İstanbul'da su alarmı

İSKİ Genel Müdürü Dursun Ali Çodur ile 'su'yu konuşuyoruz:

- Su sıkıntınız var mı?

Haberin Devamı

- Yok.. Ama çevrede var, Tekirdağ ve İzmit bizden su istiyor. Etüde edeceğiz, bakacağız. Silivri zaten görev alanımıza girdi, İSKİ olarak Büyükçekmece'den bu hafta su vermeye başlıyoruz. İzmit Yuvacık Barajı'nda ise su tükeniyor.

- Nasıl olur, hatta kapasitesi İzmit'e fazla geleceğinden İstanbul'a su satılacaktı. Tayyip Bey, ben bu suyu almam, demişti, nitekim hala bu sudan almıyor. Su olması gerekmiyor mu?

- Maalesef yok... 20 milyon metreküpü suy kaldı diye açıkladılar. Bu da iki aylık bir stok demek; yağmur yağmazsa sıfırlanacak. Biz hiçbir zaman su almayı düşünmedik.

- İzmit bu durumda sıkıntıda demek ki..

- İzmit Büyükşehir, resmi yazı ile bizden su istedi. Bilindiği gibi İngiliz şirketi Thames Water işletiyor bu barajı... Milyon dolarlar yatırıldı. Bugün %40 ile su kısıtlaması yapılıyor. Bu üçüncü kademe. Eğer dördüncü kademeye gidilirse alarm durumu var demek. Zaten iki aylık stok alarma doğru gidişi gösteriyor. Bir de şunu söylemeliyim. Tekirdağ'ın vaziyeti de parlak değil. O da İSKİ'den su istiyor, bakıp inceleyeceğiz durumumuzu.

Haberin Devamı

- İstanbul'da durum nedir?

- İstanbul'daki barajlarımızda %64'lerde doluluk var. Şimdilik bir tehlike gözükmüyor.

- İstanbul'da binlerce konut yapılıyor, göç alabildiğine sürüyor. Buna rağmen İstanbul rahat diyorsunuz.

- Yatırımlarımızdan... Istranca derelerindeki suları; Düzdere, Kuzuludere, Kazandere, Sultanbahçe, Elmalıdere, Çilingoz ve Pabuçdere barajları ile topluyor ve İstanbul'a getiriyoruz. Bu yatırımlar yapılmasaydı sular denize gitmiş olacaktı. Bu projeleri İSKİ gerçekleştirdi. Istran'nın daha ilersindeki suları almıyoruz; çünkü izin verilmiyor. Bir kısmı Trakya için bir kısmı da Demirköy Barajı için bırakıldı bu dereler...

Bir de dağların Karadeniz yönüne akan sular var. Bu sular için de ilerki yıllarda baraj yapılıp İstanbul'a aktarılabilir. Tabii bunlar çok büyük yatırım, tüneller gerekiyor. Tekirdağ için DSİ'nin programa aldığı bir baraj projesi var, 50 trilyona ma olacak. Bunlar çok büyük yatırımlar, bu suların da kışın barajlarda toplanması gerekiyor.

Haberin Devamı

- İstanbul Bizans beri su sıkıntısı çekmiyor; su kemerleri bunun için yapılmış.

- Tabii her şey sonsuz değil. İstanbul'un suyu 15-16 milyon nüfustan sonrası kaldırılamaz. Ancak bugünkü nüfus için yeterli sayılabilir. Önümüzde her an risk var; su havzalarını koruyamazsak, nüfus artışını engelleyemezsek bu sorunla karşı karşıya tabii ki kalınabilir.

- İstanbul'da su için başka neler yapılıyor?

- DSİ, Ağva'da biri büyük diğeri daha küçük iki nehir üzerinde Sungurlu (Yeşilçay-Ağva nehrinin üzerinde) ve İsaköy barajlarını yapıyor. Biz bunları daha çabuk yapmak üzere DSİ'den istedik.

- Maliyetleri...

- Sanıyorum ikisinin maliyeti 200 milyonu geçer. Yan yana iki derenin suları toplanacak. İkisinin kapasitesi 250 milyon metreküp olacak; Darlık barajının 2.5 katı büyüklüğünde. Ömerli barajından da büyük olacaklar.

Haberin Devamı

- Bolu'dan Melen suyu ne olacak.

- 4.5 milyar dolarlık bir proje aslında... DSK yapacak. Ancak kısa zamanda gerçekleşemez. Projede, eskiden yapılmış yanlışlar var. Nedense önce suyu taşıyacak hatlar döşendi, arıtma yapıldı. Ancak baraj yatırımı olmaması nedeniyle su toplanmıyor. Dolayısıyla su akıp gidiyor. Yazın ise dereler kuruyor.

