Paylaş
ALAÇATI birçok insanın yeniden canlandığı, ikinci hayatının başladığı yer.
İstanbul’da iyi bir kariyeri ve bol kazancı bırakıp sörfe başlayan ve şimdi dünya sıralamasında yer almayı başaran, 35 yaşındaki Melek Toraman da bunlardan birisi.
Küçüklüğü, ailesinin Erzincan’dan Kuzey Denizi’ndeki bir Alman adasına göç etmesiyle farklı bir ortamda geçen Toraman, “2 ay” diye geldiği Alaçatı’da 2 yıldır yaşıyor ve sörfünü daha üst noktalara taşımaya çalışıyor.
- Sörften öncesi nasıl bir hayat?
- İstanbul’da acaip sıkışık ve yoğun bir hayat. Moda tasarımcısı olarak 10 yıl çalışma. Hatta artık tasarım konusunda oldukça üst noktalara çıkmıştım.
- Eğitim moda tasarımı üzerine mi yani?
- Evet. İtalya’da Floransa’da moda tasarımı eğitimi aldım. Akademiyi bitirince de biraz kaldım, toplam 5 yılım İtalya’da geçti. Sonra oradaki bir fuarda tanıştığım tüm Türkler ‘İstanbul’a gelmelisin. Çok iyi yerlerde çalışırsın’ diyorlardı. Ben de tası tarağı topladım ve İstanbul’a taşındım.
ALMANYA’DA BİR ADADA BÜYÜDÜM
- İtalya’da eğitime gitmeden önce de İstanbul’da mı yaşıyordunuz?
- Hayır Almanya’da bir adada yaşıyordum. Bütün okul hayatım Almanya’da geçti.
- Almanya’da ada mı? Nasıl yani?
- Evet, Sylt adası. Kuzey Denizi’nde çok güzel adalar var. Danimarka sınırında çok soğuk adalar bunlar. Pek Türk de bulunmaz o adalarda. Okuldaki tek Türk de bendim. Benim ailem Erzincan’dan gitmiş oraya.
ÜSTELİK DE ERZİNCAN’DAN GİTTİ
- Erzincan’dan Almanya’ya hem de bir adaya. Çok ilginç..
- Ailem 70’lerde Almanya’ya gitmiş. O adaların turizm adası olduğu ve iş olduğu söylenince oraya yerleşmişler. Ben orada büyüdüm. Çok soğuk olmasına karşın doğası harikaydı, tertemizdi. İnsan ilişkileri çok iyiydi, Almanya gibi değildir orası. Bisiklet ve yürüyüş yolları vardır. Hava soğuk bile olsa denizle çok haşır neşir olunur. Ben de sörfe orada başlamıştım. Deniz çok soğuk olduğundan çok sık yapamıyordum.
- Adada yaşama psikolojisi hep ilgimi çekmiştir. Nasıl bir şeydi orada büyümek?
- Güzel olmasına karşın durağandı. Bir süre sonra ben bu hayatı 50 yaşımda da sürdürebilirim ama gençliğimde daha kozmopolit bir yerde yaşamak istiyorum, farklı milletlerden arkadaşlarım olsun istiyordum. İtalya’ya gittim ve moda tasarımı okudum. Sonra orada snow-board koleksiyonu hazırladım ve snow-board yaptım.
BİR TÜRLÜ ŞEHİR KIZI OLAMADIM
- İstanbul’a gittiğinizde uyum sorunu yaşamadınız mı peki?
- İlk gittiğimde kriz vardı, biraz zor oldu. 6 ay kalırım diye düşündüm. Roman, Herry, Vero Moda, Only, İtalyan Motivi markaları için tasarımlar yaptım. Fakat şehir hayatı beni bitirdi. Enerjim tükendi. Hiçbir zaman İstanbullu olamadım, şehir kızı olamadım. İçimde deniz kızı, doğa kızı ruhu hep kaldı. İtalya’ya dönsem diyordum ama önce şu çok methedilen Alaçatı’yı bir göreyim dedim.
- Geliş o geliş mi?
