Neden şişmanlıyoruz? Çözüm yolu ne? Şeker hastalığı neden yaygınlaşıyor?
Her dört kişiden biri neden tansiyon hastası? Çocuk obezitesi neden önemli? Ne yapmalıyız? Bugün açtığımız ‘Kilo Dosyası’ ile tüm soruların yanıtlarını bulacaksınız...
YENİ bir istatistik Avrupa’nın en hızlı şişmanlayan ülkesinin Türkiye olduğunu gösterdi. İstatistiksel sonuçları sokaktaki insanımız, okuldaki çocuğumuz da doğruluyor. Halkımız her gün biraz daha yağlanıyor. Sorunun çok farklı boyutları var ama hangi nedenden kaynaklanırsa kaynaklansın kilo problemi ve obezite hastalığı sağlığımızı artık ciddi düzeyde tehdit ediyor. Problemin önemi sağlık bakanlığımız tarafından da fark edildi. Sayın Başbakanımızın yakın ilgisiyle bir “başbakanlık genelgesi” de yayınlanıp konunun ülke çapında önem kazandığı “ilgili bilgili” herkesin çabasıyla çözümlenebileceğine dikkat çekildi. Bakanlık nasıl bir kampanya yapacağını nasıl bir yol haritası izleyeceğini henüz açıklamadı ama çözüm yolunda ciddi çalışmalar yapıldığı anlaşılıyor.
Ulusal proje gerekiyor
Obezite çözüm projesine mutlaka Milli Eğitim Bakanlığı’nın da dâhil edilmesi lazım. Çünkü en riskli grup çocuklar ve gençler. Aileden sorumlu devlet bakanlığından da yardım istemek gerekiyor. Çünkü annelerin yardımı olmadan kadınların desteği alınmadan problemi aile boyutuna indirgemeden köklü bir çözüm üretmek mümkün değil. Besin endüstrisinin ?yiyecek içecek üreticilerinin- de yakın desteğine ilgisine ihtiyaç var. Onların da ürettikleri besinlerle ilgili bazı önlemler almaları caydırıcı ya da özendirici tedbirlere yürekten katılmaları lazım. Gazete, televizyon ve diğer yayın kuruluşlarının desteği de şart. Bu hem reklamların denetlenmesi ?bu belki sert bir yaklaşım olacaktır ama en azından yanlış besinlere özendiren reklamların yayınlanmasının önlenmesi- hem de projeye halkın tam desteğinin sağlanması için zorunlu. Sivil toplum kuruluşlarını da unutmamak lazım, onların desteği de şart.
Şeker hastası sayısı arttı
Kilo sorunu neden bu kadar önem kazandı? Obezite neden bu kadar gündemde? Her gün şu veya bu şekilde bu konu neden yazılıp çiziliyor? Obezite demek şeker hastalarının sayısının artması, şeker hastalığının yaygınlaşması demek. Nitekim gelişmeler bu yönde oluyor. Yirmi yıl önce yaygınlığı %3-4 civarında olan tip2 diyabet görülme sıklığı bugün %8’e rakamlara ulaşmak üzere. Kilo fazlalığı veya obezite sorunu demek daha çok hipertansiyonlu hasta demektir. İstatistik bilimi bu konuda da yanıltmadı: Yirmi yıl öncesine oranla çok daha fazla hipertansiyon hastamız var! Erişkin nüfusun neredeyse %25-30’u hipertansiyonlu. Yetmedi! Kilo sorunu yaygınlaştıkça kalp krizi geçirenler, felç atağı yaşayanlar da çoğalıyor.
Yarından itibaren Kelebek’te
Kilolu çocuk ve yetişkinlerin çoğunda diz ve kalça eklemleri hasarlı. Sorun yaygınlaştıkça karaciğeri yağlananlar, safra kesesi taşla dolanlar, prostat, kalın bağırsak, meme kanseri gibi bazı kanserlere yakalananlar, uyku apnesinden, yorgunluktan şikâyet edenler artıyor. Kısacası bir toplumu sağlıksız hale getirmek istiyorsanız bir toplumun yaşam kalitesini azaltmak istiyorsanız o toplumu yavaş yavaş şişmanlatmanız yeterli. İşte bu nedenle kilo problemini bir şekilde öğrenmek çözüm yolları hakkında bilgilenmek zorundayız. Kilo dosyasını da sizin dikkatinizi çekmek, mümkünse bilgilerinizi yeniden tazelemek için hazırladık. Yarından itibaren Kelebek’teyiz.