- Ne kadar su besleniyor baraj yapılırsa.

- Teorik olarak yılda268 milyon metreküp su alınacak. Ne yazık ki, bunu fiili olarak gerçekleştirmek mümkün değil. Hatta dörtte birini bile getirmek zor. Şu anda bir kolektör vasıtasıyla bu suyu Ömerli Barajı'nın arıtmasına veriyoruz. Ancak yılda 27 milyon metreküp su alınabiliyor bugün. Derde deva olmuyor.

Haberin Devamı

Yarın: 2040 yılına kadar su sıkıntımız olmayacak. Su hizmetini karşılamada mütevazı değiliz, iddialıyım. Dünyadaki metropoller arasında İstanbul'u üçüncü yaptık, 2.5 yıl sonra da ikinci olacağız.

 

Güler'in plazması

 

STAR TV'deki haberlerde izledim. TÜYAP'taki CEBIT Bilişim Eurasia Fuarı'nını gezen İstanbul Valisi Muammer Güler, dünyanın en büyük full HD plazmasını dairesi için almış. 103 inç (262 cm) ekrana sahip plazma, 2.5 metre boyunda, 1.5 metre enindeymiş... Haberde böyle bir plazmanın fiyatı 75 bin Dolar olarak belirtildi.

Anlaşılan Valimiz MOBESE sistemi için bu dev televizyonu almış.

Buna kaç ekran yerleştirilebilir? Hadi 10 tane olsun, peki kaç göz bu kadar görüntüyü izleyebilecek?

Haberin Devamı

Sayın Güler, işini gücünü bırakıp plazma ile İstanbul'un bütün sokaklarını izlemeye başlarsa vay halimize. 75 bin dolarlık dev bir ekran yerine 2.000 dolardan 10 TV de bu işi görmez mi? Daha ucuz olmaz mıydı?

Dünyadaki bu tip dört televizyondan birisi de İstanbul'da olacakmış. Bravo!

Yüksek elektrik harcayan böyle bir televizyonun bedeli yine bizim vergilerimizden karşılanacak. Türkiye'nin bu kadar 'gösteriş' yapacak hali var mıdır acaba?

N. TAHİR

 

Topbaş'ın iptali

 

BÜYÜKŞEHİR tarafından 'Dünya Belediye Başkanları İstanbul'da Buluşuyor' duyurusu ile tanıtılan 14-16 Eylül tarihlerindeki '4. Dünya Belediye Başkanları Zirvesi'nin son anda iptal edilmesi şaşırtıcı oldu.

Acaba zirve neden iptal edildi? Büyükşehir'de konuşulan 'gerekçeler' şöyle:

- Melih Gökçek'in bundan bir süre önce Ankara'da düzenlediği ve 65 belediye başkanının katıldığı Global Forum toplantısının gölgesinde kalacağının düşünülmesinden mi?

- Bazı ülkelerde yerel seçimlerin yapılacak olması nedeniyle katılımın düşük olması endişesi mi?

- Davetli belediye başkanlarının eylül programlarının yoğunluğundan mı?

- Atina Belediye Başkanının, KKTC Lefkoşe Belediye Başkanı'nın davet edilmesine karşı çıkması mı?

- Yoksa, 1 trilyon tanıtım bütçeli (100 Mercedes'in kiralanma bedeli hariç) bu organizasyonun ihalesini alan DİKOM firmasının bu işin üstesinden gelemeyeceğinin anlaşılması mı?

 

Hyatt Regency'de greve doğru

 

"BİZLER Hyatt Regency Oteli'nde çalışan işçileriz. Türk-İş'e bağlı Toleyis Sendikası üyesiyiz. 210-220 çalışandan 160-170'i sendika üyesidir. Geçen yılın 11. ayından beri toplu sözleşme görüşmeleri sürüyordu. Önceki gün sonuçlandı ancak uyuşmazlık zaptı imzalandı. Neden mi? Dünyaca ünlü bir zincire bağlı olan otelimiz Swiss ve Çırağan'a kendisini rakip sayar ama ücretler hiç dikkate alınmaz. Müdürler hariç ortalama ücret 500-700 YTL arasındadır. Swiss Otel'de ise bu rakamlar 1000 YTL civarında. Sendikamız, brüt 400 YTL ve her altı ayda bir enflasyon zammı + 1 refah payı istedi ama reddedildi. Otelimizin bağlı olduğu Doğuş Grubu "isterseniz greve gidin" dedi. İşçi ne zaman kölelikten kurtulacak?"

