Irak’ta muhatap sorunu

EN baştan söylemekte yarar var.

Boş beklentilere kapılmamak için. Irak Hükümeti ve tabii ki Başbakan Maliki’nin, Ankara temaslarında PKK’ya karşı verdiği mücadele sözlerinden bir şey beklememek gerekiyor.

Maliki çok zorda. Sonunun geldiğini ileri süren Amerikalı yetkililere, "Irak’ı Amerika’nın bir kasabası sananlar var. Hillary Clinton ve Carl Levin gibi. Akıllarını başlarına alsınlar" diye çıkıştı Maliki.

Bu tepkinin ardında, önce Şii Sadr grubunun, ardından Cumhurbaşkanı Yardımcısı Haşemi’nin Sünni Ulusal Uyum Cephesi bakanlarının, son olarak cumartesi günü de İyad Allawi’nin bakanlarının istifası etkili oldu.

Ama onun moralini bozan esas nedenin Amerikan istihbarat örgütlerinin yayınladığı raporlar olduğunu düşünüyorum.

Ulusal uzlaşmayı bir türlü sağlayamadığı vurgulanan raporda, "Maliki’nin geleceği belirsiz" deniyor.

* * *

BU
ilk rapor değil, şubat ayında yayınlanan bir başka istihbarat raporunda da "Bu hükümetin 18 ay içinde ulusal uzlaşmayı sağlaması mümkün görülmüyor" deniyordu.

Şimdi, bütün bu karışıklığın tek sorumlusu Maliki’ymiş gibi bir hava estiriliyor.

Şu anda Irak’ta hiçbir hükümetin herhangi bir şeyi kontrol edebilmesi mümkün değil.

İstihbarat kurumları çift başlı, birbirlerinden bilgi kaçırıyorlar.

Bir ulusal istihbarat örgütü var, evlere şenlik. CIA’dan aldığı para ile ayakta duruyor. Başında eski bir asker olan Sahwani var. Adı yolsuzlukla eşdeğer hale gelmiş, CIA tarafından Saddam’a karşı darbe düzenlemesi için kullanılmış bir "eleman."

Maliki, örgütün istihbarat bilgilerini paylaşmadığını görünce kendi istihbarat servisini kurdu. Ama o da sadece Sünnileri izledi.

Üstelik Sahwani, İyad Allawi’nin yakını. İyad Allawi, uzun zamandan beri başbakanlıkta gözü olan ve kendisini Washington’a pazarlamak için, Bush ve Rice’ın eski danışmanlarının kurduğu tanıtım şirketi ile altı aylığına 300 bin dolara kontrat imzalamış olan bir rakip.

Cumartesi günü, kendi bakanlarını da koalisyondan çekerek Maliki’yi daha zor durumda bıraktı.

* * *

MALİKİ
’den sonra, geçen hafta Irak Devlet Başkan Yardımcısı Haşemi de Ankara’ya geldi. Türkiye, Irak’ın bütünlüğü için ulusal uzlaşmaya bir türlü varamayan taraflar arasında, komşu ülke olarak rol almak istiyor.

Rahmetli Dışişleri Bakanı İsmail Cem zamanında başlatılan Irak’a komşu ülkeler toplantısı da dahil Türkiye’nin Irak’ın geleceğiyle ilgili çeşitli girişimleri oldu. Olmaya devam da ediyor.

Örneğin Kerkük meselesinin, Irak’ta ikinci bir çatışma alanı haline gelebileceği uyarısını yapan ve üzerinde ısrarla duran Ankara olmuştu. Şimdi ABD’nin Irak Büyükelçisi referandumun yapılamayacağını söylüyor.

Ama bu girişimler bir süreklilik kazanmadı.

Çünkü esas soru, Maliki’nin yetenekleri ya da Türkiye gibi Irak’a komşu ülkelerin etkinlik dereceleri değil.

Esas sorun, Amerikan Yönetimi’nin Irak’ın kaderini, bu ülkenin komşuları ve uluslararası topluluk ile ne dereceye kadar paylaşmak istediği.

PKK’nın Kuzey Irak’a yerleşmesinin sorumluluğu da esas olarak ABD’ye ait olduğu gibi, Maliki hükümetinin başarısızlığından da Amerikan Yönetimi sorumludur.

Bunu net biçimde ortaya koymadan, Türkiye dahil üçüncü tarafların Irak’ın geleceğiyle ilgili söyleyeceği her şey havada kalacak.
Yazarın Tüm Yazıları