ELİK Gülersoy'u yitireli 3 aya yaklaştı. İstanbul'a yaşamını adayan, elbirliğiyle berbat ettiğimiz dünyanın en güzel kentinde vahalar yaratmak için çırpınan bir insandı. Şöyle oturup onun yarattığı güzellikleri saydığımda rakam 40'a ulaştı. Neler yok ki bu güzelliklerin arasında?Örneğin tarihi köşkler, kasırlar, evler, bahçeler, oteller, kültür evleri, kütüphaneler, kafeler ve daha pek çok mekán Çelik Bey'in İstanbul'a kazandırdığı mekánlardır. Tayyip Bey belediye başkanı seçildikten sonra Çelik Bey'in büyük emeklerle yarattığı ve halka açtığı köşk, kasır ve bahçelere el koymuştu. Sonra buraları belediye olarak işletmeye kalkmış, yüzüne gözüne bulaştırmış, İstanbul'un bu seçme mekánları özelliklerini yitirmişti. Bu davranış Çelik Bey'i çok üzmüş, çocukları elinden alınan baba gibi yıkılmıştı. Burada bir doğruyu itiraf etmek gerekir: Türkiye de, İstanbul da Çelik Gülersoy gibi önemli bir insanı anlayamadı. Kent halkı gerektiği gibi onun arkasında duramadı. Çelik Bey Turing ve Otomobil Kurumu'nun kaynaklarını akıllıca kullanarak ve yeni kaynaklar yaratarak perişan haldeki bu tarihi mekánları onarıp İstanbul'a kazandırdı. Bu kente emeği büyüktür.* * *Salı günü bu bilge insan 73. doğum günü nedeniyle Turing ve Otomobil Kurumu'nun düzenlediği bir konserle anıldı. Tam Çelik Bey'e yakışan bir geceydi...Gösterişten uzak ama gustosu yüksek ve zarif...Sultanahmet'teki Yeşil Ev'de başlayan gece, hemen yandaki Çelik Bey'in İstanbul'a kazandırdığı ve el sanatları çarşısı haline getirdiği Cedid Mehmet Efendi Medresesi'nin avlusundaki harika bir konserle sürdü. İstanbul Oda Orkestrası, Şef Emre Aracı yönetiminde Çelik Bey'in sevdiği ve büyük bir aşkla bağlı olduğu İstanbul'u anlatan parçaları seslendirdi. Emre Aracı'nın bestesi Boğaziçi Mehtapları Konçertosu'nu keman sanatçısı Hakan Şensoy çaldı. Albinoni'nin Adagio'suyla (Çelik Bey bu parçayı çok severdi) başlayan konser Charles d'Albert'in İstanbul Kadrili, Elie Parish-Alvar'ın Boğaziçi Hatırası, Pisani'nin Trabya Gavotu ile devam etti. Konser Boğaziçi Mehtapları Keman Konçertosu'yla son buldu.İnsanı kadife gibi okşayan esintili bir eylül gecesinde doyumsuz bir müzik ziyafetiydi konser. Çelik Bey izleyebilseydi eminim hepimiz gibi çok mutlu olurdu.* * *Ancak o gece duyduğum iç sızıntısını açıklamak istiyorum. Yaşamını İstanbul'a vermiş insanı anma konserinde gözlerim Kültür Bakanı ile İstanbul'un yöneticilerini aradı. Böyle bir duyarlılık içinde olmayacaklarını bile bile... Bu zevatın, Türk kültürüne, İstanbul'a bu kadar hizmet etmiş bir kültür adamı için düzenlenen geceye katılamayacak kadar önemli ne işleri olabilir? Aslında Türkiye, kolay kolay yetişmeyen değerlerini böyle es geçtiği için çağın gerisinde debelenip duruyor.Varsın olsun...Sevenleri oradaydı Çelik Bey'in...Ve bu eşsiz İstanbul beyefendisinin anısına çalınan müziği yüreklerini vererek dinlediler.