 

Biliyor musunuz

 

- CHP'li Kumburgaz Belediye Başkanı Dr. Hüseyin Çorbacıoğlu'nun (ihracı isteniyor), 30 Ağustos'ta beldede ilk kez dikilen Atatürk Anıtı ile 1 Eylül'de Türkiye'nin ikinci Nazım Hikmet Anıtı açılışlarına katılmayan Genel Başkan Deniz Baykal'ın, Beylikdüzü'nde, belediye başkanlığını kaybeden CHP adayı Ali Fatinoğlu'nun (eski GP İlçe Başkanı) sahibi olduğu 'Sanica Showroom'un yarın Avcılar'daki açılışına katılacağını...

- BÜYÜKŞEHİR Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın ay sonunda umreye gideceğini...

- İSTANBUL İl Genel Meclisi üyesi Nurettin Ertemer'in, Başbakanlık müşavirliğine kadrosuna alındıktan sonra Siirt Belediye Başkan Yardımcılığı'na atandığını, bunun üzerine Meclis üyelerinden 11'nin istifa ettiğini, bu durumda üye dengesinin DTP 8, AKP 5, SHP 1 ve bağımsız 11 olarak şekillendiğini...

 

Öğretmenlere anketörlük yaptırılıyor

 

KAYNAK sıkıntısı çeken AKP hükümeti şimdi de öğretmenleri anketör olarak kullanmaya başladı. Kent Bilgi Sistemi kapsamında bundan birkaç yıl önce bazı belediyelerin özel şirketlere yaptırdığı anket çalışmalarının bir benzerini MEB şimdi öğretmenlere yaptırıyor. 'Özürlülerin tespiti' adı altında öğretmenler kapı kapı gezecek ve özürlüler hakkında bilgi toplayacak. Öğretmenin işi bu mu? İş akdinde böyle bir şey var mı? Köylerde öğretmenler ailelerden çocuklarını okula göndermelerini ister ancak bu gönüllü yapılan bir iştir. Öğretmen kapı kapı gezip anket yapmak zorunda mıdır?

B.F

 

Hemşireye saygı

 

SAĞLIK Bakanlığı şubat 2006'da 657-4/b maddesine göre sözleşmeli hemşire statüsünde personel ataması yaptı. Buna göre; personelin her ne sebeple olursa olsun eş, sağlık, eğitim vb. nedenlerden dolayı tayin talebinde bulunamayacağı yazıyordu. Diğer bir anlamda çakılı tayin yapmıştı. Birçok hemşire mesleklerini icra etmek için ailelerinden ve çocuklarından uzak yerlerde görev yapmak zorunda kaldı. İnsanlara yardım ederken hemşireler zor şartlarda çalışmak zorunda bırakıldı. Bakanlığın bir düzenleme yapmasını istiyoruz.

Sinan ÇAVUŞOĞLU-ANTALYA

 

Günün Sözü

 

"Linç, recm'dir, laik Türkiye’me layık değildir. İrticaya kapı aralayan saik(sebep)tir."

(Nurettin Kaptan)

 

Üzerimize ölü toprağı mı serpildi

 

HÜKÜMET enflasyonu %8-%10 gibi gerçek olmayan rakamlarla gösterip insanları kandırması ve yeni yapılan otoyol ve köprü zamları ve İDO'nun feribotlara yaptıkları %33 zamların gerekçeleri nelerdir?

Belediyeler sürekli olarak kaldırımları söküp yeni kaldırımlara harcanan paraları çıkarmak mı istiyorlar. Bunların yaptıkları tüm haksız zamları protesto ediyor ve haram olsun diyorum.

Düşünebiliyor musunuz, askerimizin ölmesini istemeyen gençlerimiz linç edilme tehlikesi yaşıyor, İstanbul Emniyet Müdürü 'halkın tepkisidir' diyor. Bunları anlamak mümkün değildir. Bu topluma ölü toprağı falan mı döktüler? Hiçbir tepki yok. Yazık. Mısır kadar olamıyoruz.

Haluk ÖZTAN

 

Araştırmaya değmez mi

 

Yok mu bu ülkede üniversitelerin sosyoloji, halka ilişkiler, planlama, istatistik bölümleri?

Yok mu araştırıcıları, hocaları?

Yok mu master yapan tez hazırlayan öğrencileri?

Yok mu araştırmacı gazetecileri?

Hani nerede?