- Aslında önce 2 aylığına gelmiştim. ‘Enerjimi toplarım sonra giderim’ diyordum. 2 yıl oldu hala buradayım. Sörfe başladım, kendimi tekrar buldum, deniz, rüzgar ile yeniden toparlandım. Yaratıcılığım beslendi, amatör olarak akrilik resim yapıyorum. Hatta küçük bir sergi bile yaptım.
TÜRKİYE’DE 3., DÜNYADA 5. OLDUM
- Alaçatı’da sörf nasıl başladı?
- İlk başta bir sörf okulunda 3 ay çalıştım, kiramı çıkardım. Kendim de sörf yapıyordum, tekniklerimi geliştirdim. Arkadaşlarım ‘çok hızlısın, bu sporu geliştir’ deyince malzememi aldım. Kışın devamlı antrenman yaptım ve yarışlara katılmaya başladım. Türkiye Şampiyonası’nda 3., 2. oldum. 2012’de Dünya Şampiyonası’nda sıralamasında 8. oldum. IFKA yarışmasında dünya 5.si oldum.
- Peki nasıl geçiniyorsunuz?
- Sörfü sürdürmek için sponsor bulmam gerekiyor. Bir yandan da çalışacağım. Bu dünya yarışmasına katılmam için İyi Resto-Bar beni sponsor etti, fakat bundan sonrası için de finans kaynağı yaratmam gerekiyor. Yine tasarım yapabilirim, hatta sörf konusunda tasarım yapabilirim diye düşünüyorum. Koleksiyon oluşturup Alaçatı-İstanbul arası bir iş ağı olabilir. Bir de pilates yaptığımdan onu da geliştirip eğitmenlik düşünebilirim.
ETNA’YA KARŞI SÖRF YAPTIM
- Dünyanın nerelerinde sörf yaptınız?
- Kore’de, İspanya’da, Havai’de sörf yaptım. Mesela İtalya’da Sicilya’da açık denizde Etna Yanardağı’nın önünde yaptım, çok ilginçti. Kanarya Adaları Forto Ventura’da dalga sörfü yaptım ama orada büyük tehlike atlattım. Dalga 2 metre görünürken birden 2 katına çıktı, 4 metreye çıktı ve suyun içerisinde büyük mücadele verdim. Çünkü dalgalar ardarda geliyor ve kıyıdaki kayalara çarpıyordu. Mucize eseri beni savuran dalga kayaya gelince söndü ve kurtuldum. İnanılmazdı.
- Peki tüm bu sörf merkezleri arasında Alaçatı nerede sizce?
- Alaçatı çok özel bir yerde, çünkü neredeyse 3 ay kesintisiz rüzgarımız esiyor. Avrupa’nın hiçbir yerinde bu mümkün değil. Tüm şampiyonalarda rüzgar oluyor ki haftaya dünya şampiyonası var, onda da rüzgar görünüyor. Alaçatı dünyanın en önemli sörf merkezlerinden. Değeri daha iyi bilinmeli bence.
ÇOK KAZANIRKEN HERŞEYİ BIRAKTIM
- Eski hayatınızı özlüyor musunuz peki?
- Artık bir daha o şehrin trafiği, sıkışıklığına girmek istemiyorum. Herşeyi bıraktığımda 35 yaşımdaydım, çok iyi paralar kazanıyordum, ama tükenmiş hissediyordum. Özlediğim şeyler var ama sörf ve doğa ruhumu besliyor. Herkesin sevdiği şeyleri yapması, rüyasının ardında koşması lazım diye düşünüyorum. Ben sporu yoğun yapmaya 35 yaşımdan sonra başladım bence spor herkes için çok önemli ve her an başlanabilir.
- Kışın da Alaçatı’da yaşamaktan memnun musunuz?
- Evet çünkü kışın sürekli antrenman yapıyorum. Eskiden yüksek rüzgar olunca çıkamaz ya da düşerdim. Şimdi 40 knotda bile çıkıyor ve rahat yapıyorum. Hedefim dünya sıralamasında üst sıralara çıkmak. Sonrasında ise neler yaparım şimdilik bilmiyorum.
Paylaş