvenlik Kuvvetlerinin operasyonlarını kesmemesi, Ankara’dan hiçbir çözüm işareti�çıkmaması�PKK’nın da eylemlere devam etmesine yol açıyor.

3.     �PKK’nın eylemi bırakması, halk üzerindeki etkinliğini yok edecektir. Bu nedenle

ısrarla tutumunu sürdürüyor.

Gerekçeler bunlar...

 Ancak ne olursa olsun, PKK’nın şapkasını önüne koyup uzun vadeli düşünmesi gerekiyor. Silahlı eylemle hiçbir yere varamayacaklarını görmeleri zamanı artık geldi�de, geçiyor...

                                             �*                    �*                    �*

İDDİANAME FARKLI OKUNUYOR...

Van savcısının ünlü iddianamesi, Kürt çevrelerde çok farklı okunuyor. Bu köşeyi izleyenler bizim tutumumuzu biliyor. Ancak geçmişte başından olaylar geçmiş ve iddianamelerle�karşılaşmış bazı Kürt kökenli liderler, “Bize de içi boş suçlamalar yapılmıştır, o zaman neden tepki göstermediniz” diye medya’yı eleştiriyorlar.

Van Savcısına yönelik suçlamaları, medya’nın askere yaranma çabası olarak görüyorlar.

Bir de, iddianamenin içindeki bazı bölümlere dikkat çekiyorlar. “Oradaki gerçeklere neden parmak basılmıyor, neden üstüne gidilmiyor?” diye soruyorlar. Çifte standart uygulandığına�söylüyorlar.

Anlaşılan, bu iddianameye dayanarak başlatılacak dava çok uzun süre tartışma yaratacak.