1984'te PKK'nın ilk kurşunu attığı yıldan günümüze TBMM'den geçen tüm siyasetçilerin, ayrıca o tarihten bu yana tüm üst rütbeli subayların oğulları ve yakınları nerelerde askerlik yapmış, neden araştırılmıyor, ortaya çıkarılmıyor?

Halk bunları artık bilmek, öğrenmek istiyor.

Dr. Levent ALTAŞ

 

Dikkatimizden kaçan

 

LÜBNAN ve PKK saldırıları, bu sırada dikkatimizi toplamamız gereken başka bir noktayı kaçırmamıza neden oluyor. Bu da Kuzey Irak'taki bağımsızlığa yönelik gelişmeler... Barzani, Irak bayraklarını indirip yerine 'Kürt Devleti' bayraklarını astı ve sınırımızda artık Kürt bayrağı dalgalanıyor. Bizde Lübnan ve PKK saldırılarında şehit olan askerimize konsantre olmuşuz millet olarak.

Bence, bu ABD tarafından bilinçli yapılıyor. Çünkü, ABD'nin Lübnan'da Türkiye'ye ihtiyacı yok. Ama serbest bıraksa Türk halkı Kuzey Irak'a konsantre olabilecek.

Zafer ÖZGÜR

 

Yan gelip yatma...

 

"ASKERLİK yan gelip yatma yeri değil."

Sayın Başbakan galiba askerlik yapmamış.

Amerika'da okuyan oğlu da herhalde paralı askerlik yapacak.

Yoksa Erzurum'da kışın -5 derecede, Hakkari'de yazın 42 derecede nöbet tutan Mehmetçiğin "yan gelip yatmadığını" çok iyi bilirdi.

Bu hükümet hâlâ Kandil dağındaki PKK terörünü ezecek iradeyi gösteremezken, kalleşçe şehit edilen evlatlarımız için söylediği bu cümle çok çirkin.

Gelecek yıl Meclis Sayın Erdoğan'ı cumhurbaşkanlığına seçerse Allah Türk milletine yardımcı olsun.

Yılmaz EROLGAÇ

 

Ormanları koruyamayan devlet tapulu arazileri gasp ediyor

 

1963 senesinden beri İstanbul'da oturmaktayım . Aslen Trabzon'un ,sahilden

15 km içeride bulunan Köprübaşı ilçesindenim. Arazi çok meyilli olduğu için yetişen mahsul az da olsa fındık, çay veya ancak bel ile sürülebilen mısır tarlasıdır.

Ne kadar çalışırsanız çalışın yetişen mahsulün oradaki nüfusu beslemesi imkansızdır. 1960 senesine göre nüfusunun %80'i göç etmiş bir bölge. Ben ve kardeşlerim de 1963 senesinde anne ve babamızı orada bırakarak memleketimizi terke mecbur kaldık. Anne ve babamızı zaman zaman ziyaret ediyorduk. 25 sene önce anne ve babayı da kaybedince memleketimize ziyaretlerimizde azaldı.

Bu zaman içinde tarla ve fındıklıklarımız kendiliğinden ağaç yetişmiş .6 ay önce duyduk ki bölgede kadastro çalışma yapıyor ve ağaçlı gördüğü her yeri ormana kaydediyor. Gidip ilgililerle görüştük . Bu arazilerin baba ve dedelerimizin üzerine tapuludur . Belediye hudutları içinde , hatta ( kaymakamlık ) hükümet binasına 300 m mesafededir. Buraları bizim ihmalimizden fındıklık olmasına rağmen ağaç yetişmiş diye orman tapulu malı kendi tapusuna nasıl geçirir , bize söyledikleri , biz 3.5 dönümden fazla ağaç örtüsünüyasal olarak ormana yazmak mecburiyetindeyiz . Karadeniz’de kadastro çalışması yapılıyor olan yerlerde aynı problemin olduğunu duyduk . Bölge milletvekillerinin ilgisini ve devlet yönetiminin ilgililerinin bu soruna bir çare aramalarını yoksa 40 sene sonra çocuklarımız memleketlerine gittiğinde değil tapulu arazi dedelerinin mezarlarını bile bulamayacaklar .

Babalarımız üzerlerine tapulu arazideki ormana gözleri gibi bakarlardı . 45 sene önce bizim bölgede ormana devlet gözetimi de yoktu. Şimdi tapulu arazimizi kendi zilyetimizde tutamıyoruz. Devletimiz başka bölgede kendine ait ormanını koruyamazken , bizim babalarımızın üzerine tapulu arazilere el koymasın , yoksa bir kırk sene sonra oralarda tapu kalmayacağı gibi oturanda olmayacak . O vakitte oraları yakıcılardan kim koruyacak ?

