Irak kırıklıkları

İNSAN anlamakta zorlanıyor. ABD gibi bir ülke Irak konusunda nasıl bu kadar hata yapabilir, politikalarında ‘‘deneme-yanılma’’ payını nasıl bu denli geniş tutabilir?

Bu durum gerçek mi yoksa, böyle görünmek de bir siyasi tercih mi?

Türkiye'ye karşı 2002'nin ortalarından beri izlediği tavra baktığımızda, esas olarak ortaya çıkan çizgi, Washington-Ankara eksenindeki ilişkilerden çok, Irak-Türkiye hattında belirleyicilik kazanıyor.

Olaylara biraz mesafeli bakınca, esas duvarın Türkiye-Amerikan ilişkilerinde değil Türkiye-Irak arasında yükseldiği görülüyor.

Washington'un basiretsiz tavırlarına, bizim de gereksiz açıklamalarımız eklenince Türkiye'yi çok zor durumda bırakan bir durum çıktı ortaya.

Türk askerinin Kürtlere karşı faaliyetlerde bulunmak, onları kontrol altına almak için gönderileceği gibi bir izlenim yaratıldı. Ve bu, daha sonra yapılan hiçbir açıklamayla silinemedi.

Sonuçta Türkiye, ‘‘gizli emellerine ulaşması engellenmiş’’ bir konuma düştü.

* * *

ANKARA, aslında daha önce Amerikalılara, ‘‘bu işi düzeltin’’ mesajı vermesine rağmen anlayış göremedi.

Türkiye'den asker isterken, Iraklılarla hiç konuşulmamış olması, sadece anlayış değil asgari nezaketin bile gösterilmediğinin kanıtı.

Körfez Savaşı öncesi ilişkileri bir kenara bırakalım, savaştan sonra Türkiye'nin Irak'ta, gerek 36'ıncı paralelin kuzeyindeki güvenli bölgedeki, gerekse Bağdat ile temaslarının yarattığı etkinliği artık yok.

Bu durum, bölgedeki konumunu da etkiledi Türkiye'nin. İslam ülkeleri toplantılarında, Arap ülkeleri arasında Türkiye'yi, ‘‘müdahale heveslisi’’ durumuna düşüren tartışmalara neden oldu.

* * *

PEKİYİ şimdi ne olacak? 1 Mart'a kadar Irak'taki asker sayısını azaltma hedefi koyduğu için Türkiye'den ve diğer Müslüman ülkelerden asker talep eden Washington işin içinden nasıl çıkacak?

Şimdi, yerel milis kuvvetlerin bir süre eğitilerek, güvenlik görevi yapması gündemde. Yani Barzani ve Talabani'nin peşmergeleri ile Şiilerin Bedir kuvvetleri. Eğer böyle bir yola girilirse tam bir arapsaçı.

Bremer'in, ekonomik ve siyasi hesaplar peşinde koşmamaları için herkesi uyarması gerektiği söyleniyor. Ama nereye kadar başarır? İnandırıcı yanıt kaldı mı?

* * *

DÜNKÜ Amerikan gazetelerinde çok ilginç saptamalar vardı. Bremer, Irak geçici yönetimine kızıyormuş. Yarıdan fazlası ülke dışında yaşıyor, toplantılarda üç-dört kişiyi zor toparlıyormuş diye.

ABD'nin bel bağladığı muhalefet tam bir düş kırıklığıymış. Herkes öyle kendi siyasi ve ekonomik işleri peşindeymiş ki 15 Aralık'a kadar başlaması gereken Anayasa çalışmaları için hiçbir somut adım atılamamış. Ayrıca, Amerika tarafından atanan bu insanların halkla doğru dürüst diyalog kuramamaları da bir başka düş kırıklığıymış.

Irak, kırıklıklarla dolu bir yol oldu.
Yazarın Tüm Yazıları