Kabakulak’a Bob Dylan ayarı

Bob Dylan’ın hayatımda mühim bir figür olduğunu çeşitli şekillerde vurgulamıştım daha önce.

Stüdyo İmge’nin ilk sayılarında çıkan yazılar, Gökalp Baykal’ın harika Bob Dylan metinleri ile başlayan “Dylan Okuma” merakım aralıksız süren bir macera.

Türkçe Gökalp Baykal’ın kitabının dışında Dylan kitapları da var yanılmıyorsam.

En azından Dylan’ın ilk romanı Tarantula’nın yakın zamanda Türkçe yayınlandığını biliyorum.

Geçen hafta, daha önce okumuş olduğum “Bob Dylan The Essential Interviews” adlı kronolojik röportaj antolojisini yeniden karıştırmaya başladım.

Jonathan Cott editörlük yapmış; 1962-2004 arasından röportajlar seçmiş.

Meşhur Playboy röportajı, Rolling Stone’a verdiği röportajlar, 1970’lerin sonlarında Hıristiyan kimliğine kafayı taktığı günlerde yapılan radyo röportajı...

Cool Dylan, kafası güzel Dylan, filozof Dylan, baba Dylan, aşk acısı çeken Dylan, dindar Dylan, müzisyen Dylan...

Baştan sona, tarihi sıraya uygun okuduğunuzda Dylan’ın yaşadığı iniş ve çıkışları, dolayısıyla yaptığı albümleri de farklı bir şekilde algılıyorsunuz.

Bir süre sonra, işi daha tatlı hale getirmek için, okuduğum röportajın yapıldığı tarihlerdeki Bob Dylan albümlerini dinlemeye başladım. Bob Dylan plakları ve CD’leri konusunda fena sayılmayacak bir arşivim var. Onlardan başladım, Al Kooper, Traveling Wilburys, Robert Johnson, The Band, Arthur “Big Boy” Crudup, Lightning Hopkins, Creedence Clearwater Revival filan devam ettim.

Evin havası hafiften Nebraska kırsalı, Mississippi natürmotuna döndü ama olsun; sevdiğimiz havalar...

“Daldım Dylan’a, Mevlam kayıra...” günleri sürerken evin zili çaldı, kediyle birlikte kurye karşılama pozisyonuna geçtik.

“Al kimlik/ ver imza; al paket/ver kalem” kurye operasyonunu tamamladıktan sonra paketi açtım: Tesadüfün iğne deliğinden geçerek gelen üç adet Bob Dylan albümü.

Bob Dylan’ın yeni albümü “Together Through Life” var mı aralarında diye heyecanlandım fakat o albüm 28 Nisan’da çıktı, bize ulaşması da an meselesidir... E peki ne var?

Bob Dylan diskografisinin en parlak albümleri arasında sayılmasalar da neticede Bob Dylan albümü olan ve eşyanın doğası gereği iyi olan albümler.

Birinci albüm “New Morning”, 1970 model.

Kötü bir dönemin ardından gelen iyi fakat harika olmayan albüm.

Yine de “If Not For You” vardır, “Time Passes So Slowly” vardır, “Went To See The Gypsy” vardır ve Big Lebowski’de Coen

Biraderler’in çok şık kullandıkları “The Man In Me” vardır.

İkinci albüm “Before The Flood”, 1974 model.

Tarihi önemi haiz 1974 turnesinin kayıtları. The Band ile çıktığı turne.

Bob Dylan başta olmak üzere pek kimse hayırla anmaz o dönemi.

“Before The Flood” da Dylan ve The Band diskografilerinde “vasata ancak tutunmuş” olarak değerlendirilir.

Ama ben severim. Bir kere ayrı ayrı da, beraber de severim Dylan ve The Band’i.

Sonra albümdeki 21 şarkı arasında sevmediğim yoktur.

Süper mi? Değil! Daha iyi kayıtları var mı bu şarkıların? Var!

Ama yine de güzeldir.

Double LP formatında yerini yıllardır korumaktadır kalbimde.

Üçüncüsü için taşlanabilirim: “Dylan & The Dead”, 1989 model.

Grateful Dead ve Bob Dylan! Kulağa hoş geliyor di mi?

Fakat belki de en sevilmeyen Bob Dylan albümüdür.

Ben severim; hatıralarım var.

Kaş’ta tek başıma çıktığım ilk tatilde bana yol arkadaşlığı etmişliği var.

Berbat bir albümdür ama severim. Karışmayın...

Şimdi bu üç albümün sırrına gelelim.

Aslında meşhur “The Basement Tapes”i de dahil edersek, Bob Dylan diskografisinden seçilen dört albüm yeniden elden geçirildi.

“Remastering” işinin ne boyuta geldiğini görmek çok enteresan.

Çok güzel, çok doğal, çok sağlam olmuş kayıtlar.

Kafayı plakla bozmuş biri olsam da, Dylan albümlerine yapılan bu pasta/cila işlemini görmezden/duymazdan gelemem.

Tahminimce bu yenilenmiş kayıtlar devam edecektir.

Daha iyi Bob Dylan albümleri de sıradadır herhalde.

Yeni masraf kapısı tabii. Fakat ses olarak verdiğinizin karşılığını alacağınıza emin olabilirsiniz...
Yazarın Tüm Yazıları