Yakup SANCAK

 

THY'ye teşekkür

 

"BEN Kirkor Mıhcıyan. Devamlı olarak seyahat eden bir işadamıyım. Bundan 1-2 gün önce Vatan gazetesinde yeralan bir haberle ilgili olarak ve de THY pilotlarının veya sisteminin ne kadar kaliteli olduğunu gösterir bir örnek yaşadığımı belirtmek isterim. THY hakkında devamlı eleştiri yapılmakta olduğundan iyi yönlerinin de varlığından söz etmek adilane olur düşüncesindeyim. Vereceğim ve de yaşadığım örnekte en küçük bir riskin bile THY yetkililerince düşünüldüğünü görmek gerçekten çok güzeldi.

Çin'e giderken bir ara kaptan pilot tuvalet ihtiyacı için kabini terketti. Ve o anda bir steward kabine girdi, tabi bizim şakamız "Kaptan hayrola uçağı steward mi kullanacak" şeklindeydi. Kaptanın cevabı ise söyleydi. "Tabii ki hayır ya yardımcı pilotum bir anlık baygınlık vb. durum yaşarsa..." şeklinde oldu. Kısaca söylemek gerekirse en ufak bir tehlike olasılığının bile THY tarafından dikkate alınması bizi ulusal havayolumuzun ulaştığı nokta olarak mutlu etti. (Bu yazıyı Vatan gazetesinde yayınlanan Kanada'da Air Canada Jazz havayollarının pilotunun tuvalete girdikten sonra kokpite girememesi nedeniyle yazma gereği duydum.)"

 

Siirt'li çocukların arkeoloji kampı: 'Haydi çocuklar kazıya'

 

EGE Üniversitesi öğretim üyelerinden arkeolog Doç.Dr. Haluk Sağlamtimur’un başkanlığında 2002 yılından beri kazı çalışmaları yapılan Siirt’e 27 km. uzaklıkta Botan Nehri kıyısındaki Türbe Höyük kazı alanında Siirtli çocuklara yönelik 3 günlük arkeoloji kampı düzenleniyor.

Siirtliler Derneği (SİDER) ile Ege Üniversitesi’nin birlikte yürütecekleri bu etkinlik Siirt Valiliği, Siirt Belediye Başkanlığı ile birlikte kazıya başından beri sponsur olarak destek veren Hedef Alliance’ın katkılarıyla 8-9-10 Eylül günleri gerçekleşiyor.

Kazı başkanı Doç. Dr. Haluk Sağlamtimur, etkinlik süresince "kazı alanında Siirt’te çeşitli okullardan seçilmiş çocuklara yönelik arkeolojik dersler verileceğini, bölgenin tarihsel öneminin vurgulanacağını ve çocuklara dağıtılacak, mala, fırça gibi aletlerle sınırları belirlenmiş alanlarda uygulamalı kazı yaptırılacağını" belirtiyor.

 

SİİRT'TE MÜZE YOK

 

SİDER Yönetim Kurulu Başkanı Fahri Aral ise kampın amacının “özellikle arkeoloji ve tarih konusunda ortak bir toplumsal bilincin oluşturulması, tarihsel mirasın bölgenin çocukları tarafından küçük yaşta benimsenerek, gelecek kuşaklara aktarılması” olduğuna dikkat ederken, bu çalışmaların yerleşim tarihinin M.Ö. 7 bin yıllarına kadar uzanan Siirt’in tarihsel kimliğine de katkı sağlayacağını ifade ediyor.

Siirt merkezine yaklaşık 27 km. uzaklıkta Botan Nehri’nin kıyısında yer alan ve Ilısu Barajı’nın su toplamasıyla sular altında kalacak Türbe Höyük M.Ö. 6.bin yıla kadar giden bir yerleşme yeri olarak biliniyor.

Höyük üzerinde M.Ö 1700’lerde muhtemelen bölgedeki ticaret yollarını denetlemek amacıyla inşa edilmiş bir kalenin kalıntıları üzerinde yapılan kazıda, şu ana kadar M.Ö 1300 ve 1000 yılları arasına tarihlenen 20’e yakın mekan kalıntısı çıkarılmış ve önemli buluntular elde edilmiştir. Ortaya çıkan buluntular ise Siirt’te müze olmadığı için Mardin Müzesi’nde sergileniyor.

Yazarın Tüm Yazıları