İtalyan bakanlarda on yılda büyük değişim

İTALYA ile Türkiye arasındaki ilişkileri güçlendirmek için dört yıl önce kurulan ve iki ülkenin dışişleri bakanlıkları tarafından desteklenen Türk-İtalyan Forumu’nun dördüncüsü, büyük bir değişim dersi verdi.

Dün sabah İtalyan Dışişleri Bakanı D’Alema’yı dinlerken, Abdullah Öcalan’ın İtalya’ya gidişi sırasında İtalyan Başbakanı olarak yaptığı açıklamalar gözümün önüne geldi.

Dokuz yıl önce D’Alema. Sovyetlerin dağılmasından sonra Kürt meselesini yeni bir ideolojik misyon edinen bütün İtalyan solcuları gibi Türkiye-İtalya arasındaki ilişkilerin derinliğinin farkında değildi. Öcalan’ı bir kurtuluş savaşı lideri gibi karşılamış, bu noktadan geri adım atamamıştı.

16 Kasım 1998’de Roma’da Başbakanlık’taki basın toplantısında, aralarında bulunduğum Türk ve İtalyan gazetecilere Öcalan için terörist diyemeyeceğini şöyle açıklamıştı: "Kimsenin kişiliğiyle ilgili bir değerlendirme yapamam. Kürt halkını terörist kategorisine sokmak zordur. Kürt halkı asırlardır değişik ülkelerde değişik rejimler altında yaşıyor. Bu çok eski bir hikaye tarafların zaman zaman terör uyguladıkları bir süreç."

* * *

DÜN
ise İtalyan Dışişleri Bakanı olarak dinlediğimiz Massimo D’Alema, bu kez Türkiye’nin "teröre karşı mücadelesine" destek veriyordu.

"Irak’tan Türkiye’ye yönelen terör saldırıları kabul edilemez" diyordu. Bu saldırıların engellenmesi için "uluslararası desteğin" önemli olduğunu söylüyordu. İtalya’nın, "PKK terörünü kesin biçimde lanetlediğini" vurgulayarak Türkiye’ye bazı dostça tavsiyeleri olduğunu da sözlerine ekliyordu.

"Türkiye’nin Irak’tan gelen terör saldırılarına karşı kendisini savunma hakkı sorgulanamaz"dı ama terörle mücadelenin kontrollü, ölçülü ve Iraklı yetkililerle diyalog içinde sürmesi dostça tavsiyeleriydi İtalyan Dışişleri Bakanı’nın.

Türkiye ile İtalya ilişkilerinin bozulmasında büyük rolü olan D’Alema, dokuz yıl sonra, "Türkiye bizim için Avrupa Birliği içindeki büyük dostlarımız kadar önemli bir müttefiktir" deme noktasına gelmişti.

* * *

"TÜRKİYE’nin üyeliği Avrupa Birliği’nin değerini artıracaktır. Türkiye, Avrupa’nın güvenliği açısından anahtar ülke konumundadır"
diyen D’Alema, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine en fazla destek veren Avrupalı siyasetçilerden biri bugün.

Bir diğeri de, eski Dışişleri Bakanı, şimdi Avrupa Parlamenteri Gianni De Michelis.

De Michelis’i, dışişleri bakanı olarak Türkiye’ye ilk ziyaretinde, 25 Temmuz 1990’da tanımıştım. Türkiye’nin Avrupa’ya üye olamayacağı mesajını vermişti. Benim de ilk köşe yazım De Michelis’in bu tavrı üzerine idi. "Zaten biz de Avrupa’yı istemiyoruz" demiştim.

İkimiz de değiştik. De Michelis, Türkiye’siz bir Avrupa’nın geleceği olmadığını söylüyor, ben de Avrupa vizyonunun Türkiye’nin güçlenerek ilerlemesi açısından önemli olduğunu düşünüyorum.

Dün sohbet ederken, 17 yıl önce söylediklerini anımsattım.

"Evet o zaman öyle söylüyordum. Çünkü soğuk savaştan yeni çıkmıştık. Türkiye’yi ve Avrupa’yı farklı değerlendiriyordum. Türkiye’nin Avrupa’ya katkısı olacağını düşünmüyordum. Bugün farklı düşünüyorum. Türkiye’siz bir Avrupa’nın geleceği yok. Türkiye ile Avrupa arsındaki sorunlar müzakere sürecinde çözülecek. Tartışarak ve Avrupa’nın geleceğini birlikte tasarlayarak olacak bu."

Geleceği birlikte tasarlamak, birlikte değişmek demektir.

İki bakan ve iki değişim deneyimi bunu kanıtlamıyor mu?
Yazarın Tüm Yazıları