Paylaş
Hoca’nın yanıtı da şöyle: “Sen bu kadar hassas davranırsan dünyada hiçbir imamın arkasında namaz kılınmaz. O kadar hassas davranma!”
Elbette dini konulardaki bilgim, bir ilahiyat profesörüyle yarışacak durumda değil. Ama yine de bir terslik var gibi geliyor bana. Hani “çalmak” en büyük günahlardan biriydi?
Demek ki hoca, dini gelişen toplumsal koşullara göre yorumluyor diye düşündüm.
Şöyle oluyor: Memlekette hırsızlık başını o kadar aldı gitti ki, artık hırsızlığa bulaşmamış bir imam arayacak olursak, bulabiliriz elbette ama çok aramamız gerekecek, bu durumda da namaz vaktinin kaçırılması gibi bir sorun ile karşılaşacağız!
İslami pragmatizm böyle bir şey demek ki.
Hoca, “Bu kadar hassas davranma” dediğine göre bunu anlatmaya çalışıyor olmalı.
İkinci bir olasılık da var tabii: Keresteleri çalınan orman, devletin malı olduğuna göre belki de “Devletin malı deniz, yemeyen domuz” ilkesi gereği bu işte bir sakınca olmayabilir.
Ağzından dini, kitabı düşürmeyen malum şahısların, ellerini daldırdıkları devlet hazinesinden bir türlü çekmiyor olmalarının nedeni de belki budur.
Devletin malını yemeyip domuz olmaktansa, ki mekruh bir hayvandır, hırsız olmak daha kabul edilebilir oluyordur!
Dedim ya dini konularda uzman sayılmam, tahmin yürütüyorum sadece.
Öyle bir konuşma ki her şeyi açıklıyor!
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, 12 Eylül’deki referandumda “Hayır” çıkmasının hem demokraside hem de ekonomide ciddi travmalara yol açacağını söyledi.
“Sonuç hayır olursa dünyanın sonu değil. Ama demokrasi ciddi bir travma geçirir. Ekonomide de ciddi bir travma olur. Çünkü ekonomide prangalar ile çalışıyoruz” dedi.
Demokratik bir oylama, adı üzerinde demokratik bir oylamadır. İki yanıtı olan bir referandumda hangisi çıkarsa çıksın, bu demokrasinin bir sonucudur. “Hayır” demek neden travmaya yol açsın?
Başbakan ve bakanları bugüne kadar ekonominin ne kadar güçlü olduğundan söz ettiler. Dünyayı sallayan krizin bile ekonomimize teğet geçtiğini, bizi etkilemediğini söylediler.
Şimdi çıkmışlar bu kadar güçlü bir ekonominin, “Hayır” oyu ile ciddi bir travmaya uğrayacağını söylüyorlar.
Hangisi doğru? Ekonominin güçlü olduğu, olumsuzluklardan etkilenmeyeceği mi, güçsüz olduğu için referandum sonucundan etkileneceği mi?
Kaldı ki referandumdan sonra da iktidarda olacak bir partinin liderinin böyle bir sözü söylemeden önce kırk kere düşünmesi gerekir.
“Evet” çıkacağının nasıl bir garantisi var ki olası bir “Hayır” sonucunda insanları peşin paniğe sürüklüyorsunuz?
Başbakan’ın “Ayağımızda prangalar var” sözü de ilginç tabii.
Demek ki Anayasa değişikliği Başbakan’ın ayağındaki bir prangayı çözecek. Bugüne kadar Danıştay ve Anayasa Mahkemesi kararlarından ne kadar yakındığını hatırlayacak olursak, çözülecek pranganın bunlar olacağı da anlaşılıyor.
Referandumdan “Evet” çıkarsa, bu mahkemelerin yapısının hükümet tarafından belirleneceği iddiaları doğru olmalı bu durumda.
Peki değişiklikten sonra hani yargı tam bağımsız ve tarafsız olacaktı? Hani hükümet, yargıyı ele geçirmek gibi bir niyette değildi?
Gündoğan Kitap Fuarı sizi bekliyor
TATİL denilince “yan gelip yatmaktan” başka bir şey düşünmeyen o kadar çok insan var ki her seferinde şaşırıyorum.
Tatil yörelerine giden uçaklarda, otobüslerde, vapurlarda çoğunluk gözünü bir boşluğa dikip öylece bakıyor.
Sahillerdeki şezlonglarda elinde kitap ya da dergi olanlar da parmakla sayılabiliyor.
Genel tutum öylece yatmaktan ibaret.
Tatilden döndüklerinde “Ne gazete, ne televizyon, ne kitap, öylece kafayı dinledim” diyen o kadar çok insan duydum ki!
Muhtemelen uzun yıllar boyunca kitapların bir “suç aleti gibi” sergilenmesinin bunda etkisi vardır. Ama artık durum değişti sayılır, artık Türkiye’de ender durumlar dışında kitap okumak suç değil. Ve unutmayın ki çocuklarınız sizin elinizde kitap görmeye alışırlarsa bunu tekrarlarlar, kitap okuma alışkanlığı küçük yaşta kazanılır, canınız istemiyorsa bile çocuklarınız için gayret göstermek gerekir.
Herkesin bildiği şeyleri tekrarlamamın nedeni, bayram tatili için Bodrum’a gidecek olanların dikkatini çekmek için yazdım.
Gündoğan Kitap Fuarı, 4 ile 10 Eylül tarihleri arasında açık olacak.
Gündoğan Kültür, Turizm ve Sanat Derneği tarafından düzenlenen fuarda tanınmış yazarlar kitaplarını imzalayacaklar, söyleşiler yapacaklar.
Bir akşamüzeri denizden çıktıktan sonra Gündoğan’a kadar uzanıp, Terzi’nin ya da Küçükbük’teki Muhtar’ın yerinde güzel bir yemek yemeden önce fuara uğramanızı öneririm.
Kitap fuarı gezmek, tatildeki insanlar için sık rastlanacak bir davranış biçimi değil belki ama bir kitap önünüzde yepyeni bir ufuk açabilir, hatırlatmış olayım.
Paylaş