Duygusal durumlara dikkat edin
KİLO sorununun ruhsal yanının önemli olduğu bazı durumlar da var: “Endişe ya da depresyon halleri, yoğun stres, farklı ruhsal hastalıklar” kilo almayı tetikleyebiliyor. Bu durum kimisinde “tıkanırcasına yemek yeme bozukluğu”, kimisinde “gece yeme sendromu” kiminde de “atıştırma problemi” şeklinde ortaya çıkıyor. Yani pek çoğumuz sevinçli, kederli, umutlu, hüzünlü, stresli, sinirliyiz derken farkına varmadan yanlış şeyler yiyip içerek kilo alıyoruz. Kısacası ruh hallerimiz, duygusal gelgitlerimiz de önemli olabiliyor.
Çevresel şartlar düzeltilmeli
OBEZİTEYİ tetikleyen bazen de hayatımızın geçtiği “yaşam alanı” ve bu alandaki “çevresel sabotajcılar” oluyor. Aslında bunların zannedildiğinden çok daha önemli oldukları son yıllarda daha iyi anlaşıldı. Bazı insanlar kilo sorununu bu çevresel sabotajcılar nedeniyle çözemiyorlar. Sabotörler genelde hepimizi az veya çok etkiliyorlar ama genetik, hormonal, metabolik, yani şu veya bu nedenle zaten biraz eğiliminiz varsa şişmanlamanız kaçınılmaz bir son haline gelebiliyor.
Kilo yönetimine dikkat
Nedir o çevresel sabotajcılar? Mesela porsiyonların bol ve büyük olduğu, gazoz, kola ve benzeri meşrubatların fazlaca tüketildiği, şekerli, unlu yiyeceklerin, kızartmaların ana yemek olduğu bir ülke ya da şehirde yaşıyorsanız kilonuzu yönetmeniz zorlaşıyor. Bu nedenle Amerikalı birinin bir Japon ya da Fransız’dan daha çok kilo kazanması söz konusu.
Sandalyeye yapışmayın
“Ofis ortamında akşama kadar sandalyeye yapışıp kalmak, iş toplantıları nedeniyle her öğlen ve/veya haftanın birkaç günü akşam dışarıda yemek yemek zorunda kalmak, asansörler, yürüyen merdivenler, otomobiller, toplu taşıma araçları nedeniyle yürüme özürlüsü haline gelmek, şu veya bu nedenle fast food yoğunluklu beslenmek zorunda kalmak” siz ne kadar gayret ederseniz edin kilo dengenizi bozuyor. Bu nedenle de köyden şehre göçenler kilo tuzağına daha çok düşüyor. Kol işçileri, büro çalışanlarından daha zayıf kalıyor. Stres sorunları, depresyon problemleri, uyku bozuklukları, kullandığınız ilaçlar da kilo almanıza yol açan çevresel faktörler arasında.
Genetik miras önemli
KİLO sorunu bazen genetik mirasın ayrılmaz bir parçası olabiliyor. Böyle bir kaderi paylaşanlar da ne kadar gayret ederlerse etsinler bazen kalçaları, bacakları, kolları, bazen de göbek ve karınlarında fazla yağ biriktirme eğiliminde oluyor. Bu kötü genetik yazgının arkasında da aslında genetik kodların emriyle üretilen bazı moleküler aracılar var. Bu aracılar siz ne kadar gayret ederseniz edin kilo sorununu ortaya bir şekilde çıkarıyorlar.
Bazı ilaçlar kilo aldırır
SON yıllarda önemli hale gelen kilo sabotajcılarından biri de “kilo aldıran ilaçlar”dır. Özellikle ruhsal hastalıkların tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar var ki onları kullandığınızda kilo almamanız gerçekten zor. Ama o ilaçları da mutlaka kullanmanız gereken durumlar var. Bu gibi durumlarda ilacınızı mutlaka kullanmanız ama beslenme planınız ve yaşam tarzınızı özel ayarlara geçirmeniz gerekiyor.
Baş suçlu: Kortizon
Kilo alma konusunda kötü şöhrete sahip ilaçlardan birincisi kortizondur. Kortizon eskiden daha sık kullanılırdı. Özellikle romatizmal sorunlar, alerjik problemler gibi kronik bazı hastalıklarda hemen akla kortizon gelirdi. Bunun yanlış bir uygulama olduğu, kortizonun kilo kazanımından daha da tehlikeli zararları olabileceği anlaşılınca bu ilaç ancak çok özel durumlarda kısa süreli ve dikkatli bir şekilde kullanılmaya başlandı. Hastalar da bilinçlendi, kortizon kullanmaları önerildiğinde hemen kabul etmiyorlar. Kilo almayı kolaylaştıran daha pek çok ilaç var ama bunları tek tek saymak istemiyorum. Antidepresanlar, antipsikotikler, bazı epilepsi hapları, tansiyon, kalp ilaçları, uyku ilaçları bu listede yer alıyor. Prensip olarak durup dururken ortaya çıkan bir kilo probleminiz varsa sorunun kullandığınız ilaçlarla ilişkili olabileceği aklınızda olsun ve bu durumu doktorunuza mutlaka hatırlatın.